Eto'o, Milito, Pandev ve Sneijder... İlk 11'lere baktığımda Iniesta olmadığında oynayan ideal bir Barcelona dizilişi ve takımı görmeme rağmen Mourinho'nun Giuseppe Meazza'ya çıkardığı hücum hattı gerçekten ciddi bir hamleydi ve sahada karşılığı olup olmayacağı benim için merak konusuydu. Şampiyonlar Ligi gruplarında Barcelona iki maçta da üstünlük kurup rahat geçmişti Mourinho'nun öğrencilerini, Inter'in ideal düzeni Barcelona'yı zorlamak için yeterli olmamıştı. Mourinho'ya yeni bir 'antitez' gerekiyordu...
Barcelona maçları değerlendirilirken 'büyük sır' başlığı altında topla oynama oranları, pas sayıları ve isabet oranları inceleniyor her daim. Bugünkü maça bakıyoruz, Barcelona açıkça pozisyon üretmekte zorlanmış ama istatistik kağıdına baktığımızda 12 şut hiç de azımsanacak bir rakam değil. Yüzde 62 topla oynama oranı, %86 isabet oranı ve tamamlanmış 512 pas ise mükemmel bir oyun resmi çiziyor bizlere ama işin aslının öyle olmadığı açıkça görülüyor. Barcelona'nın domine edip kazandığı Inter maçlarına da bakarsak çok benzer sayılara ulaşıyoruz zaten. Demek ki Barcelona'nın senelerdir üzerine koyarak oynadığı oyunu okurken topu ayağında tutma becerisini tek değişkenmiş gibi atfetmemek, bunun dışındaki kriterlere de bakmak gerekiyor.
Aslında Barcelona maçın başında ana hücum setlerinden gidemese de Inter lehine farklılık yaratan en önemli oyuncu Maicon'un bölgesindeki toplu adam Maxwell'i savunmakta ısrarcı olmaması sayesinde erken bir gol bulmasını bildi. Yukarıda belirttiğim istatistiklerin aksine de bu dönemde pas trafikleri henüz istenilen düzeyde oluşmamıştı. Maxwell'in çizgiye inişi ve topu penaltı noktasına çıkarışı pozisyonun %50 gol olması anlamına geliyordu. Orada tek vuruşu yapacak Barcelona'lı bir oyuncu var olup olmamasıyla alakalıydı sadece pozisyon. Pedro doğru zamanda doğru yerdeydi ve ilk gol geldi. Buna rağmen maçın başından beri Barcelona'yı istediklerini yapamamaya zorlayan, topu ilk tercihler yerine ikinci, üçüncü tercihleri kullanmaya iten bir Inter vardı. Mourinho'nun öğrencilerinin temel hücum planında ise Top kendilerine geldiğinde de sahayı dikine ve yatay olarak hızlı geçip Barcelona kalesine inme fikri vardı. Barça kalesine hızlı inilemezse de rakip yarı sahaya yerleşmeyi ihmal etmiyorlardı.
İlk gol de hızlı hücumdan değil yerleşik savunmaya karşı oynanan ters kanat oyuncusunu içeri sokma setiyle geldi. Sağdan ikili bir oyunla penaltı noktasına paralel net bir pas. Rakip defans oyuncularını üzerine çekmiş olan forvet tarafından topun kontrol ediliş ve soldaki ölü noktaya aktarılışı ve sol kanattan gelip boşa çıkmış diğer forvetin tek ve net son vuruşu. Maicon, Milito ve Sneijder... Hakikaten muazzam bir oyundu, izlenmesi de büyük keyifti bence.
Maçın dinamiklerini değiştiren gol ise şüphesiz Inter'in ikinci golüydü. Barcelona defansını dengesiz yakalandığı bir hızlı hücumda sağa kat eden Pandev'in bu sırada çapraz koşuyla içeriye dalan Maicon'u görmesi ve Maicon'un kısa mesafede kontrol edip hızlı dokunuşu maçı temel olarak rakibinin pas trafiğini bozmak ve bundan faydalanmak üzerine kurmuş Inter'i iki adım öne geçirdi. Bu dakikadan sonra Milito'nun kafasıyla gelen üçüncü gol dahil birçok kontratak pozisyonu bulundu, birçoğu da girişim aşamasında kaldı.
Barcelona'nın Inter'in presli alan savunmasını çözme adına yapabildikleri kısıtlıydı. Zlatan'ın kenara alınıp Abidal'in oyuna sürülmesi dört oyuncunun bölgelerini kaydırıp Messi'yi kaleye yaklaştırma fikrini barındırıyordu esasında ama bu sadece Guardiola'nın sonuç vermeyen bir girişimi olarak kaldı. Kaleye yakın bölgelerde topla çok az buluşabilen Messi beklenilenden uzaktı bugün. Arjantin Milli Takımı'nda bir sene önce yaşadıklarının bir benzeriydi sanki bugünkü maç. Buna benzer bir diziliş Real Madrid maçında fena iş yapmamıştı, Puyol'un sağ bekte, Alves'in önünde oynadığı, Messi'nin ise içeri geçtiği düzen Inter'in hamleli oyuncularının bugünkü kusursuz oyunuyla işlemedi. Barcelona'da üzerine konuşulacak pozisyon olarak bir tek Alves'in 3-1'ken içeri daldığı ve penaltı beklediği pozisyon var. Bence hakemin kararı orada doğruydu, ilk anda penaltı izlenimi uyandırsa da hakem pozisyonu müthiş süzmüş.
Velhasıl skor tam da istediğim gibi Barcelona'yı tehdit eder cinsten oldu. 'Uzay takımı' olarak adlandırılan Katalan ekibinin bu 'challange' karşısında nasıl tepki vereceği, gol yemesi durumunda Inter savunması karşısında 3 ve üstü gol bulup bulamayacağı benim için şimdiden merak konusu. Bugün en çok sevinmesi gereken isim Jose Mourinho'dur belki de lakin maç sonu yaptığı açıklamalada temkinli konuşmuş Portekizli. "İkinci maçta her şey olabilir ve yenilebiliriz de" demiş ve ayakları yere sağlam basan bir tavır sergilemiş. Ölümüne mücadele eden ekibini de kutlamış. Jose Mourinho, akıllı ve makul konuşuyorsa esas o zaman korkacaksın demişler. Uzun süredir otobüs yolculuğu boyunca 7 Inter maçını analiz ettiğini söyleyen Guardiola'nın dönüş yolunda bir 7 maç daha analiz etmesi gerekebilir bugün...