Süper Lig’in 14. haftası bu hafta sonu oynanan maçlarla geride kaldı ve federasyon kararıyla küme düşen Ankaraspor’un hemen üstünde yer alan takım 7 puanla Denizlispor. Ankaraspor’dan alınan hükmen galibiyeti bir kenara koyarsak 13 haftada alınan 4 beraberlik ve 9 mağlubiyet Denizlispor için tehlike çanlarının çaldığı anlamına geliyor ancak bu yazıda bahsetmek istediğim Denizlispor’un küme düşme riski değil, kaybetmek üzere olduğu geleneği.Zirve ligde 10 yıldır yer alan Denizlispor hiçbir zaman ligde kalmak için gerekli olan asgari imkanlara sahip olmayan, bu sebeple bazen iyi sezonlar çıkarsa da sezon başı hedefi her daim kümede kalmaya oynayan bir takım olmak zorunda kaldı. Türkiye liglerinde alışılmadık bir durum değil bu tabii ama Denizlispor’un uzun yıllar bu ligde tutunabilmesinin, bunu yaparken de diğer takımlardan farklı bir yol izlemesinin bir anlamı vardı. Denizlispor kendi öz kaynaklarına tutunmaya çalışan bir takımdı, Denizlispor yabancı oyuncularda yakaladığı istikrarla, bu oyuncuları iyi bir araştırma sonucu seçmesiyle tanınan bir takımdı. Eylül 2008’de ‘Az Para, Çok İş: Denizlispor’ başlıklı bir yazı yazmıştım, orda daha detaylı bir Denizlispor portresi çizmiştir. Benim için değerli blog yazılarından birisidir o. İşte Denizlispor, gün geçtikçe kendisini farklı kılan alışkanlıklarından ve yönetim biçiminden uzaklaşıyor ve dibine doğru ilerledikleri bu kuyudan çıkmak için tutunabilecekleri yegane dalı budadıkları için bugün geçtiğimiz sezonlardan çok daha büyük bir sıkıntı içindeler.
Roman Kratochvil ve Tomas Abraham. Tek tek ele alırsanız ligin dengesini değiştirecek, bir takımın kaderini çizecek oyuncular değiller belki ama Denizlispor’daki rolleri o kadar netti ki takıma verdikleri katkı bireysel yeteneklerinin çok daha ötesinde oldu. Kratochvil, Denizlispor’da kaldığı 8 yıl boyunca defansı yöneten, yanındaki stoperin gelişimine katkıda bulunan oyuncu konumundaydı ki yanında kim yer aldıysa transfer yapmıştır bu süre boyunca. Servet Çetin’le tandemi oluşturduğu sezon Lyon’u deplasmanda eleyen o savunmanın temel taşıydı. Beşiktaş’a transfer olan Çağdaş Atan’ı parlatan adamdı, ondan önce de Burak Özsaraç’ı keza. Denizlispor, ligimizde bırakın yabancıları, yerlilerde dahi göremediğimiz o istikrarı Kratochvil’de, onun önünde oynayan Tomas Abraham’da sağlamasaydı bütün bunlar mümkün olur muydu? Bu oyuncular çok özel, çok büyük yetenekler de değildir, Tomas Abraham İstanbul’a gelse muhtemelen yedek kulübesinin ötesini göremezdi mesela. Tomas’ın bir açıklamasını okumuştum, Türkiye’de çok iyi bir markajcı olarak tanınmasına rağmen Türkiye kariyerinden önce adam markajıyla hiç oynamadığını, bu özelliğini Türkiye’de geliştirdiğini anlatıyordu. Bu duruşu gösterebilmenin, güvendiğiniz bir yabancı oyuncuya 2-3 sezon şans verebilmenin ortalama bir Süper Lig takımı için ne kadar büyük getirileri olduğunun bir resmidir aslında o açıklama. Denizlispor’un bunu bir alışkanlık haline dönüştürmüşken devamını getirememesi, bu geleneğin Roman Kratochvil ve Tomas Abraham’la son bulması oldukça üzücü. Gönderiliş biçimleri daha da üzücüydü gerçi.Her dönem becerdikleri bir diğer iş olan ‘peak’ yapan oyuncuyu pazarlamada da bence sınıfta kaldı Denizlispor, hele yerli piyasası bu kadar azıtmışken geçen sezon milli takıma gönderdikleri Çağlar Birinci ve Cenk Gönen’i iyi bir fiyata elden çıkaramamaları kadrolarını yenileyememelerine de sebep oldu. Bu sezon bu iki oyuncu onlara beklenen katkıyı da verebilmiş gözükmüyor henüz, gerçi onu Denizlispor’u izleyen arkadaşlarımız daha iyi bilir ama geçen seneki sükselerinden uzaklar. Altyapıdan 91 doğumlu Ali Helvacı’nın ismi çok geçiyordu aslında, o da pilot takım Denizli Belediyespor’da kiralık olarak forma giyiyormuş. Fizik durumunu bilemiyorum ama yaratıcılık konusunda büyük sıkıntı çeken ve bunca sezon gördüğümüz kadarıyla transfer stratejisinde yerli genç oyuncuları parlatmanın önemli yer tuttuğu bir takımda yer bulabilirdi sanki Ali.
Denizlispor'u ve yönetim şeklini her daim beğenmiş birisi olarak puan durumundaki yeri değil ama şu son görüntüsüne üzüldüğümü belirtmek istedim. Ligde kalırlar, kalmazlar, orasını bilemem ancak Süper Lig için doğru bir model olduğunu düşündüğüm Denizlispor'un şu hali pek iç açıcı değil.
























