Ölür Müsün, Öldürür Müsün!

Hücum oyuncularını parlatmayı, serpilip büyümesini sağlamayı görev addetmiş Hollanda ligi Eredivisie'nin bize bu sezon sunduğu en göz önündeki yetenek 19 yaşındaki İsveçli John Guidetti. Kenya'daki macerasından ailesine, tekniğini nasıl geliştirdiğine dair Hayatım Futbol'un Hollanda muhabiri Fırat Topal genişçe bir yazı kaleme almıştı ama konumuz bu kez onun muazzam yetenekleri değil, bu haftasonu gördüğü kırmızı kart...



John kardeşimiz zorlu geçen RKC maçının ikinci yarısında bu sezonki 18.golünü atıp hocası Ronald Koeman'ı rahatlatıyor ama o da ne! Sarı kartı olan Guidetti gole formasını çıkararak sevinince ikinci sarı kartı da yiyerek atılıyor. 10 kişi kalan Feyenoord da 86.dakikada Robert Braber'in golüne engel olamayıp evinde iki puanı bırakıyor. İşin daha da kötüsü Feyenoord haftaya ezeli rakibi PSV Eindhoven'a konuk olacak ve takımın en golcü ismi John Guidetti bu maçta cezalı!

Ronaldo Koeman da basın toplantısında çıldırmış, Guidetti'ye vermiş veriştirmiş. Adam net haklı. Şu yaptığını kazara Emre Çolak falan yapsa Fatih hoca ağız burun girmişti, Ünal Aysal zor alırdı elinden çocuğu. Ölür müsün, öldürür müsün!

Bu arada haberde de yazıldığı üzere John Guidetti'nin bonservisinin Manchester City'de olduğunu ve İsveçlinin sezon sonu Feyenoord'da kalmayacağını hatırlatalım. City'nin kadro şişikliği düşünülürse bir Miroslav Stoch vakası daha olabilir, uyanık olmak lazım...

*Videoyu twitter'dan paslayan @BatuhanAkcil'a da teşekkürler...

Cuper'in Ordu'su

Kazandıkları bir maçın gazıyla değil, kaybettikleri bir maçtan sonra yazmak daha doğru belki de Cuper'i... Yurtdışından orta şekerli bir lig gibi gözükse de mücadelenin sertliği içeri girince anlaşılan Süper Lig, ülkeye para odaklı giriş yapan kariyerli hocalar için genelde hüsranla bitiyor ama Cuper bu önyargıları şimdiden yıktı. 442'ye, "Karımla konuşurken bile Hakan Özmert'i düşünüyorum" demesi, bundan da önemlisi bunu sahaya yansıtabilmesi mühim.

Metin Diyadin döneminde savunma odaklı bir sistemle iyi bir başlangıç yapmalarının Cuper gibi oyunu yarı sahada kabul eden bir hocayla uyuşabileceğini, tercihin doğruluğuna Ordu Footcast'inde dikkat çekmiştik, Cuper o takımın üzerine de birkaç iyi parça koymayı bildi. Ali Çamdalı merkeze oturdu, Hakan Özmert'in sorumluluğunu arttırdı ve bu göbeğin yanına Javito gibi gelir gelmez takıma katkı yapmaya başlayan bir başka yardımcı oyuncuyu ekledi.

Merkez forvette ise oranın gerekliliklerine daha uygun bir Hasan Kabze var. Böylece kaleye yüzü dönükken daha rahat eden Stancu daha çok bu rolde değerlendirilebiliyor. Az önce 1-0 kaybettikleri Antep maçını da dahil edersek son 6 maçın 4'ünde gol attı, maç kazandırdı. Takımın hâlâ fazlaca kontratağa dayalı oyunu geriye düşülüp oyun sete döndüğünde problem yaratabiliyor ama bu eskisine oranla çok daha az. Bugün Culio maçın ilk yarısında kazanılan penaltıyı gole çevirse her şey daha farklı olabilirdi.

Cuper'in Ordu'su izlenmeye değecek bir takım ama tavsiyem genelde açık oynayan ve oyunu rakip yarı sahada oynamayı tercih eden ekiplere karşı izlemeniz. Yoksa Antalyaspor, Gaziantespor gibi ekipler karşısında kendisnizi hayatınızı sorgularken de bulabilirsiniz. Takibe devam...

Galatasaray 1-0 Kayserispor || 4-4-2 Kazanır Mı?

Gençlerbirliği'nin teknik direktörü Fuat Çapa, Hayatım Futbol'a verdiği röportajda "4-4-2 Türkiye'deki kazanma yolu, bu ligde gerçek 4-4-2 oynayan tek takım olan Galatasaray'ın başarısı da ortada" demişti. Sadece iki hafta önce bundan bahsederken bugün çıkan kanatsız Galatasaray'a mı atıf yaptı, emin değilim ama farklı bir Galatasaray deneyiyle karşı karşı olduğumuz kesin.

Bugün Galatasaray'ı sefilleri oynamaktan şampiyonluğun en önemli adayına evrilten iki oyuncu varsa bunlar Selçuk İnan ile Felipe Melo, buna şüphe yok lakin onların sağ ve soluna yardımcı olacak oyuncu bir türlü bulunamıyor. Shaqiri ile başlayan, eldeki bulgur Kazım'ın da gitmesiyle sonuçlanan sürecin perde arkasını bilmiyoruz ama şu kesin; Galatasaray'ın safkan bir kanat oyuncusu kullanma şansı artık yok ve eldeki en mantıklı alternatifler bugün sahaya ilk 11'de sürülen Emre Çolak ile Engin Baytar.

Baytar'a özür borcu
Açıkçası transferi ilk zikredildiğinde hiç akıl kârı gelmemişti, özellikle motivasyonu olmadığında saha içinde yaptığı aşırı zorlamalar, laubali top kayıpları ve daha da önemlisi takım arkadaşlarına, hatta hocasına saygısızlık yapabilecek karakteriyle yok artık dedirtmişti ama Engin ne kadar futbolcuysa o kadar adam da olabileceğini Galatasaray kariyerinde ortaya koydu. İpiyle kuyuyla inilmez dedikçe adam Galatasaray'ı o iple Nisan ayına kadar getirdi, Sivas maçındaki vukuatını kenara koyarsak -ki o da anlaşılmayacak bir şey değildi- bambaşka bir Engin Baytar var, özellikle de saha içinde. Fatih Terim onu Melo ile Selçuk'un yanına vazgeçilmez olarak yazmıştır bile şimdiden. Sebebi de aslında açık: Engin bu takımı statikleşmek uzaklaştıran, top taşıyabilen, sihir yaratabilen bir numaralı isim.

Kanatsız 4-4-2 şimdilik tekerleği patlatmadan ilerliyor, Engin ile Emre, orta ikili formda olduğu sürece iyi birer tamamlayıcı olmayı da sürdürecek gibi gözüküyor. Bugünün iyilerinden Emre'nin hâlâ ispat etmesi gereken belki de tek şey bu, işler iyi gitmiyorken ortaya bir farklılık koyabildiğini henüz gören olmadı. Eğer bu neredeyse dört merkezden oluşan orta sahanın bir parçası olacaksa Engin gibi bir adım öne çıkmalı. O kaçırdığı goldeki cılız vuruşunu da düşünüp bacak kasları biraz kalınlaştırmak adına çalışırsa da fena olmayacak.

Maçın öne çıkanları
Orta sahadan hızlı çıkılan pozisyonda Melo'nun müthiş saha görüsüyle Riera'yı bulup koşusuna devam etmesi ve mükemmel bir kafa vuruşuyla bitirişi... Ujfalusi gibi bir emniyet sübabının dahi teklemeye meyilli olduğu maçta farkı yarattı, üç puanı getirdi. Kayseri, ilk yarıda birkaç kez kaleye inmeyi başardı ama Muslera'yı aşamadılar, aştıklarında ise Amrabat gibi kaleyi bulamadılar. Troisi ise sağdan tırmalayıp Riera'ya kart aldırsa da formunun hakkını veremedi. Sol bekten gelip Melo'ya topu kesen Riera da günün puan toplayanlarından...

Son olarak, otobüs... Maçın bitmesine 30 saniye kala çıkıp düdüğü otobüs duraklarının girişinde alıyorken son otobüsü ucu ucuna yakalıyorsak bir sorun olsa gerek. Bir önceki maçta hiç bulamamış, medeniyete ulaşmak için yarım saate yakın yürümüştük. Oraya metro alternatifi diye otobüs konuyorsa maç düdüğüyle çıkan adamın da binebilmesi gerek. Gerekirse paralı olsun ama en azından bulunsun.

*Yeni açılan Store'u da gezdim, fotoğraflarını ve izlenimlerimi yarın boş vakit yaratabilirsem yazacağım.