Galatasaray 4-1 Konyaspor || Turuncu Devrim

Bugün arkadaşım sağolsun, maça gidemeyeceği için kombinesini bana verdi. Maçı Eski Açık'tan izledim. Havanın söylendiği gibi yağışlı olmaması maç öncesi tek istediğimdi. Yağmadı da allahtan.

Hava fırtınalı değildi ama Galatasaray öyleydi. Müthiş bir pas trafiği vardı, zaten çok geçmeden Milan Baros'un muhteşem golü geldi. Premier Lig'de atamadıklarını buraya saklamış olmalı, bu kadar net, isabetli, estetik bir vuruş yok. 90'a gol atmak diye buna derler. Hoş, eve geldiğimde Rıdvan Dilmen ağzından köpükler saçarak "ilk gol ofsayt, ikinci gol ofsayt, Konya çok çok kötü, Galatasaray iyi değil aslında ühü ühü" demekteydi. Ben ilk golde ofsayt göremedim, maç içerisinde de şüphelenen olmadı pozisyondan.

Ancak Galatasaray 1-0'lık skoru kolay kolay sürdüremez. Konyaspor kaleye gelememişken kornerdeki saçma sapan bir yerleşim hatasından anında golü yedik. Pozisyon vermeden gol yemek iyice adet oldu Galatasaray'da, adeta golü yaratıyor takım. Zaten yanımdaki arkadaşımla beraber kornerin gol olacağını konuşurken yememiz de ayrı bir olaydı. Şom ağızlı mıyız, yoksa takımı çok mu iyi tanıyoruz bilemedim.

Bu arada atlamamız gereken olay ise Galatasaray taraftarının Alpaslan Dikmen'e olan vedasıydı. İlk 5 dakika atkılar açıldı ve stadtan çıt çıkmadı. Cidden ortamdaki hüzün nasıl gösterilmesi gerekiyorsa öyle yapıldı. Çok etkileyiciydi. Daha sonra başlayan Alpaslan Dikmen tezahüratı da hoştu ancak 30 dakika boyunca söylemek sanki anlamını, vurgusunu biraz azaltmıştı. Takımın oyununu da etkilediğini düşünmeye başlamıştım ki sonunda üçlü yapıldı ve maça dönüldü. Kendisini bir kez daha saygıyla analım ve maça dönelim.

Konyaspor'un golünden sonra Galatasaray'ın hızı biraz kesilse de oyunun kontrolü Galatasaray'ın elinden hiç çıkmadı. Bu konuda tek aksayan oyuncu uzun bir aradan sonra ilk 11'de başlayan Mehmet Güven'di. Ondan daha iyi bir performans bekliyordum, özellikle pas trafiği olarak ama maalesef futboldan uzun süre ayrı kalmış bir oyuncu izlenimini vermekten öteye gidemedi.

İkinci yarı başında Michael Skibbe aksayan parça Mehmet Güven'i çıkarıp Volkan Yaman'ı oyuna alarak Hakan Balta'yı merkez orta saha pozisyonuna aldı. İkinci yarıya da çok iyi bir başlangıç yaptı takım. Zaten yine kısa süre içinde gol geldi. Kewell'ın ortasında Baros topu kafayla indirdi, Lincoln ise bitirici vuruşu yaptı. Gol Yeni Açık tarafında olduğu için maç içinde anlayamamıştım ama bu golde bir faul olduğu açık. Hakem keşke verseydi de Galatasaray'ın müthiş oyununa bu leke bulaşmamış olsaydı ama bu oyunun adı futbol, dün İspanya ligi hakemlerini de gördük.

Galatasaray öne geçmesine rağmen hızlı ve arzulu oyununu kesmedi. Özellikle Casio Lincoln cidden bir resital sundu tribündekilere. Konyaspor'un hücuma çıkma girişimlerinde kaptığı toplar ve attığı arapaslarla ne kadar üst düzey bir oyun kurucu olduğunu, formda olduğunda ne kalibrede bir oyuncu olduğunu gösterdi. Zaten 3. gol de anlattığım gibi kapılan topta verdiği müthiş bir arapasla geldi. Milan Baros hızlı ve top sürebilen bir oyuncu olduğunu bizlere tekrar gösterdi ve topu doğru yere taşıdıktan sonra uzak köşeye net bir vuruş yaptı. Rıdvan Dilmen'in taktığı bir diğer adam da Baros, 6 gol attı ama Nonda'dan iyi adam değil gibi bir şeyler zırvalıyordu en son, orda TV'yi kapattım zaten. Rıdvan psikolojisi bozuk olduğunda hiç çekilmiyor, bugün de o günlerden birindeydi.

Bundan sonrası zaten oyuncuların kendi arasında maçın tadını çıkarmasıyla geçti. Harry Kewell turuncu formayla gollerine devam ediyor. Turuncu formayla çıktığı hiçbir maçı boş geçmedi, bu da ilginç bir anektod olarak dursun kenarda.

Oyunu genel anlamda beğendim, defansif konsantrasyon problemi hariç. Bunu artık bir şekilde gidermek zorunda Galatasaray, kafadan bir gol yiyerek hiçbir ciddi maçta başarılı olamaz yoksa. Ne kadar kaliteli bir kadro olursa olsun. Bellinzona maçından sonra grup maçları için uzun bir ara var, bu süre içinde ilerleme kaydedilmeli.

4-2-3-1 takım kadrosuna oldukça iyi oturmuş görünüyor, özellikle öndeki dörtlü artık iyiden iyiye kendini belli ediyor. Kewell-Lincoln-Arda ve Baros. Bu oyuncular günden güne birbirlerine alışıyorlar ve bunu yaparken de takımı taşımaya devam ediyorlar. Arkalarında gördüğüm kadarıyla iki orta saha yer alacak. Bunlardan biri bu formunu devam ettirirse Ayhan Akman olur. Diğeri de Mehmet Topal ya da Linderoth'tan birisi olacak. Form durumu iyi olan oynar gibi. Defans dörtlüsü bugün oldukça başarılıydı, sağ bekte Hasan Şaş elinden geleni yaptı ama o bölgeyi gerçek anlamda doldurabilecek bir oyuncu şart. Serkan Kurtuluş'un gördüğüm kadarıyla en az bir 2-3 haftaya ihtiyacı var kondüsyon açığı için, Uğur Uçar ise ne zaman döneceği belli değil.

Son olarak hakeme değinmek istiyorum. Maçı canlı seyreden biri olarak gidişata etki ettiği hissine kapılmadım ama ikinci goldeki pozisyonda ciddi bir hatası var. Bunu dünkü Beşiktaş maçında verilmeyen gollerle birleştirip "Ulusoy istifa" çizgisine çekmek herkesin kolayına gelecektir ama doğruya doğru verdi diye bir insanı eleştirmenin yanlış olduğunu bir kez daha vurgulamak lazım. Hepinize iyi geceler...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

5 yorum:

apaç dedi ki...

rıdvan'ın söylediklerine bütünüyle katılıyorum. galatasaray iyi değil. muhteşem futbol, lincoln resitali, ı love you harry kewell deniliyor dört bir yanda. şaka gibi hepsi.

bi kere çok çağdışı bir futbol/kurgu var sahada. sahadaki hiçbir oyuncunun görevi, bölgesi belli değil. her maç sanki bir alt yapı seçmesinin teki gibi. o kadar karmaşık, o kadar herkeste bir kendini beğendirme arzusu.

dünyanın ronaldo'dan sonraki en efektif sol ön oyuncusu arda, en fazla katar ligi fitbolcusu olabilecek biri, kewell için harcanıyor. ama herkeste bir ''amaan canım arda da sağda oynasın işte''cillk var. taraftara da kızamıyorum aslında. tek erekleri gol izlemek onların da nihayetinde. nasıl olduğu farketmiyor. benim sitemim ''aa bak bu adam boştaymış, geçmişi de iyi hem, alalım mı arap, he ne dersin?'' zihniyetiyle transfer yapan yönetime, -şayet bir rıza alma durumu olduysa- buna izin veren teknik heyete.

şampiyon mampiyon olamaz bu takım. bursa bu çıkışını devam ettirse 6.; ettiremezse beşiktaş, fenerbahçe, sivas ve trabzon'un ardından beşinci olur.

o yüzden çok kritik, tunç kayacı tabiriyle 6 puanlık bir maç bu haftaki bursa maçı.

bakalım lig sonundaki olası bir puantaj eşitliğinde hangi takım ikili averajda üstünlük kurma adına büyük bir avantaj elde edecek?

benim tercihim bursa.

PCLioN dedi ki...

Valla yorumun benimkiyle taban tabana zıt. Bir kere 4-2-3-1 çağ dışı bir sistem değil, bu takım da Beşiktaş'la birlikte şampiyonluğun en iddialı takımıdır. Detaya girmeme gerek yok çünkü bundan da uzun bir yazı yazmam gerekecek yoksa. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak.

Benim bugün gördüğüm Rıdvan Dilmen yorum yaparken tuttuğu takımın penceresinden bakıp oynanan oyunu es geçmek üzerine konsantre olmuştu, Güntekin "Ama sahadaki oyun?" dedikçe "hem ofsayt hem penaltı hem endirek serbest vuruş" minvalinde bir şeyler geveliyordu. Baros'un ilk goldeki vuruşuna bile Güntekin zorla iyi dedirtti.

Hakem hatalıdır, değildir, o yorumu ayrı yap. Bu sahada bir maç oynanmış yahu, Galatasaray golden önce de armut toplamıyordu. Dediğim gibi, bu krizleri arada bir geçiriyor Rıdvan, haftaya takımın hakkını verecektir muhtemelen...

ercan dedi ki...

BJK, Gs ve Fb üçü de eldeki kadro yapısıyla 4-2-3-1 oynamaya gebe gibi. Eldeki Delgado, Alex, Lincoln'ü efektif kullanabilmek için ya 3-5-2 yada 4-2-3-1 oynayacaklar.

Bu da zaten en mantıklı olanı. 2 orta saha adamından biri hücumda etkili olunca 5 hücumcu ile gol aranır oluyor. Heleki bekler de bindirme ile katkı veriyorsa gol kaçınılmaz oluyor.

Benim doğal olarak en çok takıldığım nokta hakem hataları. Geçen hafta ilk gol faul. Bu hafta ilk gol ofsayt, ikinci gol yine faul.

Bir hakem alıyor, diğeri veriyor. Bu nasıl iş çözemedim.

Şimdi "ya biz yine de maçı alırdık." denebilir. Buna da en güzel misal Anelka'nın konya'daki golü. Orda da fb 3 gol daha attı. Maçı yine 2-3 alırdı. Niye bir sürü tantana yapıldı?

Ben iyi oynarım, kötü oynarım kimseyi bağlamaz. Hakem hata yapmayacak kardeşim. Antalya maçında neden atamadın 3-4 tane? Demekki olmayınca olmuyor. Hakemin hatasıyla kilidi açıp sonradan yol alması kolay.

Onno dedi ki...

apaç ile aynı maçı izlemediğimize karar verdim.Arda ile Kewell belki kanatlarını değiştirerek oynayabilir.Ama uzun süredir gençlerimizde var olan form düşüklüğünü unutmamamız lazım.Bu sene alınan yabancılardan başarısız olana rastlamadım.Birlikte oynadıkça daha iyi olacaklar.Zamana ihtiyaçları var.Kewell'in oynadığı maçlardaki istatistiklerini görebilirsek nasıl bir performans sergilediği hakkında daha makul yorumlar yapabiliriz.Lincoln'un performansının yükselmesindeki en önemli sebeplerden biri Kewell'dır.Çünkü etrafındakilere yıldız olduğunu hissettirebiliyor.

Sonuç olarak takımımız iyi yolda.İzleyenler zevk almaya başladı ki en önemli nokta da budur bence.Teknik direktörümüz yaptığı hatalardan dönmeye devam ettikçe parçalar yerine oturmaya devam edecektir.

PCLioN dedi ki...

Ercan abi, hakem konusunda senle hemfikirim ama örneğin yanlış. "Antalya maçında niye olmadı?" dersen ben de sana hakem derim, oyuncularımızı öldürmeye 3 teşebbüs vardı, ayrıca verilmeyen bir penaltı. Öyle ya da böyle dengeleniyor yani hatalar.

Ama şunu bil ki senden belki de daha fazla isterdim Yunus Yıldırım'ın faulü çalmasını, son yıllarda izlediğim en iyi Galatasaray'ı bir faule kurban vermemiş olurduk. Ben tribünde "İşte Premier Lig bu!" diye bağırırken bunları düşünmüyordum mesela...