Bülent Korkmaz Dönemi

Finallerden kısmen sıyrılmış olmanın rahatlığıyla 'Avrupa Yolları' serisinin ikinci yazısını yazmaya niyetlenmiştim ki Bülent Korkmaz'la yolların ayrıldığı haberi geldi. Bana göre sürpriz değildi pek, Yiğit Şardan'ın basın toplantısındaki açıklamasına rağmen. Daha çok Bülent Korkmaz'ı onore etmek amacıyla söylendiği açıktı ama bu kadar kısa sürede bir hocayla temasa geçip anlaşmadılarsa bana göre yapılanın pek bir kıymeti yok. Aynı temenniyi farklı cümlelerle dile getirmek gerekir o zaman. Öncelikle bunu söylemek istedim.

Bülent Korkmaz'ın Galatasaray teknik direktör olmadan önce yaptığı açıklamalar, zaten olmayan düzeni iyice dağıtacağının, birlik beraberlik sağlayacağına kutuplaşmayı derinleştireceğinin habercisiydi zaten. İlk duyduğum anda bir Galatasaraylı refleksiyle sevindiysek de arkasına baktığımızda gördüklerimiz büyük bir korku ve endişeye bıraktı yerine. Sağolsun Büyük Kaptan da endişelerimizi yersiz bırakmadı, geldiğinde yaptığı ilk iş Sabri ve Ümit Karan'ı affedip yabancılara karşı tavır almak oldu. Harry Kewell yedeğe düştü önce, daha sonra Lincoln her maç kenara gelmeye başladı. Ardından hiçbir teknik açıklaması olmayan hamlelere girişti Kaptan, sezon boyunca tek lig golü atamayan Ümit Karan ve sakatlık sonrası profosyonel futbolcu görüntüsünden oldukça uzaklaşmış Hasan Şaş birden rotasyonun merkezinde buldu kendini. Bütün futbol birikimini "Daha çok isteyen kazanır." düsturu üstüne kurmuş Bülent hocadan beklenmeyen bir hamle değildi aslında ama futbol acımasız ve sadece kuru motivasyonla oynanmıyor. Önce fizik ve kafa olarak futbola hazır olacaksınız ki sahaya bir şeyler yansıtabilin.

Enkaz devraldım edebiyatı yapılıyor şimdilerde, kaptan da yapıyor hatta ama bunu yapabilmek için bile bir şeyler yapabilmeniz lazım. 3 aydır bu takımın başında Bülent Korkmaz ama kendi yarattığı takım 3 ay önce Kocaelispor'dan 5 yiyen takımdan daha kötü durumda. Hagi, Galatasaray tarihinin en kötü serisi olması muhtemel 6 mağlubiyet sonrası gelmişti ama kısa sürede takımın eksiklerini görüp müdahelelerini yapmıştı. Bülent Korkmaz çok daha erken gelmesine rağmen takım üzerinde hiçbir olumlu etki bırakamadı, var olan düzeni bozmak aklındaki tek şeydi. Bu takımda sezon başından beri yanlış giden bazı şeyler vardı belki ama doğru giden birçok şey de vardı, Bülent hoca bunlardan faydalanmayı tercih etmedi, kendi sonunu hazırladı. Elden gelen bir şey yok.

Bülent Korkmaz Galatasaray tarihi adına önemli bir adamdır, profosyonel hayatının sonuna kadar Galatasaray'da forma giymiştir. Bu kadar ucuz bir şekilde harcanmamalıydı, harcatmamalıydı, harcamamalıydı kendini. Ben bir Galatasaraylı olarak Bülent Korkmaz isminin bu duruma düşmüş olmasına üzülüyorum ancak Galatasaray'a zarar gelmemesi adına şu anda yapılabilecek en doğru işin de bu olduğunun fazlasıyla farkındayım. Sadece düzgün bir veda etmek istedim kaptana, söyleyecek daha çok şey olsa da onları blogun arşivine bırakalım. Bundan sonraki kariyerinde başarılar diliyorum kaptana...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

11 yorum:

yok artık leBron james dedi ki...

tamam ama kaptana ankara da yapılan istifa sesleri gs taraftarının büyük ayıbıdır.bu taraftarlara yazıklar olsun

alperensaylar dedi ki...

yahu ayıp o bülent'in dediği, hakikaten kocaeli'den 5 yiyen takım enkaz ise bülent'in bıraktığını tanımlayamayız. ayrıca ne kadar alakalı ama zamanında bursa'dan da 5 yediniz ama o sezon şampiyon oldunuz. cidden bülent sizi geriye götürdü, ama daha büyük sorun dün yenilsen de yensen de programında bahsettiğiniz gibi hala t.direktörün belli olmaması...

Sade dedi ki...

Bülent Korkmaz, eline altın tepsiyle sunulan büyük bir fırsatı ancak bu kadar istememezlik edebilirdi.

Öyle bir dönemde gelmişti ki takımın başına, yapabileceği olumlu birkaç farklılıkla, değişiklikle tüm takımı bir araya getirebilir, zaten onu seven taraftarın gönlünde de yeni bir sevgi sayfası açabilirdi.

O ise herşeyi reddeti ve sadece yanlışa doğru diyerek tüm gerçeklere gözlerini ve kulaklarını tıkadı.

Bülent Korkmazın yaptığı hatalar bir teknik direktörün neler yapmamasına verilebilecek en güzel örneklerdendir. Ancak bu gönlümüzdeki sevgisini azaltmayacaktır. O günlümüzde hep BÜYÜK KAPTAN olarak kalacak. Ancak daha da büyük bir sevgi selini kaçırdığı için kafasınıda duvarlara vuruyordur sanırım. Şimdi değilsede yeni sezonun başlaması ile kesin vurur.

Esas sorumlular herzaman dediğim gibi yönetim kademesindekilerdedir. Takımı takım yapabilecek bir teknik direktör getiremediler, oyuncular içinde ayrıma gittiler, ayırma, kayırma yaptılar falan. Bir yönetim bu kadar abzürt yanlışlara düşüyorsa teknik direktör, oyuncu, taraftar ne yapsın?

Chao Grey dedi ki...

Yalnız fotoğraf müthiş. Hiç görmemiştim.

erdersson dedi ki...

aslında bülent korkmaz kısa zamanda kahraman olma fırsatını kaçırmıştır.belki bu galatsaray için daha hyırlı olmuştur kaçırması.beşiktaşta sivasta puanlar kaybettiler.yani ankaraspor ve hacettepe maçlarını kazansa şampiyon olma şansı yüksekti.yani bu yıl voleyi vurabilirdi.ama beceremedi.takım kötü değildi.puan tablosu ilk geldiğinde aleyhinde olsada rakipler puanlar kaybettiler.fikstür avantajı galatasarydaydı.ortada bir enkazda yoktu aslında.bizde elmayla armut hep birbirine karıştırılır.medyada bazı bülent korkmaz taraftarları severleri vardır.mehmet demirkol gibi.galatasaray niçin bülente şans vermiyor diyorlar.niye versin?yani sırf eski duayen bir futblcu diye teknik adamlık şansı verilmez.o zaman her duayen oyuncu bu görevi ister.mesela ertuğrul sağlam kayseride birşeyler yaptı.öyle geldi.bir ışık vardı.bülent tepeden inme geldi.duayen oyuncu kontenjanından.bu fırsatıda kaçırdı.bir dahada gelmez sanırım.birde medyadaki teknik adam analizlerinde politikliğe dikkat etmek lazım!ertuğrul sağlam abdullah avcı tolunay kafkas gibi isimler medyada desteklenmez.mustafa denizli her zaman medyada destek bulmuştur.politikliğin de katkıları vardır.

Aslantepe dedi ki...

Bu enkaz devralma muhabbeti nereden çıktı anlayabilmiş değilim. Kaptanın enkaz devralmadım dediğini birinci ağızdan defalarca gördük. Şimdi ikincil kaynaklardan bir enkaz devraldım edebiyatı yapıyormuş Bülent Hoca söylencesi neye dayanılarak dillendiriliyor anlamak mümkün değil.

Kaptanın Bülent Hocalığı sırasında iki konuda eleştirilmesi mümkün. Birincisi Lincoln mevzusu, ikincisi takımı geriye yaslatması,..

Bülent mi Lincoln'ü bitirdi yoksa Lincoln, Bülent ve G.Saray'ı mı bitirdi bunu doğru okumak gerek. Evet Lincoln sezonun ilk yarısında olağanüstü bir performans gösterdi. Ancak onun bu performansının sona ermesinde Bülent'in sebep olduğunu söylemek tabela yorumculuğundan farksızdır. Lincoln'ün devra arasında yönetimle yaşadığı sorunlar, ikinci yarının başlangıcıyla itibaren sık sık sakatlanması, hakemin katkısı ile de olsa oyundan atılması herşeyden önce Skibbe'yi yarıyolda bırakması tartışılmalıyken Bülent Hoca zaten gelmeden önyargılıydı, Hamburg maçında çıkardı küstürdü, Lincoln yedek oturtulur mu şeklinde okumalar ile ihale Bülent'in üzerine yıkıldı. Formsuz bir Lincoln'ü forma sokamadığı için günah keçisi oldu..

Bülent Hoca döneminde oynanan futbolun tat vermediği bir gerçek. Neredeyse pozisyona girmeden biten maçlarla geçen 4-5 hafta oldu. Bunu seyreden puan kayıpları da.. Yine de bu Bülent'in başarısız olduğu anlamına gelmez. GS Bülent'i bu sezon bizi şampiyon yap diye getirmedi. Takımın başına geçtiğinde ligde 5.di sezonu da 5.bitirdi ki 4.de olması olasıydı.
Hal böyle olunca geriye yaslandırdı,hücum zenginliğini ortadan kaldırdı gibi eleştiriler de yersiz duruma geliyor.Kaldı ki Ligin 2.yarısında oynanan hiçbir maçta hücum zenginliği diye birşey yoktu. Skibbe yerine kimi getirirseniz getirin mevcut koşullarda bundan farklı bir sonuç alınamazdı. Gerek sakatlar gerek cezalılar gereksiz Ümit,Nonda,Lincoln gibi hücum hattının önemli isimlerinin çok formsuz olduğu bu koşullarda sonuç değişmeyecekti.

Bülent gitti. Yerine milyon dolarlık kontratı ile yeni bir hoca gelecek ve 20 günde takımı tanıyacak. Kazara bkz:Tromso faciası Avrupa Ligi önelemesinden elenirse gelmesiyle birlikte ne zaman gidecek sözleri dolanmaya başlayacak. Lig başı bir iki mağlubiyette aldı mı yeni bir devam filmi başlayacak taraftarlar için..

Bülent Hoca iyi bir teknik adam değildi. Türkiye'de başarılı olmak için iyi bir teknik adam olmaya da gerek yok zaten. Doğru yabancılar,kaliteli yerliler ve istikrar ile ikinci bir Fatih Terim olabilirdi Bülent. Ama olmadı. Herşeyi çok iyi bildiğini sanan taraftar ve yöneticinin kibrini aşamadı. Bir bakıma iyi de oldu..
Guardiola bu sezon başında
Wisla Krakow'a deplasmanda 1-0 yenilmiş ardından ligin ilk maçında deplasmanda Numancia'ya da aynı skorda kaybetmişti.ki o Numancia küme düştü. 2. haftada Racing maçında kendi evinde 1-1 berabere kalmıştı.
Bülent Hoca takımın başında kalsa,kendi kadro ve sistemini kursa ve sezona avrupada kendisinden düşük kalitede bir takıma yenilip, sıradan takımları iki hafta yenemeseydi, Sami Yen'de hangi küfürleri yerdi kim bilir.. Kafasına cep telefonu,laptop ya da buzdolabı kim bilir..

36 dedi ki...

bu takımın ilk yarıda attığı gollerin yüzde 80 bilmem kaçında katkısı olan baros,lincoln ve kewell ın küstürülmesinin , kadro dışı bırakılmasının sebebini biri bana açıklasın bir zahmet . kewelli 90+ da almak ne lan? bu takımda(bu ligde) ibrahimovic lerden ronaldo lardan geçilmiyor da haberimiz yok herhalde .
bu klübün eline milyon dolar saydığı,taraftarın görmek için stada gittiği,formasını aldığı adamı bir hiç uğruna kadro dışı bırakarak otorite gösterisi yapmak ne demek?
zamanında bu kadar saygı duyduğum , takımı için savaşan bir insanın hakkında bunları söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama maalesef durum bu .
güle güle gitsin(ve mümkünse teknik direktör olarak bir daha takımımın başına gelmesin)

apaç dedi ki...

''geldiğinde yaptığı ilk iş Sabri ve Ümit Karan'ı affedip yabancılara karşı tavır almak oldu.''

katılmıyorum ve sana laflar hazırladım uğur.

zaten bu sığ anlayış yüzünden gitti, gönderildi büyük kaptan.

oysa tek yaptığı lincoln'e lincoln demek, kewell'ı ise hakettiği gibi +90'larda oyuna sürmekti.

siz hala skibbe mıymıntısına ağıt yakın.

yazık, hakikaten çok yazık oldu.

amanteramco dedi ki...

Gene herkes bülente olanca kinini kusmuş.Çok merak ediyorum kim gelseydi ne yapacaktı bu haldeki bir takımda.Galatasaray taraftarının 5-1 den sonraki yorumlarınıda biliyoruz kaldıki sadece o maç için gönderilmedi skibbe.Şimdi tutarsızlıkları ele alalım Barosu çıkardı bi maç baros gibi bir adam isterse dökülsün çıkarmı dediniz sonra son haftalarda neden ümiti oynatmıyor dediniz.Gerçekten sizi anlamak güç.
Takım onun kurduğu takım değil oyuncuları seçmemiş ve tabiki bildiği oyuncuları oynatacak.Oyuncuları tanıdıkçada zaten kadro oturdu son haftalardaki çift forvetli sistem mesela.Her eleştirinize tek tek cevap verilir ama uzatmanın alemi yok.
Ama son olarak şunu söyleyeyim bu dökülen galatasaray yönetimi ve taraftarı için birşeyler söylemekten aciz olanlar bülentin üzerinden prim yapmaktan vazgeçin artık.Yiğit şardan onore ediyormuş açıklamasıyla.Onore etmenin de böylesi.

Taylan Özgür Topçuoğlu dedi ki...

Bülent Korkmaz geldiği ilk günden beri yazıyorum. Futbolcu olarak bende de yeri ayrıdır ama o adamdan teknik direktör olmaz.

Geldiğinde 1.ydik şimdi 5. bitirdik takımı bitirdi diye hatırlıyorum. Alan savunması yapan bu yüzden daha az yorulan ve hücumda daha etkili olan takım gitti adam savunması yapmak yerine her yerde koşan-basan bir savunma sistemi geldi ve oyuncular belli bir dakikadan sonra ölüyorlar sanki, bunun dışın hücum sisteminde de büyük değişiklikler yaptı Skibbe döneminde Arda ve Kewell tam kanat gibi değilde, Forvet arkasında Lincoln'ün yanında gibi oynuyorlardı ve ortada şeytan 4lüsü oluşuyor, gol atıyorduk ama Bülent K. geldikten sonra kanatları da kullanmaya başladık. Oradan içeriye kattettiğimizde güzel ama ordan devamlı doldur boşalt yaptığımız için gol bulma şansımız azalıyor ve hücumda etkili olamıyoruz.

Oyuncu değişikliklerinde de 3-4 sene öncesinde kaldığını gösteriyor bence: Sabri'yi hala eski Sabri sanıp 70'te oyundan çıkarıp, Mehmet Güven'i kurtarıcı olarak oynatıyorsa, Alpaslan gibi bir yetenek varken kadroda Volkan Yaman gibi bir güreşçiye sol beki emanet ediyorsa, Semih varken Kewell'ı stoper oynatmayı göze alabiliyorsa hemde bir UEFA maçında bu adam bence teknik direktör değildir olamaz da, gitmelidir, gitmek zorundadır.

Ümit Karan, Hasan Şaş, Necati Ateş, Volkan Yaman, Sabri Sarıoğlu kesinlikle gitmesi gerekenlerden, Sabri hala değer ediyorken para için satılmalı.

Stoperde önümüzdeki sene Servet'in yanına kaliteli bir stoper almamız gerek diye düşünüyorum. Çünkü Emre Aşık çok yaşlandı ve önümüzdeki sezon hızı ve çevikliği daha da azalacaktır. Önümüzdeki sezonda idare edebilir belki ama kesinlikle bir adam gerekecek oraya ve ya transferden ziyada bir kez olsun fedakarlık yapıp Galatasaray, Semih'i Servet'in yanına stoper olarak monte etmeli.

Hakan Balta'nın yerine yedek olarak her zaman kullanmak için Alpaslan monte edilmeli. Sağ bekte Uğur var onun yedeği olarakta Serkan kullanılabilir ve ya gelecek vaadeden bir oyuncu alınmalı ama kesinlikle yabancı alınmamalı sağ beke.

Orta saha da Arda-Kewell'ın yerleri zaten kesin, Barış-Ayhan-Mehmet T. için sıkıntısı olanda yok ama bana kalırsa Lincoln gitmemeli(gitti gibi orası ayrı konu) ama adam gerçekten işi biliyor. Eğer gidecekse 10 numaramız yok ne güzel direk doldur boşalta dönelim diye düşünmeyelim çünkü kanatlarda oynattığımız Arda-Kewell ikilisi doldur boşalt sisteminin adamları değiller ve forvet arkasında oynamaları şarttır. Ve bu sistemde ortada da bir 10 numaraya gereksinim duyulacaktır. Bu yüzden yeni 10 numara alınmalı ve ya Lincoln'le devam edilmeli.

Forvet yedeği olarakta, Cem Sultan 3.-4. forvet olarak A takıma çıkmalı ve Özgürcan 3. forvet olmalı ve nonda da 2...

Bence, Teknik direktör olarak Rjiikard-Guardiola stili bir adam gerekiyor, çünkü takım Barcelona'nın sistemine benziyor.

Ayrıca umarım yaz kampına Cem Sultan, Emre Çolak, Emrah Yollu, Anıl Dilaver gibi oyuncular götürülür, belki de gelmiş geçmiş en yetenekli jenerasyonun oyuncuları bunlar ve değerlendirmek gerek.


http://yetenekavcisi.blogspot.com/2009/06/galatasaray-onumuzdeki-sezon.html

yorumunu bekliyorum abi :)

amanteramco dedi ki...

Taylan Özgür Topçuoğlu yorumunun tamamını okuma gafletinde bulunacaktımki önce o adam dedin sonrada geldiğinde birinciydik dedin bu sayede beni büyük bir yanlıştan döndürmüş oldun.