Did You Know #7: DK Final Maçlarında Türkiye

Uzun süredir 'Did You Know' serisine ara vermiştik, bugünlerde esen milli takım arasını da fırsat bilip bir dönüş yapalım istedim. Aslında konu şu anki gündemimize çok uzak değil, özellikle dünkü Arjantin maçına Galatasaray'dan Elano ve Fenerbahçe'den Andre Santos ilk 11'de çıkınca herkesin aklından geçmiştir. Dünya Kupasının favorilerinden Brezilya'nın kadrosunda Türkiye Liginden iki oyuncu olacak ve bu oyuncuların final oynama ihtimali var. Eminim herkesi heyecanlandıran bir durumdur bu.

Peki bizleri doğal olarak heyecanlandıran bu ihtimal gerçekleşmiş miydi? Cevabı hayır ama biraz araştırdığımızda Dünya Kupası finallerinde yer bulup yolu Türkiye'den geçmiş 7 oyuncu olduğunu görüyoruz. Bunlardan üçü bizim de yarı final oynadığımız 2002 Dünya Kupasındaki Brezilya kadrosunda yer alıyor. İlki tahmin edebileceğiniz gibi Roberto Carlos. Onun haricinde Kleberson ve Ricardinho da Dünya Kupası finaline yürüyen kadroda yer alıp yolu Türkiye'den geçen oyunculardandı.

Diğerleri ise 90'lardan. ABD 94'te kupayı kazanan Brezilya'nın kadrosunda da yolu Türkiye'den geçen iki oyuncu vardı. Birisi Galatasaray'la daha sonra UEFA Kupasına yürüyecek olan Claudio Taffarel, diğeri ise Viola. Viola ismi garip gelebilir ilk bakışta ancak o kadar da yabancı değil bizlere. 2002/03 sezonunda Gaziantepspor'a gelmişti 33 yaşında, fazla verimli olmasa da kariyerli bir oyuncu olarak dikkat çekmişti. Gaziantepspor bu tip transferleri seven bir takım, lig vizyonunun üstünde transferleri her daim olmuştur. Viola'yı da o sınıfta görüyorum ben.

94'ün Brezilyası haricinde bir de 90 Almanya'sı var, o kadrodan da iki oyuncu gelmiş Türkiye'ye. Birisi kaleci Aumann. İsminin telaffuzu Ercan Taner'le aklıma kazınan oyunculardan biri Aumann. Geçenlerde bunu Stauce için de söylemiştim, niye sadece kaleciler aklımda kalmış, o da ayrı bir konu.Beşiktaş'a geldiğinde herkes Aumann diye dolaşıyordu ortalıkta, ben ise Dünya futbolundan bihaber 7 yaşında bir çocuk olarak Aumann'ın önemini kavramaya çalışıyordum. Meğerse bir bildikleri varmış söyleyenlerin. Bir de Berthold diye bir oyuncu var bu kadroda yer alan, bir dönem Adanaspor'da oynamış. Berthold kimin nesi, kimin fesi, ona benim futbol hafızam yetmedi, bilen birisi yorumlarda bizi bilgilendirir diye umuyorum.

Bu tip araştırmaların toplandığı, benim de zevkle takip ettiğim The Best Eleven'dan faydalandım. Araştırma son 20 yılı kapsıyor, bunu belirtmeyi atlamışım. Eksikler varsa yorumlar sonrasında tamamlayabiliriz...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

25 yorum:

turhanatakan dedi ki...

berthold, bizim neslin bir çırpıda saydığı batı (alman) milli takımının defanslarından biriydi. augenthaler'in libero olduğu, solda brehme'li, ortada jurgen kohler/buchwald'lı savunmanın sağında oynardı reuter ile dönüşümlü. cm tabiriyle d/dmr bir adamdı yani.

adanaspor'a gelişi her ne kadar efsane alman kadrosunda en az göze batan isimlerden olsa da şaşırtmıştı bizi, arkadaşlarla bayağı bir muhabbetini yapmıştık. löw ile beraber geldi, ikisi de fazla durmadan gittiler zaten.

Anonymous dedi ki...

did you know başlığı altına ingilizce bir yorum bekliyordum tamamen.

Erdal Güngör dedi ki...

Malatyasporu unutmuşsun kardeşim,1988/89 sezonunda 3 brezilyalı getirdiler,toplam maliyetleri 1 milyar TL,yer yerimden oynamıştı.Malatyaspor Türkiyeye ilk Brezilyalı Futbolcuları getirdi isimleri yanlış hatırlamıyorsam Serginho,Eder,birde kaleci vardı Carlos olabilir ? Bu üç oyuncu 1982 dünya şampiyonasına katılan kadrodaydılar,o turnava benim seyrettiğim en iyi brezilya takımıydı.Birde Beşiktaşta oynayan Alman Kunzt var 1996'da Avrupa Şampiyonu oldu hatta finalde beraberlik golünü attı.

pclion dedi ki...

Son 20 yıldaki Dünya Kupalarını kapsıyordu yazdıklarım, 84 Dünya Kupası o yüzden yok. Yazıda belirttiğimi sanıyordum, bir daha bakayım. Atladım herhalde...

turhanatakan dedi ki...

malatyasporun brezilyalıları 1982 ve 1986 dünya kupası kadrosunda yer bulan isimlerdi ama brezilya final oynamamıştı.

kuntz, didier six, lars olsen, anelka gibi isimler de sayılabilir avrupa şampiyonasını kazanan takımlarda oynayıp da yolu türkiye'ye düşenler arasında. yalnız yanılmıyorsam sadece kuntz turnuva sırasında türkiye'de oynuyordu, olsen'den emin değilim ama.

darkhorse dedi ki...

cem uzan'ın istanbulspor'da başkan olduğu dönem oleg salenko türkiyeye gelmiştir.Hatta 94 dünya kupasında bir maçta 5 gol birden atmıştı.

hebenneka dedi ki...

@ pclion

Bir iki ufak eleştirim olacak, umarım yanlış anlamazsınız:

"Dünya kupası finalleri" ifadesi sizin bahsettiğinizden farklı bir anlamda kullanılır. Final maçını değil, turnuvanın final kısmını ifade eder. Şöyle ifade edeyim: "2010 Dünya Kupası Finalleri" dendiğinde Güney Afrika Cumhuriyeti'nde düzenlenecek olan turnuvayı ifade eder. Oysa siz bu ifadeyi finallerin final karşılaşmaları için kullanmışsınız. Ancak literatürdeki anlamını kullanırsak ortaya çok başka bir liste çıkar. İlk aklıma gelenler olarak(belki karşılıklı olarak üçüncülük maçı oynadıklarından yanlış anımsamıyorsam) Yordan Letchkov(umarım doğru yazmışımdır) ve Kenneth Andersson gibi isimlerle genişleyen bir liste çıkar karşımıza.

Bir de yazınızda, yorum kısmında belirttiğiniz "son yirmi yıl" konusuna dair bir ifade göremedim ben. Bu bağlamda mesela Tony Schumacher'i de not olarak ekleyelim.

Son olarak yine yorumlarda hepimizin yapabileceği ufak bir dalgınlık var: 84'te zaten dünya kupası finalleri oynanmadı.

pclion dedi ki...

Hebenneka,

"DK Finalleri" kısmında çok haklısınız, ben de başlığı attıktan sonra farkettim ama bu kadar kısa bir ifade biçimi aklıma gelmeyince bırakmıştım olduğu gibi. Bu şekilde Türkiye'nin DK'de yaptıkları gibi bir anlam da çıkıyor dediğiniz gibi, hatta birinci anlamı odur.

84 ise tamamen yazım hatası, onu okuyan herkes anlamıştır diye tahmin ediyorum...

Aceto Balsikimo dedi ki...

Başlıkta biraz anlatım bozukluğu-eksikliği var gibi ben de açıkcası diğerlerinin anladığı gibi dünya kupalarında oynayan futbolcular gibi anladım hatta LJUNG u falan yazacaktım sonra yorumları okuyunca ayıktım. Dünya Kupaası Final Maçlarında oynamış Türkler gibi başlı olsa kimse yanlış anlamazdı.. neyse büyük problem değil sonuçta :)

Berke dedi ki...

Ribery!!!

Daha degisik bir yorum katayim. Turkiye'de oynadikatn sonra bir dunya kupasi finalinde oynayan oyuncu var mi diye sorarsaniz tek isim Ribery'dir. 2006 dunya kupasi finalinde foma giymisti.

pclion dedi ki...

Başlık konusunda haklısınız arkadaşlar, çift anlamlı şeyler yazmamak gerek. Sanırım şimdi olmuştur...

dodo dedi ki...

Artık 20 yıl ve final maçı sınırı kalktı sanıyorum. Bu çerçevede bize 1986'da "vay be Türkiye'de top koşturan bir futbolcu dünya kupasında oynuyor!" dedirten ve Macaristan'ın maçlarını bir başka ilgi ile izleten Denizlispor'lu Varga'yı unutmamak gerek.

jairzinho dedi ki...

konu dışı merak ettiğim birşey var.dünya kupasına kıtaların ülke sayıları hakkında.
en garip gelen orta ve kuzey amerika grubundan anormal sayıda ülkenin dünya kupasına gitmesi.6 ülke son elemelerde gruplara kalıyor.ada ülkelerini eleyip genelde ada ülkerinden biraz daha büyük olanlar.mesela son grupta kimler var:meksika-abd-kosta rika-trinidad tobago-honduras-el salvador. bu 6 ülkeden ilk 3 ü direk katılıyor.4.cü ise g.amerika elemelerinin 5.cisi ile eleme yapıyor.zannedersinki bu 6 takımın içinde arjantin-italya-fransa gibi güçlü ülkeler varda ilk 3 direk katılıyor.bu katılımın adaletsiz olduğunu düşünüyorum.
(yayınlanmasada olur)
http://www325d.mackolik.com/Futbol/Cups/Default.aspx?id=195&cId=1129

CezaSahası dedi ki...

Viola Antepspor'da son derece iyi bir performans sergilemişti. Kendisine eşdeğer performansı en son Tabata sergiledi Antep formasıyla.

uğur dedi ki...

yazın için teşekkürler.

apaç dedi ki...

muhteviyatla ilgisiz ama başlıkla ilintili;

sabri'nin savunmasıyla, saçları çok kötü yea diyen cm'ci türk gençliğine gelsin;

http://fotomac.com.tr/gal117.html

apaç dedi ki...

bunlar da bonus olsun;

http://forum2007.antu.com/KonuOkuZiyaretci.aspx?gID=31&fID=17&kID=21278

http://www.fotomac.com.tr/gal104.html

hep diyorum, bu blog popülasyonu dışında, hakan kadir balta'nın ne denli yetersiz bir futbolcu olduğunun herkes farkında.

hiçbir şey için geç değil.

şimdi gelin, bir itiraf da siz edin.

Cem Kalay dedi ki...

@ apaç

Hakan Balta'nın yetersiz bir oyuncu olduğunu antu'ya dayanarak söylüyorsan, baştan kaybediyorsan bence.

Tamam, senin görüşün bu olabilir ancak, bana yenilince sitelerini kapatan insanların yorum yaptığı yerden yorumları getirip ' bakın herkez hakan'ın yeterli olmadığının farkında ' diyorsan baştan kaybediyorsun.

antu'daki bir fb'liye göre Galatasaray'ın transfer ettiği oyuncular ya gece hayatı, ya da sakatlığı olan oyuncular olarak lanse edilir..

Sonuçta onlardan Galatasaray'ın onbirinde oynayan oyuncular hakkında da kimse övgü beklemez, beklememelide.

Konunun biraz dışına çıktım ama antu örneğinden Hakan'ın kötülenmesi sinirimi bozdu.

beyazmantoluadam dedi ki...

Taffarel '98 finalini oynarken Galatasaray ile sözleşme imzalamıştı. Dolayısıyla o sırada finalde oynayan bir Galatasaray futbolcusuydu.

apaç dedi ki...

sadece fenerbahçe'liler değil cem, bizden, pardon sizden başka herkes farkında bu gerçeğin.

fenerbahçe'lisi vederson'u isterken, beşiktaş'lısı ismail köybaşı'nı, denizlispor'lusu çağlar'ı, sivasspor'lusu da hayrettin yerlikaya'yı istiyor -ki bu saydığım isimlerin hepsi daha sol bektir hkb'den-.

arda'nın yetersizliği üzerinden ''uğur boral-milli takım?'' diye bir konu da açılabilirdi orada.

ben, formanın bizim üzerimizde olduğunu düşünüyorum.

onlar, hiç olmadıkları kadar objektifler.

pclion dedi ki...

Apaç, kusura bakma da burda 'siz', 'biz', 'onlar' geyiği yapacaksan yanlış yerdesin. Burdaki esas muhattabın benim. Fikrini söylemene hiçbir zaman karşı çıkmadım, hatta destekledim ama bu şekilde olmaz bu, onu bil. Kalkıp burda antu linki verip bak Galatasaray futbolcusunu ne güzel analiz etmişler demen de son nokta herhalde. Buyur orda paylaş yorumlarını da benim gibi bir adamın 'HKB' hakkındaki olumlu görüşlerini okumak zorunda kalma...

matthias chevalier dedi ki...

Alman Maurizio Gaudino, 1994 Dünya Kupası Finallerinde oynadıktan sonra 1999-2002 yılları arasında Antalyaspor'da oynamıştır.

apaç dedi ki...

''burası kişisel bir blog, okumak istemeyenler sağ üste'' deseydin, tam bt kibiri olurdu uğur.

neden bu kadar hiddetlendin, anlamadım.

kaldı ki sen, ''beyefendiliğiyle bilinen hakan kadir balta bizim futbolcumuzdur, ona laf söyletmeyiz'' tebaasının en soft, en objektifliğe yakın üyesiydin.

yani ben, senden ziyade; hayatında maça gitmemiş, tek bildiği amrc, fc, drlcdefgğ olan total futbol, maradona ve messi sever futbol dilencilerine seslenmiştim.

ronaldo kıro ve sabri'nin de saçları çok kötü çünkü.

ayrıca nasıl sene başından beri galatasaray'ın en çok top çalan oyuncusu olmuş, anlamadım.

bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir esprisini yapmadan bitiremezdim.

özür dilerim (küçük kaptan çabuk yetiş).

pclion dedi ki...

Söylediğimin o olmadığını iyi biliyorsun apaç. Niye böyle garip bir sınıflandırmaya gittiğini anlayamıyorum sadece, hiç hoş değil. Sonuçta burayı okuyan kitleyi bu şekilde nitelendirmen de direkt olarak benimle alakalı bir durum, benim Hakan Balta hakkındaki fikirlerime katılan ya da katılmayan insanlar yazıyor burda. Siz-biz olayına çevirip blogun her konusunda bu iki oyuncu hakkında yazılmasını istemiyorum. Gerektiğinde zaten uzun uzun konuşuyoruz bu konuları, hiç gerek yok.

Ayrıca Sabri'yle ilgili istatistiklerin değerlendirmesini biz iki-üç haftadan beri Galatasaray TV'de yapmaktayız, sezarın hakkını sezara verdik yani. Basına yeni düşmüş olması ilginçtir esas olan. :)

apaç dedi ki...

ilk programda, hakan kadir balta'nın gaziantepspor maçında yaptığı bir kademenin ne denli kritik bir müdahale olduğunu ve hkb'nin aslında çok özel bir oyuncu olduğunu söylediğiniz andan itibaren bitti o program benim için.

nükte bir yana da iki-üç haftadır evimden uzak olduğum için izleyemiyorum gs tv'yi.

sanırsam ilk programdan sonra siteye de konulmadı 'yalnız futbol' kayıtları.

ben, fotomaç'ta okudum.

evde olup, programı izleme şansım olsaydı daha erken tartışabilirdik belki.

her olmayacak iste bir hayir vardır, demişler..

bizim için de hayırlısının bu olduğu düşünüyorum.

kimse kusura bakmasın :55