Panathinaikos 1-3 Galatasaray || Biraz Ciddiyet...

Bu takım bambaşka bir takım ve daha emekleme döneminde Galatasaray tarihinin en iyilerinden biri olacağını fazlasıyla göstermiş durumda daha şimdiden. Avrupanın en iyi takımları için bile çok zor bir deplasman olan Panathinaikos deplasmanında rahatlıkla 3 gol bulup maçın neredeyse tamamını önde oynayabiliyor Galatasaray, bunu yaparken de gerçekten 2.-3. vitesi geçmediğini hissettirerek yapıyor. Bu oyunun birkaç adım ötesi uzay futbolu diye eblek eblek baktığımız takımlarla aynı düzey zaten, ötesi yok. Bir klişe halini aldı belki ama Galatasaray gerçekten kendi standartlarına göre iyi bir oyun ortaya koyamadı, özellikle ikinci yarıda birçok net pozisyon verdi rakibe ama bunun daha korkunç bir maharet olduğunu henüz kavrayamadık galiba.

Yıllarca harika futbol oynayıp karşımızdaki devlerden yediğimiz basit gollerle sonucu alamayan ekipler gördü bu ülke, en iyi zamanlarımızda bile böyleydi. Galatasaray işte o devler gibi oynayabiliyor, Avrupanın kemikleşmiş takımlarının oyundaki dominasyondan bağımsız olarak skoru alabilmesi özelliğini yansıtabiliyor. Geçtiğimiz sezonun son 6 haftasında başlamıştık Yenilsen de Yensen de'ye, o ilk programda şakayla karışık "yaz abi 18 puan" demişti Atahan. Bugün en büyük rakibimizi iç sahada 3 gol atarak ortalama bir futbolla yenebiliyoruz, şu gün 6 maçta 18 puan desek yine cüretkâr bir açıklama olmakla birlikte kimsenin bu söyleme itiraz edebileceğini sanmıyorum. 18 yazdırabilir gerçekten bu takım o tahtaya.

Frank Rijkaard maç öncesi rotasyon yapabileceğini söylemişti, bu sözüyle Bosna deplasmanı ve ardından Beşiktaş derbisi çıkaran Arda Turan'ı dinlendirebileceğini ima etmiş. Arda'nın rolünde oynayan bir Elano, önde de Kewell-Baros-Keita üçlüsü vardı. Böyle bir hücum hattı için içerdeki Denizlispor maçıyla deplasmandaki Panathinaikos maçı arasında pek bir fark olmadığını ilk yarım saatte iliklerimize kadar hissettik. Beşiktaş'ın karşısına çıkan Manchester United da olsa çok farklı olacağını sanmıyorum. Bu kadro bu sakin ve üretken oyunuyla rahatlıkla gol bulabilecek kapasitede. Bireysel yeteneklerden söz etmiyorum, bu bireysel yeteneklerin arasındaki ilişkiden ve oluşturdukları bütünden bahsediyorum. 3-4 ay sonra çok daha iyi bir takım izleyeceğimizden eminim.

Beşiktaş derbisi sanılanın aksine Galatasaray için çok tatmin edici gözükmese de Panathinaikos deplasmanı için çok ciddi bir hazırlık oldu, Beşiktaş gibi gol yedikten sonra reaksiyon verebilecek, baskı kurabilecek bir ekiple oynamak önemliydi ve bu deneyim Pana maçına da yansıyacaktır demiştim NTV'de ama aynı senaryonun vizyona koyulacağını da düşünmemiştim. Yine erken gelen bir gol ve oyunu yarı sahasından alan ve rahatlıkla pozisyon üreten bir Galatasaray. Özellikle 5. dakikadaki golden ilk yarının sonuna kadar tamamen Galatasaray'ın istediği gibi bir oyun vardı sahada, çok ciddi pozisyonlar da çıktı ordan. Baros'un sol kanattan bomboş girip sağ ayakla bitiremediği pozisyon bunun en net örneğiydi. Beşiktaş maçından ders alınmış derken bunu kastediyorum, ordaki bilinçli atak sayımız bugüne göre daha kısıtlıydı, daha çok defansın arkasına topu atma refleksiyle oynamıştı Galatasaray. Burda ise rakibin bıraktığı geniş alanları çok doğru bir şekilde değerlendiren bir Galatasaray vardı.

Bu oyunun meyvesi ikinci yarının hemen başında geldi ve Baros Elano'nun harika ara pasını iyi değerlendirdi ve ilk yarıda kaçırdığı net pozisyonu fazlasıyla telafi etti. Baros'un bir defosu varsa o da budur zaten, ortalamanın üstünde bir son vuruşçu olsa rahatlıkla dünyanın en iyi santraforları arasında sayılır. Bugün 3 net pozisyondan 1'ini değerlendirdi, 2.sini değerlendirdiğinde maçı koparıyor zaten Galatasaray. İlk golde sırtı dönükken topu kontrol edişi ve hızlanışı akıllara zarardı, kaç forvet var bunu yapabilecek diye düşünüyorum, fazla isim aklıma gelmiyor. Aynı kontrolü attığı golden sonra bu sefer sağdan yaptı ve şut denedi, onu içeri çevirmeyi düşünse peşpeşe gelen iki golle Panathinaikos'un gardını daha önce düşürebilirdi Galatasaray.
Girişte "iyi oynamayan Galatasaray yine sıçradı" temalı bir klişeden bahsetmiştim ama rakibe pozisyon verme anlamında Galatasaray'ı bu sene hiç bu kadar cömert görmemiştim, onu söyleyebilirim rahatlıkla. Özellikle 2-0'dan sonra insiyatifi büyük ölçüde Panathinaikos'un ellerine bırakan bir defans hattı vardı, o yarım saatte verdiğimiz net pozisyon sayısını 1 aydır vermemişizdir herhalde. Defansın ortasına atılan her top pozisyondu neredeyse. Zaten Panathinaikos'un patronu Ten Cate de oyun planını pas yaparak çıkma üzerine değil tamamen defansın arkasına atılan toplar üzerine kurmuştu ve bunun etkili olduğunu da fazlasıyla gördük, ilk yarı da dahil olmak üzere. Bunda Frank Rijkaard'ın yardımcılığını yapmış olmasının payı var mıydı acaba? Leto fazlasıyla aktifti bugün, Karagounis de attığı paslarla defansı zor durumda bıraktı. Bu maç Ali Sami Yen'de olsa 3-0'dan sonra bile gönül rahatlığıyla Nevizade Geceleri'ni söyleyemezdim açıkçası. Bekler çok zorlandı maç boyunca, Sabri ve Hakan, sonradan giren Uğur bence ortalama üstü bir performans ortaya koymalarına rağmen. Emre Güngör'ün sakatlanmasıyla oyuna girip sol beke geçen Uğur Uçar da ilk anda bir afallama yaşadı açıkçası, ofsaytı bozması rakibe bir pozisyon olarak geri dönüyordu ki Leo Franco rakip forveti pazara gönderen bir çalımla yüzümüzü güldürmeyi başardı o pozisyonda. İlk geldiği günlerde maruz kaldığı eleştirileri falzasıyla boşa çıkardı Leo, onu ayakta alkışlamaktan başka yapacak bir şey yok.

Tüm bu çabaya rağmen kanatlardan deldirmedi defansı bekler, bu savunma düzeniyle ilk defa oynama şansı bulan Uğur da takdiri hak ediyor. Uğur Uçar'ın sadece sağ bekin değil sol bekin de defansif yedeği olduğunu blogda yazdığımı net olarak hatırlıyorum, bugün Uğur girince de fazla şaşırmadım o yüzden. Sabri ve Caner'in aynı anda sahada bek olarak yer aldığı bir düzeni tercih etmeyebilirdi Frank Rijkaard, tercihi de gerçekten bu yönde oldu. Sabri Sarıoğlu, Hakan Balta, Uğur Uçar ve Caner Erkin. Galatasaray'ın Türkiye'nin en kaliteli ve alternatifli bek rotasyonuna sahip olduğunu düşünüyorum ve hem hücum hem de defansif anlamda takımın bu kadar dengeli olmasında bu rotasyonun payı büyük.

Türkiye'de Kayserispor, Gaziantepspor, Beşiktaş, Avrupadaki ilk maçında Panathinaikos. Bu takımların hiçbirine 3'ten aşağı atmadı Galatasaray ve hala rakiplerinin ciddiyeti sorgulanmaya devam ediyor bu ülkede, şaşılacak şey. Acaba Panathinaikos bu insanları tatmin etmeye yetecek mi, yoksa geçen sene Benfica ve Berlin'in başına gelenler mi gelecek Panathinaikos'un başına, bunu merakla bekliyorum. Önümüzdeki maç içerde Dinamo Bükreş'e 1-0 mağlup olan Sturm Graz'la, daha sonra yine içerde Dinamo Bükreş'i ağırlayacağız. Bu seriyi Galatasaray'ın 9 puanla ve liderliği büyük ölçüde garantilemiş olarak tamamlaması büyük olasılık. Bundan sonrası takım puanı için önemli olacaktır en fazla ve elbette prestij için. Galatasaray bana göre bu gece grup liderliğini de almıştır, ayaklarınıza sağlık çocuklar...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

15 yorum:

sembolist dedi ki...

Ligdeki güzel futbol ve skoru görünce hele bir BjK derbsinde görelim dediler,BJK'ye 3 gol ve net bir skor yapınca bu sefer 'Avrupada at da görelim' şeklinde bir eleştiri gelişti medyada özellikle BJK'li ve FB 2li arkdaşlarda.Pana maçı onlar açısından sessziliğin ve şaşkınlığın(gs'liler açısından normal bir sonuçtu) hat safhada oldğu bir süreç yaşandı..
Şöyle bir tez ortaya atılablir mi:'Reale-barcaya karşı da bu futbolu oynayın da görelim':)))
bunu demelerini bekliyorum..
uğur yazın harika olmuş..
saygılar..

madamerica dedi ki...

İki sezondur Avrupa'daki statümüze tekrar kavuşmaya başladık. Ülkenin avrupa kupalarındaki lokomotifi olduğumuz statükoya geri dönüyoruz.

Ülke puanlarıyla ilgili yazmıştınız, anlaşılan iş başa düştü. Fener gidip direk rakibimiz olan Hollanda'nın takımına bedavadan 3 puan verdi. Hollanda'nın başka galibiyeti yok bu haftaki maçlarda. Yazık valla.

dd dedi ki...

Bizim açımızdan güzel bir galibiyet oldu, fakat sorunlarımız çok bana göre. Ayhan'ın olmadığı maçlarda takım ikiye bölünüyor hücum hattı ve savunma olarak. Özellikle son bölümlerde orta sahada büyük boşluklar oldu. Bu ikili orta sahamızı toparlayamıyor buna koşmayan, yanındaki adamı gözleriyle takip eden Elano'da eklenince sorunumuz ortaya iyice ortaya çıkıyor. Elano 2 gol bir asist yapmış olsada verdiği bir kaç pas dışında ben beğenmedim. Arda'da oyuna girdikten sonra ondada sanki bir Elanolaşma gördüm, mücadele gücü düşüktü belki de belli etmesede morarli bozulmuştu. Kewell'da sanki geçen dönemlere göre fiziksel bir düşüş var ama her zaman kewell bu takımda olmalı.

Keita etkisizdi ama kanadını iyi savundu iyi mücadele etti, elano gibi değildi yani.)

Bir kaç pas ve pozisyon hatası dışında Sabri'yi çok beğendim, bu sezon takımın en iyilerinden biri olacak...

Baros çok mücadele etti, son vuruşlarda ve sırtı dönük futbolda biraz daha etkili olsa gerçektende dediğiniz gibi dünyanın sayılı forvetlerinden biri olurdu.

Franco geldiğinden beri kalesinde en çok hücüm gördüğü maç oldu herhalde ve çok başarılı bir görüntü sergiledi. Çok soğuk kanlı ve tecrübeli.

Ceyda dedi ki...

Yazın her zamanki gibi çok iyi Uğur.G.Saray'ın maçlarından sonra ilk işlerimden biri senin bloguna uğramak.
'Yıllarca harika futbol oynayıp karşımızdaki devlerden yediğimiz basit gollerle sonucu alamayan ekipler gördü bu ülke, en iyi zamanlarımızda bile böyleydi. Galatasaray işte o devler gibi oynayabiliyor'
Katılmamak elde değil,hem lig takımlarımız hem de milli takım yıllarca avrupadan eli boş döndü.Ama kimsede çıkıp o devlerin futbolunu sorgulamadı.Senin söylediğin gibi,G.Saray da böyle bir takım artık.Umarım bu galibiyet serimiz hiç bozulmaz.

KubilayKula dedi ki...

Usta Çırak'ı alt etti kısacası demi Uğur Abi :) Umarım Çırak dünkü dediklerini Ustasına yapmaz :)

Emir dedi ki...

Geçen seneki Benfica ve Hertha Berlin maçlarıyla ilgili bir tespitte bulunmak istiyorum. O gün o eleştriler yapıldığında ben de çok kızmıştım ama sergen ve hakan ünsal a ait diye çok da umursamamıştım. Fakat bugünkü hatta bu seneki futboldan sonra anladım ki o zamanki oynanan oyun aslında çok üstün değildi. Bu değerlendirmeye şuradan vardım o maçları izlerken gol attık gol yiyeceğiz diye inanılmaz heyecanlı bir vaziyette maçı izliyordum. Bu sene ise çok iyi oynayamasak da, ilk golü biz yesek de ciddi bir heyecana kapılmıyorum. Çünkü sahadaki 11 oyuncunun da (özellikle Mustafa Sarp, Sabri Sarıoğlu gibi görev adamlarının) topu akıllı bir şekilde boş alana, daha doğrusu faydalı olunabilecek bölgeye aktardığını görüyorum. Estetik hareketler ve ara paslar tamam güzel bu seneki futbol bunun biraz daha ilerisi diye düşünüyorum. Kısacası hakikaten dedikleri kadar varmışsın Rijkaard :)

Bu arada ofsayt taktiği ciddi şekilde yerleşti takıma. Acaba defans oyuncularının yavaşlığından dolayı Rijkaard hep bu şekilde mi kuracak defansı, yoksa bu dizilişin ve takımın kısa boyunun doğal bir sonucu mu?

Northx dedi ki...

Yazın çok güzel, yalnız bir şeye takıldım, medyayı pek takip etmiyorum ama Leo Franco'yu geldiği günden beri eleştiren mi oldu? Eğer aklında isim varsa yazabilirsen sevinirim.

Teşekkürler.

pclion dedi ki...

Nortx,

Leo Franco'yla anlaşıldığı zaman konuşulan tek şey 9 sene önce Mallorca'dayken yediği aşırtma gollerdi, birçok kişi de istikrarlı bir çizgisi olmayan, maç alabileceği gibi maç verebilecek türden bir kaleci olduğu konusunda fikir belirtmişti. Çok uzağa gitmeye gerek yok aslında, blog arşivinde de vardır muhtemelen...

Uğur dedi ki...

leo franco hakikaten bize müthiş uydu diye düşünüyorum. bunca yıldır maç seyrederim, sisteme uygun kaleci, diye birşey hayatımda ilk defa gördüm. bu adam için en güzel yorumlardan birini mahalle takımı yaptı bana göre, " elle oynama hakkı olan defans oyuncusu". zorda kalsak stoper hatta orta saha olarak bile kullanabilir hoca :D

hücum futbol dedi ki...

defanstan top çıkartma konusunda ciddi sıkıntı yaşıyoruz. bununn en büyük sebebi orta sahanın defansa yaklaşmaması veya kendini boşa çıkartıp topu almamaları. topal ve sarp kesinlikle buişi yapabilecek adamlar değiller. ayhan'ın eksikliği kesinlikle hissediliyor. rakibe bu kadar orta sahayı teslim etmek iyiye işaret değil.

bence devre arasında defansa ve orta sahaya bir takviye şart. linderoth gönderilip bir ortas saha alınmalı.

One Shot dedi ki...

Derbide macında ikinci yarıda cok net şekilde Beşiktaş resmen oynadıgı futbolla gsyi sahanın her yerinde domine etti. domine edemediği kısımlar leo franco ve sevgili hakemlerimizdi. leo franco cok iyi mac cıkardı ama mac 1-0 iken kırmızı kart verilseydi bugun sen bu yazıyı pek rahat yazamazdın gibi geliyor.
manu gelse manuya da atardık gibi bir şey yazmıssın pek inanamadım ama yazmıssın ciddi ciddi. cok farklı şeylerden bahsediyorsun sevgili pc lion. henuz aralarına bile katılamadıgın bir lgi hakkında bu kadar ahkam kesmen dogru değil zannımca. su an oynadıgın avrupa ligindekilerle pek alakası olmayan takımlar onlar.

Serhat dedi ki...

Leo Franco hem kaleci hem oyuncu gibiydi :)

Anonymous dedi ki...

Evet sevgili hakemlerimiz o maçı etkiledi.Leo franco çıkarken neden ernst elle oynamadı diye yazılmıyor.Şimdi çarpma falan denmesin el olmasa ernstin önüne o top düşmez o da o kadar rahat arapası atmazdı.Bide ceza sahası içinde neden defans oyuncuları ellerini arkaya götürüyor bi bakmak lazım.Yani bence yapmasınlar öyle ellerine gelirsede çarpma derler olur biter :).

Anonymous dedi ki...

Mehmet Topal bir an önce kendine gelmesi lazım.Bu kadar da kötü oynanılmaz be kardeşim.Sene başında aldığı teklifin etkisi var bence.Keşke satsaydık dedirttiriyor.Hakan Balta'da keza öyle.Arda kendini veremiyor maçlara,yedek bırakarak en iyisini yaptı Rijkaard.Dinlendirdiğini düşünmüyorum çünkü.
En kısa zamanda pozitif futbola dönmeliyiz 1 sene böyle kolay bir şekilde geçiceğini zannetmiyorum.Vites dediğimiz o olayı artık arttırmalıyız.Hep 2. vitesde gitmek olmaz.
Ama yinede aslan aslandır.

Saygılar
Anıl Altuntaş

katakofti dedi ki...

Sevgili uğur, yazın çok güzel, kalemine sağlık. Takım skor anlamında ki üretkenliğine rağmen rakibin hiç pres yapmadan kazandığı kolay topları düşündükçe "acaba?" demeden geçemiyorum.

Galatasaray, ortasahası dirençli bir ekip karşısında ciddi bir kazaya kurban gidebilir. Tabi bu kimin elinden olur bilemeyeceğim. Çünkü bu kadar etkili hücum hattına rağmen dün sahada 3-0'dan sonra topu tutup aktif dinlenmeyi beceremeyen bir Galatasaray gördük ki bu bence çok ciddi bir problem.

Yeni bir sistem oluşturuluyor takıma zaman lazım vs. diyoruz da bu takım neredeyse 3 aydır oynuyor ve başlangıçtan sona bir türlü bu kolay top kayıpları ve orta sahadaki dirençsizlik problemi çözümlenebilmiş değil.

Sayın Rijkaard yahut Neeskens basın toplantılarında da basit top kayıplarından dem vuruyorlar ama bence bu probleme çzöüm bulamadığımız sürece Galatasaray bizim hayalini kurduğumuz noktaya gelemez.