Beşiktaş 1-0 Dinamo Kiev || Karambole Değil!


Dexter'ın dördüncü sezon finali, Game of Thrones'un dokuzuncu bölümü ve Beşiktaş-Dinamo Kiev maçındaki karambol... Son dönemde beni böyle heyecan ve hayret karışımı bir ruh haline sokabilen sahneler bunlar. Öylesine acayip bir karambol izledik ki maçın önüne geçti, muhtemelen de seneler sonra bu maç hakkında hatırlanacak tek şey olacak. Öte yandan bu maçı Beşiktaş'ın "karambole kazandığını" söylemek de haksızlık olur.


Veli, isabetsiz şutlarına rağmen temposu ve başarılı paslarıyla
Beşiktaş orta sahasındaki toparlanmanın mimarlarından...
Sadece iki hafta önce Dinamo Kiev'e karşı sürklase olan, buna karşın uzatmalarda yediği golle 1-0 mağlup olan ilk 11'den 9 oyuncu bugün de sahadaydı. Yeni giren iki oyuncudan Veli Kavlak'ın özellikle oyunu hızlandırma ve kanatları topa sokma konusunda etkisini yadsıyamayız fakat bugün oynanan oyunda her bireyin kapasitesince ayrı ayrı katkısı mevcut ve bu sahada bir takım kimliğinin ortaya konmasını sağladı. Quaresma'nın göstermelik mücadele koşuları yerine savunmaya gerçekten katkı veren doğru müdaheleler yapabilmesi, Hilbert'in müthiş enerjisi ve bindirmeleri, savunmada başta Egemen'in hatasız oyunu takımın en tecrübeli isimleri Aurelio ile Ernst'in takımı öne yıkmasını sağladı. Gol bu baskıyla, organize bir atak üzerinden gelmemiş olabilir ama en iyi savunmayı rakip yarı sahaya yerleşip Kiev'e işlevi olan bir hücum yaratma olanağı vermeyerek aynı derecede önemli bir iş yapmış oldular.

Dinamo Kiev yabancımız değil, Avrupa kupası deplasmanlarına bakışları belli. Evlerinde kazanmaya, deplasmanlarda ise topu rakibe verip rakiplerine şans vermemeye oynuyorlar. Fakat Beşiktaş gibi öne yığılmada problem yaşayan ve Sivasspor gibi niteliği sorgulanabilir, vasat bir Süper Lig takımına dahi hapsolabilen bir ekip karşısında bu yaptıklarının pek bir mantığı yok. Semin'in yaklaşımı teoride doğru ama pratikte oldukça yanlış. Skorun 0-0 devam etmesine de güvenerek hücum tarafındaki arızayı çözme adına hamle yapmadı ve yedikleri golü fazlasıyla hak ettiler demekte sakınca yok.

Egemen kariyerindeki ikinci Avrupa kupası golünü attı...
Egemen Korkmaz'a ayrı bir parantez açalım. Bursaspor günlerinde de mücadeleci kimliğiyle bilirdik, takdir ederdik ama Trabzonspor'da yaptıkları, ardından Beşiktaş gibi zemini sağlam olmayan bir kadroda sorumluluk alıp savunmayı toparlayışı onu başka bir seviyeye taşıdı. Büyük bir futbolcu ve futbola bakışıyla tüm yerli oyunculara örnek olacak bir profesyonel. Beşiktaş adına epey kritik olan bu golün altında imza atması da ayrıca güzel oldu, hoş oldu.

Stoke City, Maccabi deplasmanından  da 2-1'le döndü, puanını 10'a yükseltti. Artık turu garantilemek için Kiev'den ya da Beşiktaş'tan alacakları tek puana bakıyorlar. Bu Beşiktaş'ın epey işine geldi zira Kiev'le ikili averajı eşit olsa da Stoke City ile ilk oynayacak takım Dinamo ve Semin'in öğrencilerinin hedefini son maça taşıması için İngiltere deplasmanında kazanması gerek. Yağmurlu bir perşembe akşamı Stoke deplasmanından galibiyetle çıkacak gibi de pek görünmüyorlar. Beşiktaş'ın fişi çekmesi adına önünde iki fırsat var ve Egemen'in hediyesi siyah-beyazlılara büyük bir avantaj sağladı. Acaba ilk iki dışında mı kalınacak derken şimdi iddiası pamuk ipliğine bağlı Maccabi'yi yenerek turu garantileme, belki de İnönü'de liderliğe oynama şansları var. Zaten Avrupa'daki temsilci sayımız ikiyken hiç de fena değil...

Beşiktaş: Cenk, İsmail, Sivok, Egemen, Quaresma, Veli, Hilbert, Aurelio (63 Necip), Simao (90 Holosko), Ernst, Almeida (87 Edu).

Dinamo Kiev: Shovkovskiy, Danilo, Betao, Khacheridi, Vukojevic, Aliyev, Garmash (46 Ninkovic), Yussuf, Correa (75 Ideye), Yarmolenko, Milevskiy.

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

0 yorum: