Gol Kralı Milan Baros Üzerine

Devre arasında da zirvedeki isimdi Milan Baros, sezonu da gol kralı olarak tamamlayan isim oldu attığı 20 golle. Her daim Avrupanın önemli golcülerinden biri olarak görülmesine rağmen kariyeri baş aşağı giden bir oyuncu olarak geldi Galatasaray'a. Liverpool'dan sonra geçtiği Lyon'da ve ordan kiralandığı Portsmouth'ta felaket denilebilecek performanslarından sonra Avrupa futbolunu takip eden birçok kişi için büyük soru işaretleri vardı. Buna rağmen onun yeteneklerini ve yapabileceklerini bilen birçok kişi gibi ben de transferden memnnundum bir Galatasaraylı olarak, Baros da bizim gibi düşünenleri medyadaki olumsuz algıya rağmen yanıltmadı. Hatta uzun süre Rıdvan Dilmen'i Galatasaray'ın en iyi forveti olduğuna ikna edememişti, "Bir Nonda, iki Ümit Karan, üç Baros." sözlerini sıkça duyduk ekranlarda. Gol atma alışkanlığını nispeten kaybetmiş bir oyuncuydu Baros, kabul ama o dönem için yapılan eleştiriler ve değerlendirmelerin ağır olduğu bugün daha da net gözüküyor. Bir oyuncuyu değerlendirirken sadece o sezonki performansıyla değerlendirmemek gerektiğini bir kez daha ispatlamış oldu Milan Baros.

Benim beklentim ilk sezon için 15 golden fazla değildi, hem Türkiye'deki futbol düzenine alışması hem de formsuz geçirdiği son sezonlardan sonra kendini toparlaması adına ama Baros tek forvet olarak oynadığı düzene oldukça uyum sağlamış gözüktü sezon boyunca. Bunda ilk devre takımı çok iyi yöneten bir Lincoln ve kanatlarda etkili bindirmeler yapabilen Kewell ve Arda'nın varlığı da etkili oldu tabii. Burda Lincoln'e ayrıca değinmek gerekiyor yalnız. Yanılmıyorsam Eray'ın bir araştırması vardı, Baros'un attığı 20 lig golünün 8'inin asistini yapan oyuncu Casio Lincoln. Baros'un performansının ligin ilk yarısında daha üst düzey olduğunu düşünürsek Lincoln'ün varlığının Baros'u da pozitif olarak etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğer Lincoln gönderilirse yerine ne tip bir oyuncu alınması planlanıyor bilmiyorum ama bu oyuncunun Baros'un oyun yapısına uyum sağlayıp sağlayamaması en az gelen oyuncunun kalitesi kadar önemli bir konu olarak masada duruyor.

Rijkaard'ın gelecek sezon Barcelona'da oynattığı 4-3-3 düzenine yakın bir sistemi Galatasaray'a yerleştirmek istemesi bir sır değil. Milan Baros'un Skibbe döneminde oynadığımız 4-2-3-1 düzenindeki verimli oyununu sahaya ortaya çıkan bir başka soru işareti. Ben Baros'un Rijkaard'ın sistemine en uygun oyunculardan biri olduğunu düşünüyorum esasında. Top taşıyabilen, hızlı bir oyuncu Milan Baros, 4-3-3'teki merkez forvet modelinde olması gereken özellikler bunlar. Barcelona sisteminde bu görevi üstlenen Eto'o-Baros eşleşmesine bakarsak çok farklı tipte oyuncular olmadıklarını görebiliriz. İkisi de sabit oynayan oyuncular değiller, kanatlara koşular yaparak arkadaki ikincil forvetlere alan yaratabiliyorlar. Galatasaray'da oluşturulmak istenen sistemde sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum Baros'un bu anlamda.

Galatasaray'ın kadrosunda bulunan en genç yabancı oyuncu Milan Baros ama 1981 doğumlu olduğunu da unutmamak gerekiyor. Yakında 28 yaşını dolduracak ve bu seviyede bir yıl daha geçirirse tekrar üst düzey bir Avrupa liginde oynamayı isteyebilir. Sözleşmesinin 2011 yılında sona erecek olması da böyle bir talepte bulunması durumunda Galatasaray'ı zor durumda bırakabilir. Galatasaray'ın bu seçeneğe de hazırlıklı olması ve alternatiflerini hazır tutması gerektiğini düşünüyorum. Bu ihtimalleri düşünmek ve hazırlıklı olmak ayıp bir şey değil, kulüplerimiz artık bunu öğrenmek zorunda yoksa zarar gören oyuncular değil kulüplerin kendisi oluyor. Bu sebeple planlamarı sezonluk değil uzun vadeli kurgulamak gerek. Ben kendisini uzun yıllar izlemek istiyorum Galatasaray forması altında, o ayrı elbette.

Galatasaray forması altında gol kralı olan bir oyuncu yoktu uzun yıllardır, Milan Baros bu buruk biten sezondu ufak da olsa tesellilerimizden biri oldu. Kocaelispor maçında o penaltıyı atsa belki birçok şey farklı olacaktı ama bizdeki kredisi kaçan bir penaltıdan daha fazla Milan Baros'un. Tekrar tebrik etmek istedim kendi adıma, Ostrava'nın Maradona'sını...