Avrupa'nın "Yeni Çocuk"ları #4 : Almanya

Almanya'nın çaylakları Hoffenheim, Köln ve M.Gladbach Avrupadaki benzerlerine nazaran daha başarılı bir grup. Bunda Hoffenheim'ın göz alıcı çıkışı kadar başka faktörler de mevcut tabi. Almanya diğer büyük Avrupa liglerinin aksine küme düşmemeye oynayan ekip sayısı daha fazla, bizim ligimizle daha çok benzeştiği söylenebilir. Bir Cottbus, bir Bielefeld, bir Karlsruhe, bir Bochum varken doğru bir yatırımla orta sıraları zorlamamanız için hiçbir sebep yok. Ancak Hoffenheim'ın yaptıklarını bu kadar basit bir denklemle açıklayabilir miyiz?

Hoffenheim'ın yaptığı büyük çıkışın arkasındaki temeller göründüğünden de sağlam. Bu yapılanmanın arkasındaki adam kulübün patronu Dietmarr Hopp. Gerektiğinde özkaynak yaratmak adına para koymaktan çekinmese de bunu doğru kullanamayanların defalarca hüsrana uğradığı bir endüstri futbol. Hoffenheim'ın Bundesliga'ya yükseliş sürecindeki yapılanması sansasyonel transferden çok altyapı ve teknik yönetime yatırımı içeriyor.Bunun en önemli ayağı şüphesiz Ralf Ragnick gibi kurt bir hocayı 5 senelik bir sözleşmeyle göreve getirmekti.

Kadrosundaki oyuncuların parlaması Hoffenheim'da gerçekleşiyor, yani kendi yıldızlarını yaratmayı başarmış bir takım Hoffenheim. Vedad İbisevic ön çok göz önünde olanı, bir de forvet hattında en az İbisevic kadar önemli işler yapan Obasi var. Transferine hatrı sayılır bir para ayrılan, ancak şimdiye kadar verimli bir oyun ortaya koyduğunu söylemek güç olan Carlos Alberto da var kadroda. Onun da takımın bu havasıyla beraber oyununu bir üst düzeye taşıyacağını düşünüyorum zaman içinde.

Aslında Hoffenheim'la ilgili yazmak istediklerim bunlarla sınırlı değil ancak başlıkta yazanla sınırlı kalmayı tercih ediyorum bu seferlik. Hoffenheim 11 haftada 25 puan topladı ve şu anda liderlik koltuğunda. Bir çaylak için sansasyonel bir iş başardılar, futbolla yüzeysel olarak ilgilenen birçok insan bile onların ismini biliyor artık. Bu bile ne kadar iyi bir iş çıkardıklarını göstermiyor mu bize?

Diğer bir çaylak ise yakından tanıdığımız birçok ismi bünyesinde barındırıyor. Köln'ün teknik patronu Christoph Daum Türkiye'yle olan bağlarını koparmadı ve bunu Bundesliga 2'den alıp Bundesliga'ya taşıdığı takımının transfer politikasına yansıttı. Ümit Özat ve Aly Faryd Mondragon takımın en önemli oyuncularından, her ne kadar Ümit yaklaşık 2 ay önce geçirdiği talihsiz rahatsızlıktan sonra henüz sahalara geri dönmemiş olsa da. Mondragon ise takımın birinci kaleciliğini sürdürmeye devam ediyor. Kariyerinin sonlarını Bundesliga'da oynayarak geçirmesi onu mutlu ediyordur diye tahmin ediyorum.

Ancak benim Köln'den ilgilendiğim oyuncuların başında bu iki isim gelmiyor. 1990 doğumlu Taner Yalçın hem Almanya hem Türkiye için önemli bir oyuncu olacak ilerde. Bu sezon sadece iki dakika süre aldı, bu aslında onunla ilgilenen takımlar için iyi bir işaret. Eğer oynamaya başlarsa transfer umutları suya düşebilir. Taner'le ilgilenen ekiplerin başında Galatasaray'ın geldiğini daha önce söylemiştim. En az Galatasaray kadar ısrarcı olan Leverkusen de bu transfer için oldukça çaba harcıyor. Köln'ün de bırakmaya niyeti olmadığını hesaba katarsak oldukça çetin bir transfer dönemi beklediğini söyleyebiliriz Taner Yalçın'ı.

Ligdeki durumları ise orta karar denilebilir. 11 haftada 5 galibiyet çıkardılar ve 16 puanla 11. sırada bulunuyorlar. Küme düşme potasının 8-9 puan civarında dolaştığını düşünürsek lige yeni yükselmiş olan Köln'ün hedeflerini tutturduğunu söylemek şimdiden mümkün.

Bu iki takım kadar rahat olmayan M.Gladbach ise zorlu bir mücadelenin içinde buldu kendisini. Sadece 7 puan toplayabildiler ve Werder Bremen'den sonra -ki bu da ilginç bir ayrıntı- ligin en fazla gol yiyen takımı konumundalar. Bu bölgeden sıyrılabilecek bir kadro yapısına sahip olduklarını ise düşünmüyorum.

İki sene önce Bundesliga'dan düştüklerinde çok daha kaliteli isimlerden kurulu bir kadroya sahiptiler, Insua, Rafael, Polanski vs vs. Bu seneki kadroda en çok dikkat çeken isim 19 yaşında olmasına rağmen takımın vazgeçilmez oyuncularından olmayı başarmış olan Marko Marin, takip edilmeli. Takımın gol yükünü çeken Kanadalı forvet Rob Friend, ilk 4 haftada rakip filelere 3 gol bıraktıktan sonra suskunları oynuyor. Defans hattında ise bir diğer tanıdık isim olan Filip Daems görev yapıyor. Gençlerbirliği'nin niye gönderdiğini anlamadığım oyuncularından biriydi Daems, görevini layıkıyla yapan, verimli bir oyuncuydu.

Çok güzel bir stada sahipler, seyirci ortalamaları da bildiğim kadarıyla baya yüksek. Ancak bunu kadro yapısına yansıtamamış görünüyor M.Gladbach. En azından ligde tutunmak isteyeceklerdir bu sezon. Dediğim gibi, bu sene küme düşmemeye oynayan çok takım var, iyi bir seri yakalarlarsa aradan sıyrılabilmeleri olası...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

1 yorum:

daima Fenerbahçe! dedi ki...

bizdede Sivas buna benzer birşeyler yapmaya çalışıyor. bana göre en büyük eksiklikleri genç yetenekleri alıp,parlatıp satamamaları daha çok yaptıkları Mohammed Ali gibi Mehmet Yıldız gibi Balili gibi Petkovic gibi değeri tam anlaşılmamış oyunculardan en iyi şekilde yararlanmak.
Hoffenheim'in durumuna gelince keşke bizdede bu şekilde para sahipleri bizde bu şekildede yöneticiler olsa.