Galatasaray 2-0 Eskişehirspor || Söz Savunmada...


Zirve adayı ekiplerden şüphesiz en yenisi ve doğal olarak parçaları en değişken ekip olan Galatasaray için iç saha maçları çok mühim ve Eskişehirspor karşısında alınan ikinci lig galibiyeti de buna istisna değil. Fatih hoca 4-4-2 vari bir yapı denemesini hafta içi Karabükspor karşısında 75 dakika 10 kişi oynayınca fazla kullanamamış, ancak oyuncu performanslarından yola çıkarak çeşitli tespitler yapıp sezon başından beri uygulanan ve bence takıma en uygun yapı olan kanatları önde bir 4-1-4-1 dizilişi ile bir plan kurmuş. En belirgen değişiklik orta sahada oyun kurucu Selçuk İnan'ın partnerliğini Engin Baytar'ın üstlenmesiydi ki Felipe Melo ve Selçuk İnan'la beraber günün en dikkat çekici isimlerinden birisi de Engin'di.

Kredi notu olumsuzdan durağana: Engin Baytar
Engin Baytar'ın Trabzon'a gelişi sonrası "süper arızalı" etiketini yararlı bir rotasyon oyuncusuna dönüştürdüğü dönemi hatırlayanlar, bugünkü performansına çok şaşırmayacaklardır. Türkiye liglerinin en büyük hocalarından biri olduğu su götürmez bir gerçek olan Şenol Güneş'in onu en verimli kıldığı dönem, Bayern'de Schweinsteiger'in geçirdiği evrimin bir benzerini geçirip kanat hücumcusundan çok yönlü bir merkez oyuncusu rolüne adapte olduğu zaman zarfındaydı. Zaman içinde bu formül, Alanzinho'nun çıkışı ile göbekte Selçuk İnan-Gustavo Colman ikilisinin kemikleşmiş birlikteliği sayesinde taca çıkmıştı. Bunda ve akabinde takımdan şutlanmnasında Engin'in boşuna "manyağın oğlu" olarak anılmadığını hatırlatan eylemlerinin de payı büyüktü fakat 28 yaşını devirmiş bu yetenekli adamın bu işi yapabildiği görülmüştü. bugün Türk Telekom Arena'da fark yaratan detaylardan en dikkat çekicisi buydu sanırım.

İkincisi ve belki de daha önemlisi tempo sorunu çeken bir takım olan Galatasaray'ın zaman zaman rüzgarı arkasına almak için atması gereken ekstra gollere ihtiyaç duyması ki Selçuk İnan'ın Gökhan Zan'a servis ettiği korner asisti tam da bunu sağladı. Epeydir özgüven sorunu yaşayan, "Abdurrahman Çelebi" Zan için de moral sağlaması muhtemel bu gol, maçı Galatasaray'ın istediği kıvama getirdi.

Skibbe'nin ikilisi işlemedi
Eski dost Michael Skibbe, ilk kez TT Arena'ya adım attı.
Önde Mehmet Yıldız'ın şok presine ve sırtı dönük oyununa güvenen, arkasından da Camara'yı kaçırmaya çalışan eski dost Michael Skibbe'nin öğrencileri ise 1-0'ın arkasını getiremedi ve Tomas Ujfalusi'nin kestiği bir kontratak dışında pozisyon üretmekte güçlük çekti. Selçuk İnan'ın başta Elmander olmak üzere birçok arkadaşını aralara kaçırışı ve pozisyon hazırlamasına şapka çıkarmak gerek ki ligin en istikrarlı ve verimli orta saha oyuncusu olduğunu tekrar tekrar ispatlıyor Selçuk. Nazar değmesin. Felipe Melo'nun tribünlerden aldığı enerji ve aldığı sorumluluk da takdire şayan. Öte yandan maça kötü bir başlangıç yapıp zaten kredisinin çok yüksek olmadığı tribünlerden tepki çekmeye başlayan Sabri Sarıoğlu'nun 30 sonrası toparlanıp doğru kademeler ve bindirmelerle katkı vermeye çalışmasını da atlamayalım.

Galatasaray'ın en önemli eksiği Kazım'ın üretkenliğinin düştüğü, Riera'nın ise yeni yeni ısındığı şu dönemde kanatların işlememesi olsa gerek. Bekler de bu anlamda pek aktif sayılmaz. Riera'nın 90'dan çıkan müthiş şutu haricinde de akıllı ve düşünerek denediği belli olan çabalarını göz önüne alırsak takıma ısındıkça daha iyi olacağı belli gibi. Sarı-kırmızılıların ihtiyacı olan bir-iki aylık süreyi en az hasarla atlatması, onun adaptasyonları için de önemli bir yardımcı olabilir.

Tomas Ujfalusi, başarılı form grafiğini sürdürüyor.
Son sözü savunma söyledi
Skibbe'nin şu güne kadar can yakan ekibinin Galatasaray'a nazaran en üstün tarafı savunmadan topla çok rahat çıkabilmesi ve baskıya direnebilmesi gösterilebilir ama Melo-Engin-Selçuk üçgeninde inşa edilen orta sahayı geçmekte başarılı olamadılar ve kanatlardan bu kilidi açmakta da yetersiz kaldılar. Gökhan Zan arada sendelese de o da iyi durdu, Orta Dünya'dan kopup gelmiş büyük savaşçı Tomas Ujfalusi ise yine kapı gibiydi ve Es-Es'in belki de en önemli pozisyonunu kesen isimdi. Skor üstünlüğünü galibiyete çeviren son sözü bu beşli söyledi, kaledeki 1 numaralı Aykut'a pek iş düşmedi.

Günün Eskişehir adına en güzel anekdotu, 4-0 yenilen takımı hakkında açıklama yapan Kenny Dalglish'in dediği gibi şüphesiz taraftarları olsa gerek. Bir deplasmana bandolarıyla rahat bir şekilde gitmelerinden memnun oldukları yönündeki açıklamaları okuduk. Böyle de olmalıydı. Bir hafta içi maçı olmasına karşın 30960 kişilik seyirci katılımıyla takımı yalnız bırakmamaya gayret eden Galatasaraylılar da bir takdiri hak etti. İki maçta 6 puanı cebine koyan Fatih hocanın talebeleri, içerideki en zorlu sınavlarından birine üç hafta sonra Bursaspor karşısında çıkacak. Şimdilik kayıpsız çıkılan Arena'nın esas sınavına çıkacağı zaman o zaman...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

6 yorum:

Anonymous dedi ki...

4-2-3-1 yada 4-3-3 hatta 4-1-4-1 bence bu dizilişler arasında çok fark yok, melo ile selçuk çok iyi oyuncular olmalarına rağmen engin baytar ın güven veren bir futbolcu olmadığı için ben hala galatasaraya en uygun dizilişin 4-4-2 olduğunu düşünüyorum. Terim de ilk haftadan "bu forvetlerle ocağa kadar idare edeceğiz demeciyle" ateşe attığı forvetlerini oynattığı düzenle iyice yakıyor. Maçlarda yanlız kalan elmander ile baros her hafta bunlar galatasarayın forveti değil laflarıyla karşı kalıyor bu durum gerçekten üzücü

silent lucidity dedi ki...

"Selçuk İnan'ın Gökhan Zan'a servis ettiği korner asisti" derken korner gibi anlamında kullanılmadıysa ufak bir yanlışlık olmuş,sol taraftan serbest vuruş kullandı selçuk yanlış hatırlamıyorsam.

Anonymous dedi ki...

barcelonayı izledikten sonra lütfen taktiklerle ilgiliyorum yapmayın saçma oluyor

pclion dedi ki...

Silent Lucidity, evet orada bir yazım hatası olmuş, düzelteyim. Sağol :)

Adsız, ne dediğini tam anlayamadım. Dünyanın kalanında futbol oynanmıyor mu, başka takımlar 11 kişi çıkmıyor mu sahaya?

Anonymous dedi ki...

hayır o manada söylemedim adamlar tüm taktik düzenleri alt üst eden oyuncu seçimi(stopersiz) ve taktik düzeni içinde oynuyorlar yani dizilim falan hikaye

pclion dedi ki...

Onlar bambaşka bir seviye abi, standart olarak onları belirleyeceksek hiç stada falan gitmeyelim :))