05.03.2005 Galatasaray 1-0 Beşiktaş
10.12.2005 Galatasaray 3-2 Beşiktaş
10.12.2005 Galatasaray 3-2 Beşiktaş
17.09.2006 Galatasaray 1-0 Beşiktaş
29.09.2007 Galatasaray 2-1 Beşiktaş
21.12.2008 Galatasaray 4-2 Beşiktaş
12.09.2009 Galatasaray 3-0 Beşiktaş
Bu sabah şu tabloya bakıp Beşiktaş'ı Ali Sami Yen'de rahat yeneriz diyen var mıydı bilmiyorum ama bir taraftar ritüeli olan derbi kültürünün ruh haline girme şansını dahi tanımıyor bu takım bizlere. Abartısız söylüyorum, iki-üç oyuncuyu bir kenara ayırırsak ligde bulunduğu yeri net olarak hak eden bir Galatasaray var ve bence en acı olan da budur. Beşiktaş'ın bence ilk 50-55 dakika felaket oynadığı maçta Galatasaray adına net gol pozisyonu diyebileceğiniz kaç aksiyon gelişti? Ya da şöyle diyeyim, Galatasaray'ın ne şekilde gol atacağına dair herhangi bir ipucunu sahada gören var mı?
Belki abartılı olacak ama maçta kapasitesinin üstüne çıkan ve "iyi oynayan" tarafın Galatasaray olduğu bir mücadeleyi kazanma şansı kaybetme ihtimalinden çok değil. Bursaspor'a 2-0 yenildiğimiz maçı hatırladım. O maçta da takımın mevcut potansiyelinin ötesine geçen bir ilk devre vardı ama takımın gol planı yoktu. Bugünkü takım daha da kısır. En ölü haliyle duran toplarda ve kornerde tehlike yaratan bir Misimovic'i, takımdaki belki de tek saha içi yaratıcısı Arda'yı, takımda üç yıldır forvete benzeyen tek adam olma kaderine sahip Baros'u yok şu anda bu takımın. Daha da kötüsü olsalar dahi çözülemeyecek arızalar var. Bu blogu tutma motivasyonumun büyük bölümü Galatasaray'a dair ümitlerimden, fikirlerimden beslenir. Ben bu takıma baktığımda artık bir çözüm üretemiyorum çünkü bu takım olmaz. Süper Lig'de oynayan diğer 17 takımın da bu Galatasaray'ı mağlup edebileceğini bilmek, herkesin ama herkesin daha güçlü en az bir yanı olduğunu bilmek insana koyuyor.
Galatasaray tarihinde karanlık bir dönem vardır. Metin Oktaylı, Gökmen Özdenaklı takımlardan birden Tanju Çolaklı, Erhan Önallı takımlara geçilir. Sanki 70'ler, 80'ler hiç oynanmamış, Metin Oktay formasını Tanju'ya teslim etmiş gibi davranılır. Herhalde o karanlık dönem bugünkünden kötü değildi. Yaşayan daha iyi bilir tabii ama bu kadarı da olamaz gibi geliyor bana.
Türk Telekom üşenmeyip tam da günün anlam ve önemine uygun bir pankart hazırlamış aslında. Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Pankartta yazılan karşılaşmaların tarihlerine bakmak aslında Galatasaray'da sorunun bugüne değil, epey bir geriye yaslandığını görmek için.
Sene kaçtı hatırlamam, 2002 ya da 2003 olabilir. Beş yaşındaki bir Galatasaraylı çocuk kendisine uzatılan mikrofona "Kemerleri sıkmamız lazım" diyordu televizyon kanalının birinde. Aklıma kazınmış Galatasaraylılık sahnelerinden biridir o. Aynı çocuk şimdi 12-13 yaşlarında ve kafasındaki soru "Artık paramız var, niye böyleyiz?" haline gelmiştir muhtemelen. Beş yaşındaki çocuğa dahi o birliktelik halini hissettiren takım değil artık Galatasaray. Olması için de gerçekten çok çalışmak gerekiyor...