Efes Pilsen 85-93 Olympiakos

Efes Pilsen'in Top 16'ya kalabilmesi, göbeğini kendi kesebilmesi için kritik bir maçtı Olympiakos maçı. Efes Pilsen yetkilileri de bunun farkında olacak ki büyük bir organizasyona girişip salonu doldurmayı başarmışlar. Ben de dahil gidenlerin çok büyük bir bölümü bilete para ödememişti, bunun iyi mi kötü mü olduğu tartışılır ama 10 bin kişiyi oraya toplayabilmek de önemli iştir en nihayetinde. Maç içinde ekmeği tuza banıp balık yiyenler de vardı ama özellikle maçın son çeyreği ve uzatmalarda elinden gelen her şeyi yapan, düzgün bir seyirci topluluğu vardı tribünlerde, Sezar'ın hakkı Sezar'a.

Açık söylemek gerekirse Euroleague'i sıkı takip edebilen birisi değilim, özellikle bu sezon ipin ucunu kaçırdığımı söylemem mümkün. Zaten bu sezon canlı seyredebildiğim ilk maçtı bu, o yüzden genel bir değerlendirme yapmam mümkün değil. Olympiakos'un oyuncularını da NBA kariyerlerinden ve Avrupa/Dünya Şampiyonalarından tanıyorum daha çok. Kariyer olarak Efes Pilsen kadrosundaki muadillerinin önünde oyuncular bunlar, bu açıdan mağlubiyet de çok şaşırtıcı değildi ama maçı bu noktaya kadar getirdikten sonra kazanmak gerekirdi. Maç boyu harikalar yaratan Teodosic'in son topu kötü kullanmasını Kerem daha iyi değerlendirebilse galibiyeti de konuşuyor olabilirdik mesela. Kerem'in uzatmaların sonuna doğru yaptıklarını da es geçmemek lazm gerçi, Teodosic karşısına gelince topu boşa sallamak bir refleks oldu galiba onda. Avrupa Şampiyonası'nda Sırbistan karşısında son saniyede attığı turnikeyi de düşünürsek.

Teodosic'e apayrı bir paragraf açmak lazım. Son yıllarda saf PG yetişmediği yönünde fikirler ağırlıktaydı ama bu Sırp arkadaşı izlemek bile bu tezi bir kenara itmeye yetiyor. Pas kabiliyeti zaten muazzam, oyun görüşü ve şutunun olmasının yanında inanılmaz da soğukkanlı ve paylaşımcı. İşine geldiği zaman skor üreten ama genelde takımı oynatan ve kendini zorlamayan bir görüntüsü var. Zaten ilk yarıyı tek üçlükle kapatmışken ikinci yarıyı tek başına domine etmesi de bunu gösteriyordu. Bugün deplasman baskısını hissetmeyen tek Olympiakoslu oyuncu desek yanlış olmaz sanıyorum. Şu adamın NBA draftında 2.turdan bile seçilmemiş olmasına akıl sır ermez. Bir ton abuk subuk adam NBA'e uğramayacağı kesin olmasına rağmen seçilirken böyle bir potansiyeli ıskalamak nasıl bir aklın ürünüdür, onu çözebilmiş değilim. Hoş, böyle bir adamın 15-20 dakika süre alması da basketbol adına ayıp olurdu, böylesi daha iyidir belki.

Efes Pilsen'in durumu sanırım şimdi son maçlara kaldı, tur için deplasmanda Orleanaise'yi yenip Rytas'ın da kendi evinde mağlup olmasını bekleyecekler. Turu evine getiren bir takımın ordan vermesi zordur, galip gelmeleri Litvanya ekibine yetiyor. Son maç ne getirir bilinmez ama şu kadroyla ve oyunla bir üst tura çıkması gerekiyor Efes'in. Umarım Fransa'dan ve Litvanya'dan beklenen sonuçlar gelir...

*Fotoğraf Atina'daki maçtan...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

1 yorum:

FCN Blog dedi ki...

Sayın Kırbaki teşekkür ederiz mesajınız için, cevap ulaştı sanırım :)

Teodosic hakkındaki düşüncelerim hala geçerli, rahatsız herif. Bir el soğumaz mı ulan benche oturuyorsun orada soğu bari, patır patır üçlük atıyor herif.