Galatasaray 2-0 Gençlerbirliği || 8 Numara

Kaleyi cepheden gören bir noktadan serbest vuruş kazanılır. 8 numaralı oyuncu topun başına geçer. Tribünde onlarca fotoğraf makinesi gol anına tanıklık etmek için flaşlarını açar ve top barajın üstünden geçip ağları bulur. İlk başlarda sadece yürekleri ağızlara getiren bu denemeler zamanla keskinleşti ve artık Galatasaray taraftarı, Selçuk İnan topun başına geçtiği zaman sadece o anın keyfini çıkarıyor. Gheorghe Hagi’den bu yana bu istikrarda bir serbest vuruşçuya tanıklık etmeyen bir taraftar topluluğu için Selçuk’un bu vuruşlarının büyük bir anlam ifade ettiği kesin. Belki de geçen seneyle bu sene arasındaki farkı açıklamak için 8 numarayı giyen oyunculara bir göz atmak dahi yeterli.

Gençlerbirliği'nin dikkat çeken isimlerindenYasin Öztekin,
forvete daha yakın oynadığı maçta beklenen etkiyi yapamadı.
Gençlerbirliği, Fenerbahçe karşısında erken yediği goller sebebiyle gardını yukarıda tutamayıp 6 gollü bir hezimete uğramıştı. Bu kez dersini daha iyi çalışan Fuat Çapa, defansı orta saha çizgisine 10-15 metre mesafeye kurmaya gayret ederek oyunu toplamda 30-35 metrelik bir alana sıkıştırmayı amaçladı ve Galatasaray’ın ne savunma arkasına havadan top atma, ne de bunları değerlendirecek hıza dayalı bir forvet oyuncu bulundurma şansının olmaması bu hamleyi işler kıldı. Eboue’nin sağdan bindirmeleri ve U-21 milli takımının da kalecisi olan Özkan Karabulut’un çıkardığı Selçuk’un serbest vuruşu akıllarda kalan hücum anlarıydı fakat tabelayı değiştirecek bir üstünlük yoktu.

Bu kısırlığın bir diğer sebebi de Galatasaray’ın dar alana sıkışan oyunda daha hareketli ve hızlı top çevirmekte güçlük çekmesi, oyuncuların topa sahip arkadaşlarına alternatif yaratmak adına topsuz koşuları kısıtlı tutması oldu. Son haftalardaki başarılı performansıyla ilk 11’de forma şansı bulan ve Emre Çolak’ı kesen Albert Riera’nın 45’te kenara gelmesinde bu statik oyunun etkisi büyüktü.
Melo bu sezon 9.golünü atarak kariyer rekorunu geliştirdi.

48’de kilidi açan gol de Gençlerbirliği hatlarını koşu halinde yakalamanın getirisiydi. Orta sahada hızlı paslaşmalarla göbekte Elmander’e inen top, onu karşılamak için öne çıkan Kulusic’i pasla ekarte edip Engin’in boşalan savunma göbeğini değerlendirip Melo’yu görmesi ve son vuruş… Tabelanın cilasının Selçuk İnan tarafından yapıldığını hatırlatmaya gerek yok. Derbi öncesi sarı kart krizinin ötelenmesi de bir başka önemli anekdot.

Gençlerbirliği, Fuat Çapa’nın daha önce Hayatım Futbol’da işaret ettiği 4-4-2 düzenine daha çok yaklaşmak adına Yasin Öztekin’i Herve Tum’a daha da yaklaştırıp oradan pozisyon üretme gayretindeydi ama Galatasaray presinin yavan kaldığı belli bir bölüm haricinde gerçekleştirdikleri hiçbir atak “bu nasıl kaçar” dedirtmedi. Formsuz bir dönemden geçtikleri aşikar ancak yenilgiye rağmen büyükler virajındaki en başarılı savunma oyununu ortaya koyduklarını söylemek mümkün. Yenilgi serisine rağmen Gençlerbirliği halen izlenmesi gereken bir ekip.

Gözler artık derbide...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

0 yorum: