Kulüp Takımı: Almanya 4-0 Avustralya

Bazı oyuncuların kulüp takımlarında başarısız, milli takımlarda başarılı olması üzerine konuşulduğunda ilk zikredilen isim Lukas Podolski olur. Miroslav Klose de yazılır yanına elbette. Bu pencereden bakmak da doğru belki ama Almanya özelinde konuşuyorsak bence tanımı farklı koymak gerekiyor. Almanya Milli Takımı'nda öyle bir ortam var ki esas kulvarı dışında yarışan Almanya'nın ta kendisi. Jenerasyonlarından bağımsız olarak kimliğini bu kadar net olarak koruyan başka bir ülke bence yok, zorlarsak ancak İtalya ve Brezilya yazılabilir onların yanına. Bugün oynadıkları futbolla da her turnuvanın favorilerinden biri olduklarını göstermiş oldular.

Avustralya'ya karşı oynayan takımda açık bir Bayern etkisi var. Oyunculardan birçoğu farklı takımlardan olduğu halde takımın akışkanlığı, ayağa net pasları ve topun hareketine göre pozisyon değiştiren, bir koreografi yapıyormuşçasına koşu yapan on tane oyuncu var takımda. Topsuz oyun kavramı bizim futbol kültürümüze terstir, pek beceremeyiz o tip işleri ama bugün Almanya'da gördük ki yetenekli ayakları kadar bu hareket kabiliyetinin de payı vardı galibiyette.

Avustralya bu turnuvaya tarihinin en tecrübeli ve görece olarak başarılı jenerasyonuyla geldi. Harry Kewell'ın sakatlığı sebebiyle büyük bir darbe almış olsalar da Lucas Neill gibi, Bresciano gibi, Tim Cahill gibi adamlar futbollarının zirvesine çok yakınlar, en azından tecrübe ve fizik güç dengesi açısından. Turnuvalarda çok önemlidir bu tecrübe çünkü önünüzde büyük bir maraton yoktur, başlangıç olarak üç, sonra teker teker hedef maçlar vardır. Hedef maçların psikolojisi farklıdır. Bu hedef maçları kaldırmaya yatkın bir oyuncu topluluğu var Avustralyalıların elinde.

Hiddink yönetimindeki ilk turunvada aslında epey başarılı olmuşlardı, Grosso-Neill pozisyonu çeyrek final kıl payıyla kaçırmalarının ana sebebiydi. Peş peşe katıldıkları ikinci turnuvada ise aşama kaydetmeyi, Almanya'nın ardından ikinci olmayı umuyorlardı ki Gana ve Sırbistan'dan çok aşağı kalır bir yanları yok kadro kalitesi açısından fakat ilk maçta Almanların gazabına uğramak, o da yetmezmiş gibi en iyi hücum elemanınızı kaybetmek (ki bence yanlış karardı) onlara büyük bir darbe oldu. Afrika'nın en dengeli ekibi olan Gana, ilk maçını kaybetse de Sırbistan, psikolojisi dağılmış bir Avustralya için fazla gelebilir, 4 puan bile onlar için yeterli olmayabilir.
Maçın spikerinin özet geçtiği şekliyle "Top döner dolaşır, Almanlar kazanır" esprisi bu maç için doğru ama o topu dönüp dolaştıranın, sahanın her yerinden faydalananın Almanya olduğunu aklımızda tutarsak. Mistik bir olaydan değil, turnuvanın en somut futbolundan bahsediyoruz. İspanya'yla yolu yarı finalde kesişmesi muhtemel Almanya'yı izlemek büyük keyif olacak...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

9 yorum:

el lanzador dedi ki...

Grosso-Neill pozisyonu ile gruptan çıkmayı değil, çeyrek finale çıkmayı kaçırmışlardı :)

pclion dedi ki...

El lanzador, doğru söylüyorsun. Bir an öyle hatırlamışım, dalgınlık. Yaklaşık 12 saattir futbol üstüne yazınca insanın beyni yoruluyor bir süre sonra. Düzeltme için teşekkür ederim. :)

el lanzador dedi ki...

Tabi olabilir :)

Bu arada yarınki Hollanda maçı iyi geçerse, içinde Ajax geçen en azından bir tweet bekliyorum :)

pclion dedi ki...

Hollanda'daki Ajax ağırlığı, Almanya'nınki kadar keskin değil yalnız. Yine de önemli bir modeldir tabii...

Serdar Erken dedi ki...

Lucas Neill bizim lig maçlarında olduğu gibi ofsayt bozma konusunda pek yetenekliydi. Neredeyse tüm gollerde hataya dahil oldu. İddialı konuşmak gibi olacak ama seneye Neill'in bu ofsayt sorunu yüzünden çok gol yeriz ahanda buraya yazayım. Rakipler çakmasa bari bu durumu.

pclion dedi ki...

Serdar,

Bu kadar kuvvetliyken İngiltere'de kalmamasının bir sebebinin bu olduğunu düşünüyorum. Yine de çok faydalı bir oyuncu, Türkiye sınırları içindeki en iyi iki-üç stoperden biridir...

ugur senel dedi ki...

grella grella , olmadı transferi deniliyor ama grella gibi bir futbol faciasına talip bile olabilmek başlı başına komedidir, şimdi grellayı kim transfer edin demişdir keza bu cok mühim , tugay ise bu isim yandı bizim altyapı kafadan tugay yanlış secim yahut başkası ile aynen...

Nevzat dedi ki...

Bir yerde okudum.
Joachim Löw Klinsmann ile beraber takimin basina gectiginde,
bir oyuncunun ayagina top gelisinden pas verisine tam 2,8 saniye suruyormus.

Euro'08de bu sure 1,8 saniyeye dusmus.
Simdi daha da dusmustur.
Sirlari orda, pas verip daha verimli bir yere gitmek.

ekool hoca dedi ki...

dünya kupası gibisi yok...