Galatasaray'a Transfer Önerisi: Milan Baros

Transfer sezonu başladığından beri Galatasaray'da herkes Milan Baros'un arkasını ve yanını doldurma niyetinde ama bu transferlerden önce halledilmesi gereken bir konu var. Milan Baros'un bu sezon sona eren sözleşmesinin uzatılması...

Daha blogun ilk günlerinde transferi gerçekleşen Milan Baros'un başarılı olması halinde üç yıllık sözleşmesinin problem yaratacağını söylemiştim, o günden bu yana aklımın bir köşesinde yer eden bu detay bugün Galatasaray'ın karşısına büyük bir sorun olarak çıkmaz üzere. O dönem için hatrı sayılır bir sözleşme olan yıllık 2.1 milyon avro, bugünkü piyasa koşullarında Milan Baros'u ikna edecek bir miktar değil. Galatasaray'ın bu sezon kemerleri biraz sıktığını düşünürsek 3 milyon avroyu dahi görmesi zor, Baros'un da kabul etmesi. Harry Kewell'ın dahi sakatlanmadan önce Galatasaray'dan yıllık 4 milyon avro istediği düşünülürse Baros'la sözleşme yenilemek hiç de kolay olmayacak.

İşte bu noktada Galatasaray yönetimi bir yol ayrımına geliyor. Sözleşmesi bir yıl içinde sona eren yabancı oyuncu için hangi yol izlenmeli?

  • Sözleşme yenilemek
  • Bosman riskini göze alıp bir yıl daha faydalanmak
  • Teklif varsa bonservis bedeli kazanarak göndermek

Benim fikrim günlük hesapların da etkisiyle sıklıkla tercih edilen ikinci yolun kullanılmaması yönünde. Ya bir şekilde Milan Baros ikna edilip takımda tutulmalı ya da yerini gerçekten doldurabileceğine inanılan bir transfer yapıp Baros'u transfer listesine koymalı. Milan Baros bir Harry Kewell değil. Kewell, Galatasaray'a düşük beklentilerle getirilmiş bir bosman transferiydi, ismi ne kadar büyük olursa olsun. Sezonda 25 maça çıksın, yeter deniliyordu. Baros ise bonservis bedeli ödenerek makul bir yaşta transfer edilmiş, yatırım yapılmış bir yabancı oyuncudur. Böyle bir oyuncu getirildikten sonra baş aşağı giden kariyerini canlandırıp bir de üstüne bonservissiz gönderemezsiniz.


Şu kadro yapısında en verimli yabancımızın Milan Baros olduğunu düşünürsek gönderilme opsiyonunu da eliyoruz. Geriye kalan ve yönetime düşen de her ne olursa olsun bu transfer sezonu bitmeden Milan Baros'un sözleşmesini uzatmaktır. Riske girmenin Galatasaray'a bir şey kazandırmayacağı ortada. Başarılı bir Milan Baros, son kez Avrupa'da kendini göstermek isteyebilir, burada kalsa dahi eline astronomik sözleşmeyi alıp kariyerinin sonunu garanti altına alacak, sözleşmesinin son senelerinde problem çıkarma ihtimali yüksek bir oyuncu haline gelecektir. Bu sezon imzalanacak iki ya da üç yıllık bir sözleşme bunun önüne geçmek için tek fırsat. Galatasaray'a transfer önerisi yapacaksak bu listenin başına Milan Baros yazılır...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

11 yorum:

Jordi Metal dedi ki...

Valla zamanında Vittek'i fark edip Baros'u satıp Vittek'in alınmasını isterdim :)

Horto Magiko dedi ki...

bu saatten sonra vittek'in de baros'tan daha ucuza imza atacağını sanmıyorum :) en mantıklı yol baros'la yeniden anlaşmak, üstelik makul bonservis bedeliyle gönderme ihtimali de devam eder bu durumda..

ensarkocc dedi ki...

Baros takımdaki en verimli 2 yabancı oyuncudan biri. Yerine daha iyisini almaya yetecek bir bonservis alınamazsa asla gönderilmemelidir.

Anonymous dedi ki...

bence sene sonu beklenmeli luganodan da gördüğümüz gibi türkiyede kazandıkları paraları yurt dışında kazanmaları mümkün değil kimse bu oyunculara vergiler düşmüş net 2-2.5 milyon euro vermez

Spooky dedi ki...

Bizim sistemin oyuncusu mu Vittek? Gol atıyor diye her bulduğumuz oyuncuya saldırmamak lazım.

muyek dedi ki...

Ozgurcan Ozcan olmaz mi yerine , fizik var, sut var ama olmuyor nedense :)

TA dedi ki...

rakamlar konusunda yanılıyorsun uğur.avrupada hiçbir takım (devler hariç) galatasarayın barosa verdiği parayı veremez.avrupada vergiler en az yüzde 30 . galatasarayda kemiksiz alıyor 2.1 milyon avro. avrupada bu rakamı alabilmesi için yıllık 3.5 milyon avroya imza atması gerekli.ki kimse bu rakamları vermez barosa.bonservisi elinde olsa bile.
lugano gibi gider araştırır kimse vermez geri döner.uruguay kaptanı bonservisi elinde geri döndü.
onun için panik yapmaya gerek yok.

Kaan dedi ki...

böyle giderse uğur sen bi çingene pazarlığı yazısı daha yazarsın hem baros için hem veli kavlak ve yasin pehlivan için

pclion dedi ki...

Lugano'nun Avrupa deneyimi yok arkadaşlar Türkiye haricinde. Milan Baros bonservisi elinde ve formdayken iyi teklifler alır Avrupa'dan. Sapla samanı karıştırmamak lazım. Tamam, iyi para veriyoruz diye her oyuncunun döneceğinin garantisi var mı?

Baros'un Avrupa'nın çocuğu zaten, emanet olduğu yer burası. Lugano çok kaliteli bir adam olabilir ama 30'una doğru Avrupa'ya çıkmak farklı, 27'ne kadar İngiltere, Fransa'da kariyer yapmak farklı.

Ayrıca Milan Baros, para için Türkiye'ye gelmedi, piyasası hakikaten öldüğü için geldi. Şu formuyla, bedava bir Milan Baros'a talip olacak birçok Premier Lig kulübü olur.

Tek değişken, tek örnek üstünden "Salıverelim Baros'u" fikrine varıyorsunuz, bence yanlış. Yazıda da belirtecektim bu örneği de aklımdan çıkmış. Aşırı özgüven felaket getirir. Bedava giden bir Baros, Galatasaray'ı sarsar. Gittiğinde apışıp kalırsak da "Sattı bizi" diye isyan çıkarmayın da...

mondo trasho dedi ki...

baros kaçar!

TA dedi ki...

kimse talip olmaz demedim.5 büyük ligden onlarca kulüp talip olur.AMA galatasarayın verdiği kemiksiz rakamı vermezler.avrupada devler haricindeki kulüplerin orta şeker futbolcuya ödedikleri rakamlar kemiksiz! 500 bin-- 1 milyon avro arasındadır.

türkiyede orta şeker oyuncuya ödenen rakamlar devlerin(15-20 kulüptür bunlar) verdiği rakamlara çok yakındır.barosa devler hariç orta halli bir kulübün kemiksiz 2.1 milyon avro vereceğini sanmıyorum.

türkiyede durum öyle saçma bir hal aldıki durum gerçekten vahim.bosman sonrası bonservissiz oyuncu alıyoruz diyenler bu kez oyuncuya bonservis gibi yüksek rakamlar vermeye başladılar.bosman hiçbir işe ekonomik anlamda yaramadı sanki.geçmişte misal bonservise 4 milyon avro, oyuncuya ise 1 milyon avro verilirken şimdi sıfır bonservis ama iki yılda oyuncuya 6 milyon avro veriliyor.değişen birşey yok aslında ekonomik anlamda.

daha öncede yazdığım gibi kulüpler özelleşirse reel rakamlara dönülür.hiçbir şirket zarar etmek istemez.kulüpler devlet kurumları gibi hep açık vermeye devam ederler.