Türkiye 2-1 Bosna Hersek || Sabri'nin Maçı...


Sabri Sarıoğlu. Son senelerde izlediğim en iyi Sabri'ydi, hem hücum hem de savunma anlamında. Devre arasında çeşitli yerlerde belirttiğim yorumlarda Sabri'nin hayatının maçını oynadığını söylemiştim ancak biraz erken davranmışım sanırım. Bu deyimin hakkını tam anlamıyla ikinci yarıda verdi. Galatasaray taraftarına Arif Erdem'den sonra duran toplarda işkence çektirme görevini devralan Sabri yıllardır beceremediklerini bu maça saklamış gibiydi. Tam iki gol kazandırdı takımına duran toplardan. Maçı çözen, galibiyeti getiren adam oldu Sabri Sarıoğlu. İnanması zor ama gerçek.

Maça orta halli bir başlangıç yaptı milli takım. Bosna'nın oyunu kendi yarı sahasında kabullenmesiyle birlikte pas trafiğini yönlendiren takım biz olduk. Çok da kötü değildik aslında ama yaratıcılık konusunda sıkıntı çekiyorduk. İlk yarım saatteki en etkili pozisyonumuz Sabri Sarıoğlu'nun çektiği şut oldu. Collin Kazım'ın ve İbrahim Kaş'ın etkisiz oyununa da değinmek lazım. İbrahim Kaş için hamleli oyuncu demiştik ama maşallah, adam falan dinlemeden patır kütür 'hamle' yapıyor. Biraz daha dikkatli olması lazım, sert oynamak=faul yapmak değil futbolda. Bunu aştığı zaman iyi bir oyuncu olacak. Kazım'a hiç değinmiyorum çünkü onun normalde oynadığı oyun da bu. Fenerbahçe'nin bu kadar etkisiz bir oyun sergilemesinde en büyük pay sahiplerinden biridir Kazım, Bülent abinin dediği gibi 'halı saha takımına bile almam'

Halı saha demişken, yediğimiz gol halı sahalarda bile yenmiyor artık. Adamı bomboş markajsız bırakırsan, kalecin de zamanlama denen kavramdan habersiz olursa, vuramayacağı topa depar atarsa amatör takımın bile yemeyeceği golü yersin. Birisi bana allah rızası için Wesley Sonck'un golüyle Dzeko'nun golü arasındaki farkı söylesin. Böyle gol yenmez, yenmemeli. Cidden komik oluyoruz, nasıl bir savunma anlayışıdır bu?

İlk yarının en iyisi Sabri Sarıoğlu'ydu, maçın genelinde olduğu gibi. Bunu sadece ofansif katkı olarak söylemiyorum. Hayatının en iyi ofansif performanslarından biri olan Almanya maçında onun kanadından yediğimiz üç golden dolayı çok eleştirmişimdir Sabri'yi, bir gol pası vermenin bir bek oyuncusunun defansif sorumluluklarını hiçe sayması anlamına gelmediğini düşünenlerdenim. Bugün çok farklı bir Sabri seyrettik ülkece. En az üç defa tehlikeli pozisyonlarda kademeye girerek net pozisyonları önledi. Servet'in İbrahim Kaş'ın arkasını topladı.

Mevlüt Erdinç. Bu adam neredeyse her lig maçında gol atıyor, bugün de gol attı ama ben bir türlü Mevlüt'ün hangi konuda üstün yetenekli olduğunu çözemedim. Bazı pozisyonlarda vasat bir oyuncunun bile yapmayacağı türden futbol yanlışları yaptı. Attığı golde belki doğru yere yaptığı koşu övülebilir ama o kadar. Hayal kırıklığı yaratıyor bende Mevlüt, gereğinden fazla değer verilen bir oyuncu olduğunu düşünmeye başladım.

Cüneyt Tanman'ın yorumları bugün beni benden aldı. Maçı Kazım'la Mevlüt'ün aldığını iddia etmesi ayrı bir komedi, ona belki gülüp geçerim ama maçın bütün günahını 18 yaşındaki bir çocuğun üstüne yükleyip neredeyse sakatlanması iyi oldu demeye getirmesi hiç de komik değil. Bu iyice hastalık halini aldı medyada, Norveç maçında İbrahim Kaş'ın sakatlanmasıyla ilgili söylenenleri de unutmuş değiliz. Gerçekten çok büyük bir ayıp, sanki Dzeko'yu Batuhan boş bıraktı ya da boşa çıkan oymuş gibi. Ayrıca yaptığı 'dünyada pivot santrafor mu kaldı' muhabbeti de bin yılın geyiğidir. Sanki aynı adamlar Euro 2008'de Tuncay Şanlı-Nihat Kahveci ikilisi oynarken 'bu adamlar forvet değil, Hakan Şükür tipi adam lazım' diyenler bunlar değilmiş gibi...

Volkan Demirel, bu adam ne yapıyor allah aşkına, birisi bana açıklasın. Yediği goldeki hatası yetmiyormuş gibi vücut çalımı yapacağım derken az kalsın bir rezalete daha imza atacaktı. Her maç iki tane akıl almaz hata yapmazsa rahat edemez oldu, Fenerbahçe'de de farklı değil. Bu adamın ciddi bir psikolojik tedaviye ihtiyacı var. Bu haliyle bile ülkedeki en iyi kaleci olması durumun ne kadar içler acısı olduğunu gösteriyor aslında.

Belçika maçından hallice bir maç izledik, tek fark golleri bulmamızdı.Sabri'ye tebriklerimizi, Batuhan'a geçmiş olsun dileklerimizi ileterek yazımızı bitirelim...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

2 yorum:

Onno dedi ki...

İkinci yarıda gerçekten çok iyiydik.Sabri mükkemmel oyunuyla beni şaşırttı diyemeyeceğim.Çünkü her sene birkaç maçta buna benzer performanslar gösteriyor.

Bu akşam sahada tam bir Sabri Sarıoğlu Show "SSS" vardı.

Genç bir takım olduğumuz için, gerçekten boğucu bir baskı kurmayı başardık.Defans yapmayı bilmeyen bizler, ancak ofans yaparak istediğimizi alacak yapıdayız.

Şairler Parkı dedi ki...

17 yaşında, 11'de başlıyor oyuna. Bu seçimin doğru ya da yanlışlığı tartışılır ki bu çok ayrı bir başlık. Ancak maçın başından itibaren Batuhan'ı eleştirmek, heyecandan ayakları şiş gibi abes yorumlar yapmak, sakatlandıktan sonra iyi oldu gibisinden imalar bulunmak. Bu çocuk ertesi gün bunları öğrenecek, o zaman neler hissedecek düşünen yok. Oyuncunun sakatlığına sevinen milletiz. Samimiyetsiz, hain, pis ağızlar.