U-20 Dünya Kupası, Oyuncu Tarama & Türkiye

U-20 Dünya Kupası artık profesyonel futbola hazır hale gelen genç oyuncuların yer bulduğu, dünyanın en prestijli gençler turnuvası. 16-17 yaşlarında artık profesyonel kariyerini ne yönde çizebileceği kestirilebilen oyuncular iki yılda bir bu Dünya Kupası'nda bir araya geliyor ve artık bir hobi olmaktan çoktan çıkmış, en güçlüsünden en zayıfına kadar herkesin yapmak zorunda olduğu oyuncu tarama faaliyetleri için de mükemmel bir ortam yaratıyorlar. Peki bunun Avrupa'nın en iyi altıncı ligi olduğu iddiası resmi kaynaklarca da sıkça tekrarlanan Türkiye'deki yansımaları nedir? Hemen söyleyeyim, koskocaman bir hiç...

Toplam 504 oyuncunun forma giydiği, 24 farklı ülkenin oyuncularının bulunduğu Kolombiya 2011'de yaklaşık 50-60 kulübün gözlemci ve temsilcileri maçları yerinde izliyor ve kulüplerine uygun oyuncuları takip edip gerekirse oyuncularla ön görüşmeleri yapıyorlar. Bizler için de sürpriz olmasa gerek, Real Madrid soyundan gelen büyüklerimizin de dahil olduğu hiçbir, ama hiçbir takım bu turnuvaya tek gözlemci göndermeye tenezzül etmemiş. Galatasaray'ın bugüne kadar bir PR çalışmasından öteye gitmemiş scout ekibinin bir ekiple turnuvayı takip edeceği yönünde söylentiler çıkmıştı ama Kolombiya'da bulunan TFF Medya Sorumlusu, sevgili İlker Uğur sağolsun, bunun da doğru bir haber olmadığını teyid etmiş olduk.

Genç oyuncu konusunun tam bir mit olduğunun, Türkiye'deki yanlış uygulamalar sebebiyle CV'ye bakıp tırnak içinde "hazır" oyuncuya yönelmenin kolaylığının savunulabilirliği bir gerçek. Bunu da kabul etmekle beraber artık 90'larda yaşamadığımızın, hedeflenilen yerledeki kulüplerin "tamamının" bu faaliyetleri en önemli ödevleri arasına koymuş olduğunu da atlamamız gerek. Tamam, kimse "bir Porto" olmak zorunda değil, ki aslına bakılırsa Türkiye'deki büyüklere diğer Avrupa devlerinden daha yakın bir sınıftandır, ama hem şu menajer tekelinden, hem de kısıtlı oyuncu havuzundan kurtulmak adına bu işler şart.

Kimse kusura bakmasın ama 20-25 yaş arası oyuncu sayısı bu kadar kıt olan bir lig yapısıyla bırakın ilk 6'yı, Avrupa'nın en iyi 10 ligi arasına girmek bile imkansız. İsterseniz defansif orta sahanıza 4.5 milyon avro ödeyin, isterseniz La Liga gol kralına 15 milyon avro bonservis ödeyin. Çünkü siz bunları yaparken gidip 22 yaşındaki İsviçre gol kralı Seydou Doumbia'ya aynı parayı ödeyen Rus kulüpleri var ve ellerindeki parayı har vurup harman savurmuyorlar. Galatasaray'ın burun kıvırdığı Keisuke Honda'ya CSKA gidip 6 milyon avroyu basıp alıyor. CSKA, Şampiyonlar Ligi çeyrek finali görürken, Honda'yı ilk 11'ine yazamayacak kadar tecrübesiz, yetersiz gören Galatasaray 6 senedir Şampiyonlar Ligi'ne çıkamıyor. Porto'dan ya da Valencia'dan, Ajax'tan çok uç örnekler vermiyorum. Galatasaray gibi, Fenerbahçe gibi parasıyla işini gören, Avrupa'nın gelişmekte olan bir liginin mensubu olan CSKA'nın, ya da Lucescu'nun Shakhtar'ının yapıp da bizimkilerin yiğitliğe bok sürdürmeme tavrının neresi gerçekçidir, makuldur ve eleştirilmesi yanlıştır?

Kolombiya 2011'de forma giyen 504 oyuncu arasında tek bir tanesi dahi Türkiye'deki bir kulüpte forma giymiyor. İngiltere'den Fransa'ya, turnuvada takımı olmayan İtalya'dan Rusya'ya, Ukrayna'ya, Çek Cumhuriyeti'ne kadar herkes bu oyuncuların bir ucundan tutmuşken Türkiye bu kadar geri kalmışsa bunları artık sorgulama vakti gelmiş demektir.

Popüler tabirle yıl olmuş 2011, Türk takımları hâlâ 80'lerin kafasında. "Mehmet, elinde sol bek var mı?" olmuş "Mendez, elinde forvet var mı?" Fark yok...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

6 yorum:

Christ dedi ki...

Açıkçası Galatasaray yada Fenerbahçenin her sene hedefi şampiyonluk olduğu için bu tarz transferlerin camialarda ne kadar olumlu karşılanacağını(!) tahmin edebiliyorum..Yıllardır takip ettiğim ve altyapılarını incelemeye çalıştığım Chivas,uzun zamandır ligde başarı kazanamıyor(gerçi en son Hernanadez'in ayrıldığı sene Libertadores finali oynamışlardı) veya Atlas ise 50 yılı aşkındır ülkesinde şampiyon olamıyor..Buna karşın Meksika'nın ev sahibini elediği maçta penaltıyı atan Torres ve sahanın en iyisi Davila Chivas'ta,sonradan oyuna girip iki gol atan Rivera'da Atlas'ta direkt oynayabiliyorlar.Torres,Hernandez'in stepnesi idi,Torres de bir yere giderse,hafta sonu Morelia maçında kulübede U-17 yıldızı Fierro(Yaş 16) oturdu.Orta sahanın yıldızı Barca'ya yıldızlaşan Marco Fabian De La Mora yuvadan uçarsa,arkasından gelen 17 yaşındaki Casillas hafta sonu yedekten girdi..Chivas,son 3-4 senede Unam Pumas modelini örnek aldı.Onlarda uzun zamadır transfer dahi yapmayıp,sürekli alttan oyuncu çıkarıyorlar.2010 DK'nda yıldızlaşan Barrera ve Juarezi satmalarına rağmen,22 yaşındaki Cortes'i monte ederek,son Clausura'da şampiyonluk kazandılar. Dolayısı ile bu takımlar planlı programlı gelerek,geleceklerini kurtarıyorlar.Bir Galatasaraylı şunu diyebilir;''Son 6 yılda Şampiyonlar ligi görmemişim,binlerce kilometre uzaktaki Meksika'dan bir çocuk mu alınınca sevineceğim'' Biz 6 sene üst üste Şamp.Ligi'ne katılsak dahi taraftarın dörtte üçü sevinmeyecek çünkü biz sanasasyona alıştırıldık

Biz ,Kolombiya'yı geçtim
; Bursa,Kocaeli,Ankara v.b şehirler Galatasaray olarak hangi scoutumuzu gönderiyoruz merak ettim.U-20 de ki çocukların önemli kısmı yabancı kontenjanına takılacak kabul ama kendi vatandaşlarımızı bile seyretmiyoruz.

Son notum şu..River Plate, Arjantin'de ''Milyonerler Kulübü '' diye bilinir.Son 2-3 yılda Lamela dışında bir tek ürünü yok dünyaya iyi paraya sattığı,oysa eskiden A4 yetmezdi dünyaya ihraç ettiği oyunculara(Francescoli,Crespo,Higuain,Gallardo,Aimar,Ortega,ALexis Sanchez,Falcao)Onlarda endüstriyel futbola uyup,har vurup harman savurdular.Ekonomik açıdan zorlandıklarında tecrübesiz bir sürü genç oyuncu ile başbaşa kaldılar.Halleri ortada.Benim dikkatimi çeken Boca'nın başkan adayının konuşması.Oyuncu üretiminde Riverdan aşağıya kalmayan(Maradona,Cannigia,Tevez,Riquelme,Palermo)''Biz,yaşlı yıldızlara inanılmaz paralar veriyoruz,satılacak gelecek vaadeden gençlere şans vermediğimizden(*),hala Riquelme,Palermoyu oynattığımızdan veya 39 yaşındaki Schiavi'yi transfer ettiğimizden hızla River'ın yanına doğru yol alıyoruz.1-2 sezon sonra elimizde 30 yaş ortalaması olan bir takım kalacak ya da hiç oynatmadığımız çoluk çocuk''

Haksız mı?Peki biz tehlikenin farkında mıyız?

(*)U-20 milli takımında hiç Boca'lı bulunmazken,U-17'de sadece 2 Boca'lı vardı

pclion dedi ki...

Verdiğin örnekler çok değerli, elbette bunlardan da farklı çıkarımlar yapılabilir ama Galatasaray'ın kendini Meksika'daki Chivas gibi konumlaması hakikaten zor ve bu kadar sert bir geçiş bence kaldırılamaz. Galatasaray bir uçtan diğer uca sert bir geçiş yapmaktan ziyade önce "Son durak" olmaktan çıkıp öncelikle yerli oyuncuları 18-22 yaş grubundan seçip bunlara yatırım yapmayı strateji olarak belirlemelidir.

Yabancı seçimlerini hepsi 30+ tercihlerden ziyade daha dengeli bir dağılım yapılıp oyuncu bonservislerinin kurtarılır olması kriter olmalı. Mesela Keita'yı 27 yaşında değil de 25-26 yaşında getirebilirsen 28'e kadar oynatıp benzer bir bonservisle Katar'a gönderen olabilirsin ama şu halde Katar'la aynı halkada yer alan ve harcadığı paraya rağmen Şampiyonlar Ligi yüzü göremeyen bir halde Galatasaray.

Galatasaray üzerine bir strateji metni hazırlamışlığım var kendimce, bunu geliştirip buraya koyabilirim, belki orada daha saf bir tartışma elde edebiliriz...

Anonymous dedi ki...

Bir de şu durum var; getirsek ne olacak? Biz oyuncu yetiştirmesini beceremiyoruz ki. Mesela Bobo örneği var ki bence çok kaliteli bir futbolcu olmasına ve Brezilya U-21'de oynamasına karşın şu an geldiği nokta ortada. Oradan oyuncu getireceksin sonra eğitemeyeceksin, geliştiremeyeceksin, adamın değeri düşecek ya da artmayacak.

Bu sebeple öncelikle yurtiçindeki genç oyunculara yönelmek daha mantıklı. Bir Arda, bir Gökhan Gönül olmasa da bir Mehmet Topal falan yetiştirebilmek gerekli. Zaten bu şekilde iki-üç oyuncu buldun mu (Topal,Arda) şampiyon oluyorsun, dört tane (Bülent,Hakan,Emre,Okan) buldun mu Avrupa'da ses getiriyorsun, yanına Hagi'yi de koydun mu kupa falan alıyorsun.

LaCatolica dedi ki...

Keşke iş keşfetmekle bitseydi.Bu yaşta alınacak yabancının ülkemizde doğru bir planlama içerisinde yer alabileceğine inanmıyorum.Teknik ekipler, yönetimler gelip geçici olduğundan sistem ayakta durmuyor.

Marcelo Carrusca örneğini vermek istiyorum.Marcelo Carrusca, Galatasaray'a gelmeden Estudiantes'in altın çocuğuydu.Henüz 18 yaşındayken ilk 11'in dedğişmez ismi olmuştu.Estudiantes'te genç yaşına rağmen 100'ün üstünde maça çıktı.

2003 yılında Arjantin U-20 milli takımı Güney Amerika şampiyonu olurken kadronun en önemli isimlerindendi.Keza Birleşik Arap Emirliklerinde aynı yıl düzenlenen Fifa U-20 Dünya Kupasında da yarı final oynayan kadronun ilk 11'inde görev alıyordu.O kadroda birlikte oynadığı Carlos Tevez, Javier Mascherano, Pablo Zabaleta gibi isimlerin geldiği noktaya bakıp birde 2 yılını Türkiye'de harcayan Marcelo Carrusca'nın geldiği yere bakmak lazım.En son Arjantin 2. ligine kadar düşmüştü.

Belki de 2 yılını Türkiye'de harcamasa bugün çok öenmli bir oyuncu olabilirdi.Gelişim adına hiç birşey kaydedemedi.Aksine kadroda yer bulamayarak kendine olan güvenini de kaybetti.

Sonuç olarak bu turnuvada ki gençlerin türk takımları tarafından izlenmemesini iyi bir olay olarak karşılıyorum.

Christ dedi ki...

@LaCatolica..Şunu da unutmamak lazım..Bazı oyuncuların da o yaş grubundan sonra gelişimleri devam etmeyebiliyor.Bu durum kendi fizik ve teknikleri ile ilgili olduğu kadar elbette ki geldikleri ülkenin sosyolojik yapısı,kültürü,ekonomosi-daha kaba bir tabirle havası suyu- ile de iniltili..Bu işin üstadı olmuş Porto,o nedenle daha ziyade G.Amerika piyasasında aktif,ben çok hatırlamıyorum Avrupa'dan genç bir oyuncuyu alıp yükselttiklerini.

Verdiğin örneğe en uç nokta ile de şöyle cevap verebilirim.Carlos Vela'da Chivas altyapısından çıktı ve Meksika U-17 ile 2005'te şampiyonluk yaşadıktan sonra Arsenal'e geldi..Bu süre içinde Arsenal dışında,Salamanca,WBA ,Osasuna 'da oynadı..Geldiği durum ortada.Wenger gibi genç yetenek avcısının elinde dahi bir adım gelişme gösteremedi.

Dolayısı ile oyuncuların gelişimi bence tek başına takımlar ile açıklanamaz.Bizim takımlar Meksika,Arjantin v.b ülkelerden oyuncu getireceklerine,bana sorarsan Doğu Blokundan oyuncu getirmeliler.Hem evlerine hem de kültürlerine yakınız

LaCatolica dedi ki...

@Christ;

Söylediklerine katılıyorum.Genç takımlarda olağanüstü performans gösteren her oyuncu yıldız seviyesine ulaşamayabiliyor.

Carlos Vela'ya Arsene Wenger tarafından gereken şansın verildiğini düşünüyorum.Ama kişisel oalrak çok da büyük gelişim kaydedemedi.Arsene Wenger O'na çok kritik maçlarda görev verdi hep, şampiyonlar liginde olsun, Premier ligde aynı şekilde.Carlos Vela örneği senin iş biraz oyuncuda bitiyor tezine verilebilecek en güzel örnek...

Marcelo Carrusca ise Galatasaray'da yeterli şans bulamadı.Uzun süre oynatılmadı. Galatasaray'ın bu transferi telkinle yaptığı çok belliydi.Arsenal'in Vela için bir planı varken, Galatasarayın Carrusca'nın gelişimi için hiçbir planı yoktu ve bu düzensizlik içinde kaybolup gitti.

Türk takımlarının bulunduğu sistemin bu tarz oyuncular için uygun olduğunu düşünmüyorum.Porto,Villarreal,Sevilla,Udinese,Palermo gibi kulüpler dururken bizden uzak dursunlar geleceklerini düşünüyorsalar.