Guti, Schuster & Beşiktaş

Bernd Schuster'in getiriliş şeklinde ciddi arızalar olsa da ümit vadeden bir tarafı vardı ve Beşiktaş, Del Bosque'de düştüğü hataya düşmedi, bu kez fikrin altını doldurdu. Guti'nin getirilişi Schuster'in isteğiyle mi yapıldı, isimli transfer olsun diye mi yapıldı bilmiyorum ama Beşiktaş'ın ihtiyaçlarıyla bu kadar net örtüşen bir adam zor bulunur. Bence müthiş bir oyuncu geldi Türkiye'ye.

Guti, Real Madrid'de hakkı en az teslim edilen, tekniğiyle, oyun zekasıyla, bunun da ötesinde kazanan karakteriyle fark yaratan bir adamdır. Kariyeri boyunca kendini ispatlamak zorunda kalan kaç oyuncu sayabiliriz bilmiyorum ama önüne gelen her adamdan süre çalan, en kritik anda fark yaratan bir oyuncudur. Mourinho gelmeden çenesini açmasa rol oyuncusu olarak kalabilirdi de, kulüp hakkında erken atıp tutması onun gözden çıkarılmasında en büyük etken. Net olarak kıskandığımı söylemeliyim. Transferde Beşiktaş'ı öne çıkaran Schuster referansı olsa gerek ki Schuster'in geliş amacı bu. Kariyerli hoca getiriyorsanız bunun bir diğer anlamı da yapılacak transferlerde kulübe referans olmasıdır. Ricardo Quaresma'yı da dahil edersek bu kez Beşiktaş'ın "Parasını verdik, getirdik" demekten öte bir iş yaptığını söylememiz gerekiyor.

Guti, geçen sezon 29 maçın 10'unda ilk 11'de 
başlayıp 1450 dakika oynadı, 3 gol kaydetti.

Beşiktaş'a cuk oturdu dedik, oradan devam edelim. Son iki sezondur Türkiye Ligi'nin yapısına en yatkın kadro iskeleti bence Beşiktaş'taydı. Ernst ve Ferrari'nin gelişiyle arka alanda oluşturulan yapı birbirine çok iyi tutundu. Berbat bir hücum hattıyla bile ligin son bölümüne kadar mücadelede kalmayı bildiler, ligin en az gol yiyen ekiplerinden oldular. Beşiktaşlı dostlarla konuşurken Keita, Kewell ya da Elano'dan birisi Beşiktaş'ta olsa çok farklı olurdu diyordum hep, bu isimleri aratmayacak türden iki ismi getirdiler, bence isabet de sağladılar.

Buradaki temel sorun bu iyi yabancı iskeletinin yanını beş adet yerli ilk 11 oyuncusuyla doldurabilmek. Yerli kaleci tamam ama onun yanına rahatlıkla yazabildiğimiz tek isim İbrahim Toraman ve İsmail Köybaşı. Geri kalan iki oyuncu tamamen zorunluluktan sahada olacakmış gibi gözüküyor. Durumu biraz zorlayıp Nihat Kahveci'yi sağa ikinci forvet olarak koyabilirler ama bu kez de Quaresma'yı sola çekmek gerek. Bu sebeple ilk hedef bu oyuncuları rahatlatacak yerli oyunculara yönelmek olmalı. Benim aklımdaki ilk isim Ozan İpek, bir de hayal olsa da Nuri Şahin. Son olarak ikinci stoperi yerli kullanıp Sivok'u kenara çekmek de rotasyonu rahatlatacak bir hamle olabilir. Ömer "Kaç kere izledin" Toprak bu noktada en iyi alternatiflerden birisi yine. (Getireceğim bu adamı Türkiye'ye)

Son olarak, Raul ismi de daha kuvvetli söylenir oldu Beşiktaş için. Bir süredir takip ettiğim transferlerden birisi bu ve Schalke 04, işi bitirmek üzereydi en son. Guti ve Schuster faktörü etkili olur mu bilmiyorum ama Beşiktaş'ın elini biraz çabuk tutması gerek...