Haldun Üstünel'in Ardından

Rahmetli Özhan Canaydın'ın 'koalisyon' yönetimlerine taraftara yakın isim kontenjanından giren genç bir yöneticiyken Galatasaray İkinci Başkanlığı'na yürüyüşünü hepimiz biliyoruz. Avrupa transfer pazarını okuyabilen, Galatasaray'ın pek alışkın olmadığı tipte bir yöneticiydi. Daha ilk gününden itibaren muhalefetten ağır tepkiler almasına rağmen dik durmayı ve susmayı bilen Haldun Üstünel'in kellesinin Adnan Polat tarafından alınması ise esas ilginç olan keza Galatasaray başkanlığı yoluna çıktığında yanında olanlardan birisi de oydu aslında.

"In Haldun We Trust" pankartları açmak iyi, güzel, hoştu belki ama "En büyük transfer" Haldun Üstünel'in omzuna yüklenen yük ağırdı. Popülerlik her zaman tehlikelidir, hele bir kongre takımı olan Galatasaray'da ya ileriye doğru devam edersiniz, ya da ilk tökezlediğiniz anda tepenize çöken çok olur. Geçen sezon sonunda yaşanan olaylar, yatırımın karşılığının beklentilerin çok altında kalmasını birisi bu yapıda üstlenecekti. Başkan da zaten iki başlı ilerleyen futbol şubesinde "yediği, içtiği ayrı gitmeyen" Adnan Sezgin'i yalnız bırakmak, Haldun Üstünel'i kenara çekmek oldu ancak Üstünel kendine göre iyi bir iş çıkarıyorken ve bu sezonu planlamışken yapılan bu hamleye sessiz kalamadı ve bugün Galatasaray'daki aktif görevlerinin tamamını bırakmış durumda.

Geçen sene yaratılan tablonun "kazanan takım"ı oluşturma noktasında etkisi tartışılır, bu tercihlerin bir numaralı adamının sorgulanması da bir dereceye kadar normal. Bunun da ötesinde Haldun Üstünel'in Diyarbakırspor maçıyla zirve yapan takımla hesaplaşma sürecinde kaptan Arda Turan başta olmak üzere sahadaki Galatasaray armasının yuhalanmasına icazet verenlerden biri olduğunu okuyamamak için kör olmak lazım. Tribüne yön verebilecek güçteki yönetici her zaman tehlikelidir ve Haldun Üstünel de bu noktada sütten çıkmış ak kaşık değil ancak...

İşte o ancakın altını doldurabilmek bu kadar kolayken bence nispeten genç yaşına rağmen günlük hesaplardan çok Galatasaray temelli bir duruş ortaya koyabilen, takımın çıkarı doğrultusunda mevcut kısır döngülerin ötesinde işler çıkarabilen bir yöneticinin bu kadar ucuz şekilde harcanmasına benim gönlüm razı değil. Galatasaray daha Mart ayında bir seçim yaşadı, çok değil dört ay önce. Bu seçimde ikinci başkanlığa gelen bir adamın bu kadar kolay harcanması neyin nesi öncelikle? Mart ayında sandıktan çıkan 2200 muhalefet oyu, tüzük kongresinde istenilenin alınamaması ve sezon sonu yaşanan hüsranın faturasını yüklenecek kişi tek başına Üstünel miydi? Bence kocaman bir hayır...

Niyet üzüm yemek olsaydı bana göre yetkileri kısıtlanmış, karar verme sürecinde yetkin bir ekibin parçası olan bir Üstünel, Galatasaray'a özellikle dış transferde büyük hizmet verebilirdi. En azından "Jan Polak gelir mi acaba" diye şüpheye düşmezdik! Bunun yerine tasfiye edildi, bir başka deyişle "Tanırılara kurban edildi." Geçen sene Arda Turan'a yüklenen aşırı sorumluluğun getirdiği yan etkiler bir anda Galatasaray Futbol Takımı'nda söz sahibi olan Haldun Üstünel'de de baş gösterdi. Futbolcu da yönetici de farketmiyor, Galatasaray her yerde Galatasaray yani...

Adnan Polat geri dönüşü olmayan bir yola girdi ve hayattaki en yakın arkadaşlarından birinin kellesini korumak adına hatalarına rağmen iyi bir Galatasaraylı ve iş bitirici Haldun Üstünel'i tasfiye etti. Onun kadar iyi bir "Galatasaraylı" olmadığı bilinen, sadece işine bakan Adnan Sezgin'in bu sene başarılı olup olmaması sadece bu sezonu değil teknik heyetinden, yönetimine, başkanına, hatta Galatasaray'ın uzuuun yıllarına mâl olabilir.  Bu takım en absürd, en kifayetsiz yönetimlerle şampiyonluğa yürümesini bilmişti. Bugün futbolu bırakmış olmalarına rağmen hâlâ konuşmaları da ondan zaten ancak Galatasaray'ın bir kez daha böyle bir şampiyonluğa ihtiyacı var. Bekleyeceğiz...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

22 yorum:

Top Direkte PAtladı dedi ki...

Bence Haldun Üstünel'i üzen, Adnan Polat yönetiminde gönderilmesi olmuştur. Sonuçra Polat'ın can yoldaşlığını yapmıştı...

Uprising dedi ki...

bu sezon en azından ilk 2'ye girilip avrupada başarı sayılabilecek bir performans gösterilmezse kabus dolu bi kaç sezon yaşamaktan çok korkuyorum taraftar olarakta hayattan zevk alamıcam gibime geliyor rijkaard başarısız sayılıp gidicek düşüncesi bile boğuyor.ha şampiyon olursakta eminim efsane bi sezon geçiricez son yıllarda hiç bu kadar heyecanla tsl'nin başlamasını beklememiştim ee tabi buna tt arenaya geçicek olmamızında etkisi yadsınamaz.

Ibrahim Temel dedi ki...

Bence olaya Adnan Ozturk tarafindan bakmak lazim. Adnan Ozturk'un nasil bu kadar cok oy aldigini bizde Adnan Polat'ta cok iyi biliyoruz.

Turkiye'deki kluplerin sorunu ne teknik direktor, nede oyuncu cunku istersen git dunyanin en elit teknik direktorlerini getir git dunya yildizlarini topla getir olmuyor cunku klupler yanlis yonetiliyor.

Dort buyukleri diger Anadolu takimlarina kiyasla daha ustun kadro yapisi sayesinde ligi donime ediyorlardi ve gorduk ki Ertugrul Saglam gibi bir deha bir Anadolu takiminin basina gecerse ve yaninda dirayetli bir yonetim bulabilirse uc buyuklere kok sokturuyor.

Iste sonunda takimlarimiz bunu gordu ve artik takimlari profesyonellere birakmanin vaktinin geldigini anladi. Gecen sene bu denemeyi Fenerbahce ve Trabzonspor yapti ama sectikleri profesyoneller sportif direktorlukte profesyonel olan insanlar degil teknik direktorlukte profesyonel olan insanlardi ve bunun sonunda ikiside daha ulkemizde sportif direktorluk oturmadi, daha ne is yapacagimizi bilmiyoruz, sinirlarimiz belli degil gibi soylemlerle bu isi beceremeyeceklerini gosterdiler ve sonunda asil profesyonel olduklari konuya donduler biri Fenerbahce teknik direktoru biri ise Senol Gunes'in yardimcisi oldu.(Unal Karaman yeniden donmus sportif direktorluge heralde ama tam bir bilgim yok bu konuda ve bana kalirsa Unal Karaman yine yapamayacak sportif direktorlugu.)

Ama Adnan Polat'in yapmak istedigi sistem ise Adnan Ozturk'un gundeme getirdigi ve secimi kil payi kaybetmesinde en buyuk etkiyi saglayan yabanci sportif direktorluk. Ama benim anladigim kadariyla duzensiz param parca bir takimi yabanci bir sportif direktore teslim etmeyi uygun gormediler ve ilk basta su sirket birlesmesini sona erdirmeyi ve Stadin bitmesini beklediler.

Yani demek istedigim bu sene Adnan Sezgin'in son senesi ve artik onumuzdeki seneden itibaren Galatasaray AS yabanci profesyonellere teslim edilecek. Eger sirket birlesmesinin uzerine bunu da yapabilirlerse cok buyuk bir is basarmis olurlar.

Benim yabanci profesyonel hakkindaki fikrim ise ulke futbolu icin cok gerekli oldugu. Zaten herseyimiz yabanci budami yabanci olsun diyenler cikabilir, ben yabanci teknik direktorlerin ve yabanci oyuncularin(hele 32-33 yasinin ustundeki oyuncularin) gelmesine ne kadar karsiysam yabanci sportif direktorlerinin ulkemize gelmesini o kadar istiyorum cunku bizim teknik direktor ve oyuncularimizla yabancilar arasinda fark yok hepsi en az yabancilar kadar profesyonel ve islerinde basarililar ama yoneticilerimiz hakkinda ayni seyi soyleyemeyecegim cunku hicbirinin bu konu hakkinda bir bilgisi yok siz bakmayin biz insaattan anladigimiz kadar futboldanda anlariz demelerine hepsinin egitim gormesi ve bir futbol takimi nasil yonetilir ogrenmesi lazim bu konuda en iyi hocalarda Avrupa'da o zaman bu hocalardan faydalanmak lazim.

Haldun Ustunel'in niye istifa ettigini tabiki bilmek cok zor ama benim tahminim Haldun Ustunel'in bu sistemin Turkiye'de islemeyecegini dusunmesi ve karsi cikmasi bu kararda israr edilmesi sonucundada istifa etmesidir.

Kusura bakmayin cok uzun oldu ama uzun suredir bu konular dolasiyor gundemde ve bende uzun suredir bu konu uzerinde dusunuyordum, hazir konu acilmisken fikirlerimi soyleyeyim dedim.

onur dedi ki...

Adnan Polat'dan önce Rijkaard gider. Fatih Terim zokayı yutar da takımın başına geçmeyi kabul ederse sezon ortasında başkan kurtarır kelleyi; yoksa zor işi çeviremez bundan sonra.

mre dedi ki...

Benim takımım yıllardır böyle yönetilir. Fazla sivrilen; ne kadar çalışkan, iş bilir, doğru ve başarılı olursa olsun sırf sivrildiği ve o sivrilik birilerine battığı için itinayla alaşağı edilir. G.Saray'ı biraz takip eden bilir zaten tarihteki örnekleri.
Benim başkanım seçimlerden önce son dakikada Albayrak'ı sattığı gibi bu seneki başarısızlığı da Üstünel'e yüklemiş şimdi de onu satmıştır. Açıkçası bu yönetimi destekleyen biriydim ama yapılanlar benim yöneticiliğe bakışımla hiç örtüşmüyor.
Üstünel bütün hataların günah keçisi olmayı hak etmiyor kanımca elindeki transfer listesinden oyuncuları getirmek ne zaman kabahat olmuştur? Ben söyliyim taraftar in Haldun we trust dediği zaman.
Sezgin'e taraftarın geneli kadar negatif değilim hatta yerli piyasada işini bilen adamdır ama iş uluslararasına gelince orada stop eder. Zaten bu yılki açmaz da bunun neticesidir. Burnuma Inamoto kokuları geliyor anladınız değil mi?
Bir Fenerbahçe'li olsaydım sevinirdim bu gelişmelere. Yalnız sevgili başkanımız ve 2. Adnan bilmeli ki bu yılki olası başarısızlıkta taraftarın öününe atabilecekleri Arda, Jo, Leo vs. olmayacak. Başarısızlık Büyük Adnan'ın Küçük Adnan'ı kurban etmesini gerektirebilir.

kupabizim.blogspot dedi ki...

Biz Adnan Polat'ın futbol şubesi sorumlusu olduğu günleri iyi biliriz. Saftig'i de Kuzman'ı da iyi biliriz.

Biz yaşadık o günleri. Sezgin'i de iyi biliriz.

Haldun Üstünel İstanbulspor'da menajerlik yapar mı? Yapmaz.

Bu cevap bile yeterlidir.

Valdano kimdir? Real Madrid değil mi, Maradona'nın asistiyle 1986'da golü atan Valdano.

Bize Valdano lazım. Gökhan'dan stoper olmaz, Barış-M.Sarp-M.topal ile 4-3-3 oynayamayız diyecek adam lazım. Adını ne koyarsanız koyun. Önemli değil.

kupabizim.blogspot dedi ki...

Yazımı okuyunca bana bile sert geldi.

Özetle şunu demek istedim; Daha önce de yazdım sorun Galatasaray'ın Sistemsizliği.

Ortada bir sistem yok. Önce 1984 Derwall, 1992 Kalli, 1996 Terim bir şekilde başarı olduk. Ama tamamen farklı bakış açılarıyla.

Sistemsizlikle başarılı olduk. Bu bir gerçek. Yorum yapmak için bu gerçeği kabul ederek yola çıkmak lazım.

Anonymous dedi ki...

haldun üstünele ağır bir suçlama var yazında, emin misin bu satırların doğru olduğuna?

pclion dedi ki...

Taraftarla ilgili kısmı diyorsan bu benim kişisel kanaatim ve bir yönlendirme gücü olduğunu düşünüyorum, bu bir suçlama değil. Tabii ki somutlaştırılabilecek bir durum da değil bu, düşünceden öteye gidemez...

Kaan dedi ki...

Çok konuşuldu köşe yazarları bile yazdı hatta üstünel gitti adnan polat traftar desteği kaybeder diyde yazılıcaktır uğurun dile getirdiği bişi değil sonuçta.

Bence sorun üstünelin gitmesinden çok acayip büyük seviyelerde bir huzursuzluk var yönetimde birileri herşeyi dışarı taşıyor sonra adnan polat onu bulursam yapıcaklarımı görüceksiniz diyor.İnanılmıcak şeyler olmaya başladı nasıl olur bilmiyorum ama şampiyon olunur başarılı olunursa yönetimin acilen kendini yenileyiğ bu huzursuzluğu yaratan ve yaratılmasında taraf olanları bir biririnden ayırmalıdır.

Şuan her yerde GS yöneticiliği bu kadar ucuzmu nie kimse cebinden para vermiyor transferde falan filan ben eminimki adnan polat izin verse şuanda cebinden para vericek çok adamlar ama adnan polat bu GS diyor kişinin parası ile yönetilmez diyor ama bizim ülkemizde bunlar yanlış olduğundan takıma 60 verip faizi ile 70 almak daha doğru olduğundan herkez polat ve yönetiminin üstüne gelmeye devam edicek evet onlarda boşluk hazırlıyorlar iyi yönetemiyorlar senelik planla yola çıkıp her sene farklı bir yapılanmaya gidiyorlar sonuç olarak biri gidicekse polat dan önce gitmesin rijkar bir ilk olsun.

Bu takımları profesyönellere bırakalım hikayeside tamamen safsata olucaktır başarısızlıklar gelince basındakiler niye yönetim mudahele etmiyo dicektir.Bu kafa ile bu kadar.

Koray Özdemir dedi ki...

Borges de konuyla ilgili bir yazı yazmış. Doğrusu ben ona daha çok hak veriyorum. Özellikle de Skibbe konusunda. Skibbe'nin yetkilerinin elinden alınması, işine karışılması, ondan habersiz, ondan izinsiz takıma müdehale edilmesi Galatasaray'ın sonunu getirdi. Haldun Üstünel iyi bir transfer eksperi. Buna diyecek söz yok. Ya sonra? Sonra ne yaptı Üstünel?

Galatasaray'ın sportif direktörü takımda futbol oynamış biri olmalı. Benim adayım Hagi'dir. Futbolun en büyük zekâlarından biri o. Onun takımın en tepesinde bulunması çok büyük önem taşır Galatasaray için.

Ayrıca transfer meselesinde bir itirazım olacak: Galatasaray geçen yıl büyük harcamalar yaptı. Tek kurşununu geçen yıl sıktı Galatasaray. Bu yıl Üstünel olsa bile bu kadar büyük harcamalar yapmamız pek mümkün olmayacaktı, çünkü 5 milyon Euro bütçeyle girdik pazara.

Bunun yanında çok önemli bir şey var ki Adnan Sezgin'in en beğendiğim yönüdür bu: Yerli oyuncu rotasyonu. Üstünel yerli rotasyonunu hiç geliştiremedi Galatasaray'ın. Sezgin'se 5 yerli oyuncuyla girdi ölü sezona. Geçmişten de Servet ve Mehmet Topal gibi oyuncuları kulübe kazandırdığını unutmamak gerek. Biri 800 biner Euro'luk bu adamlardan birisi geçen yıl nerdeyse 8 milyona Marsilya'ya gidecekti, birisi de şu an 5,5 milyona Valencia'ya gitti. Bu kadar büyük bir kulüp istemese o ücret biraz daha yüksek olurdu.

Adnan Sezgin bence Üstünel'den daha gerçekçi bir transfer politikasına sahip. Kulübü tamamen eline aldığı son sezonda da bunun için şampiyonluk yaşamıştık zaten.

Yetkiler Haldun Üstünel'in eline geçtiğinde de parlak kanat oyuncularıyla, bomboş bir ortasahamız oldu. Soyunma odasında oyuncu azarlamalar, teknik direktöre sormadan yardımcılarını kovmalar, Ümit Davala'yı harcamalar başladı.

Futbol işadamlarına bırakılmamalı. Kulübün başına da tam yetkiyle Hagi ya da ona yakın bir isim gelmeli.

Koray Özdemir dedi ki...

Buraya bir yorum yazdım. Uzunca. Ancak Google kabul etmedi. Şimdi özet hâlinde yazabiliyorum ancak:

İlk defa bir konuda sana katılmıyorum. Haldun Üstünel transfer konusunda iyi bir isim. Ancak iyi bir planlamacı değil. Sansasyonel transferleri bitirme yeteneği var. Ancak yaptığı parlak kanat oyuncularının yanında, ortasahayı bomboş bırakması ve yerli rotasyonunu neredeyse hiç geliştirememesine bakarsak durum iç açıcı değil. İki yıl boyunca alınan yerli oyuncular: Serdar Kurtuluş, Gökhan Zan, Mustafa Sarp, Ufuk Ceylan.

Bir de Sezgin'in yerli rotasyonuna yaptığı katkıya bakalım. 2007-08'de: Hakan Balta, Emre Güngör, Servet Çetin, Barış Özbek. Bunun yanında bu yıl ölü sezona da beş yerli oyuncuyla giriş yaptı Sezgin: Mehmet Batdal, Serdar Özkan, Çağlar Birinci, Musa Çağıran, Ali Turan. Bu isimlere verilen ücretse toplam 2,5 milyon Euro. Ayrıca daha öncesinden de kadroya katılan Mehmet Topal'ı da unutmamak gerek, Sezgin'in aldığı. Bu yerli oyuncuların hepsi bedellerinin çok üstünde değerlere sahip şimdi.

Haldun Üstünel ortasahaya neredeyse hiç yatırım yapmadı. Bir tek Elano ve Mustafa Sarp. Sarp'ın yetenekleri zaten sınırlı. Elano ise büyük transfer. Ancak yeteneklerini gösterecek ortam bulamadı. Bu da ortasahamızı iyice düşürdü. Şu an ortasahamızla ilgili en sık konuştuğumuz konu, ortasahadaki yerli rotasyonun yetersiz olması. Ortasahamızın güçsüz olması. İki yılda Elano dışında bir yatırım yapılmadı ortasahamıza. Sezgin daha öncesinden Mehmet Topal, Lincoln, Linderoth ve Barış'la buraya bir yatırım yapmıştı. Linderoth'un hastalığı olmasa büyük transferdi, ancak çok büyük bir talihsizlik yaşadık o konuda.

Sezgin'i transfer ve planlama konusunda ben çok daha gerçekçi buluyorum. Son şampiyonluğumuz büyük oranda zaten onun eseri.

Silinen yazımdan aklımda kalanlar bunlar. Daha da konuşulacak çok şey var. Skibbe'Nin yardımcılarının görevden alınıp, Skibbe'nin pasifize edilmesi, soyunma odasında oyuncu azarlanması vs. vs. Konuşulması gerekiyor bunların. Haldun Üstünel'in yaptığı işler o kadar da parlak değil.

Koray Özdemir dedi ki...

Buraya bir yorum yazdım. Uzunca. Ancak Google kabul etmedi. Şimdi özet hâlinde yazabiliyorum ancak:

İlk defa bir konuda sana katılmıyorum. Haldun Üstünel transfer konusunda iyi bir isim. Ancak iyi bir planlamacı değil. Sansasyonel transferleri bitirme yeteneği var. Ancak yaptığı parlak kanat oyuncularının yanında, ortasahayı bomboş bırakması ve yerli rotasyonunu neredeyse hiç geliştirememesine bakarsak durum iç açıcı değil. İki yıl boyunca alınan yerli oyuncular: Serdar Kurtuluş, Gökhan Zan, Mustafa Sarp, Ufuk Ceylan.

Bir de Sezgin'in yerli rotasyonuna yaptığı katkıya bakalım. 2007-08'de: Hakan Balta, Emre Güngör, Servet Çetin, Barış Özbek. Bunun yanında bu yıl ölü sezona da beş yerli oyuncuyla giriş yaptı Sezgin: Mehmet Batdal, Serdar Özkan, Çağlar Birinci, Musa Çağıran, Ali Turan. Bu isimlere verilen ücretse toplam 2,5 milyon Euro. Ayrıca daha öncesinden de kadroya katılan Mehmet Topal'ı da unutmamak gerek, Sezgin'in aldığı. Bu yerli oyuncuların hepsi bedellerinin çok üstünde değerlere sahip şimdi.

Koray Özdemir dedi ki...

Önceki yorumdan devam:

Haldun Üstünel ortasahaya neredeyse hiç yatırım yapmadı. Bir tek Elano ve Mustafa Sarp. Sarp'ın yetenekleri zaten sınırlı. Elano ise büyük transfer. Ancak yeteneklerini gösterecek ortam bulamadı. Bu da ortasahamızı iyice düşürdü. Şu an ortasahamızla ilgili en sık konuştuğumuz konu, ortasahadaki yerli rotasyonun yetersiz olması. Ortasahamızın güçsüz olması. İki yılda Elano dışında bir yatırım yapılmadı ortasahamıza. Sezgin daha öncesinden Mehmet Topal, Lincoln, Linderoth ve Barış'la buraya bir yatırım yapmıştı. Linderoth'un hastalığı olmasa büyük transferdi, ancak çok büyük bir talihsizlik yaşadık o konuda.

Sezgin'i transfer ve planlama konusunda ben çok daha gerçekçi buluyorum. Son şampiyonluğumuz büyük oranda zaten onun eseri.

Silinen yazımdan aklımda kalanlar bunlar. Daha da konuşulacak çok şey var. Skibbe'Nin yardımcılarının görevden alınıp, Skibbe'nin pasifize edilmesi, soyunma odasında oyuncu azarlanması vs. vs. Konuşulması gerekiyor bunların. Haldun Üstünel'in yaptığı işler o kadar da parlak değil.

Kaan dedi ki...

Uğur alt yapıdan gelen gençlerle ilgili bir değerlendirme yapıcakmısın bu aralar yoksa transfer dönemi sonrasında mı yaparsın?

Anonymous dedi ki...

Yöneticilik ve kulüpçülük uzun soluklu bir iştir, ilk fikir ayrılığında gitmek, çocukca kapris yapmak kendini her şeyin üstünde görmek Haldun Üstünel'in hatalarıdır, iyi bir 2. adamdır ancak 1. adam olacak kapasitesi yoktur, kumaşı müsait değil, bu yaptığı ile kulübe zarar veriyor, ben kendisini bu açıdan eleştiriyorum.

GS kaptanını ben seçtim havaları ile Arda'nın saha içinde ezilmesine sebep olmuştur, zengin, kendini beğenmiş ama hayatta hiç bir şey başaramamış kapalıya özenen tipik numaralı tribün taraftarından öteye bir GS'lı duruşu gösterememiştir, gösteremez de.

Büyük kulüpler de görev almak fedakarlık ister, önce kendinden vazgeçmeyi gerektirir, kardeşimiz de bunların hiç biri yok, varsa yoksa kendisi.

Anonymous dedi ki...

@pclion: yönlendirme gücü zaten yok. Ancak yönlendirme gücünün olmaması yazında direk suçlama olmadığını göstermez. Alakasız her ikisi.

Cümlelerin gayet net bir suçlama içeriyor. Ve (seninsw üst yorumda belirttiğin gibi) elinde de herhangi bir somut kanıt veya duyum da yok. Hoş değil.

Bazı konulara yeteri kadar yakın olmadan fikir beyanında bulunmak istiyorsan, daha özenli kelimelerle ifade etmelisin. Daha iyi araştırmanı tavsiye ediyorum.

Koray Özdemir dedi ki...

kupabizim.blogspot... Terim de, Derwall de, Feldkamp da sistem adamlarıdır. Sistemsizlikle bu kadar düzenli şekilde başarılı olunmaz. Feldkamp sistemsiz olsaydı bir yılda 3 kupa kazanamazdı 1993'te. 2008'de şampiyon olan takımı kuramazdı. Hele Terim 4 yıl sistemsizlikle nasıl şampiyon oldu da UEFA kupasını aldı. Aynı kadro bir sonraki yıl nasıl Süper Kupa'yı alıp CL'de çeyrek final gördü? Bunlar sistemle olur. Sistemsizlikle olması imkânsız.

anfieldyolu dedi ki...

İlerleyen yıllarda kongrede muhalefet listenin ağır toplarından biri olacak gibi duruyor. Vakur bir gidişi oldu, sesini çıkarmadan günahları üstlenerek, ama bakalım dönüşü de bu kadar sessiz olacak mı?

CaptainIrmak dedi ki...

Uğur ortada iki tane Haldun ÜStünel var.

İlki uluslararası platformda iş bitiren, harika bir vizyona sahip taraftarın gözbebeği bir adam.

İkincisi ise Lincoln ile tartışarak çok olumsuz bir tablo çizen bir Haldun.

Senin bu yapmış olduğu yorum bize ikinci Haldun'u sunuyor. Her ne kadar senin kişisel bir yorumun olsa da bu olasılığı düşününce durum 2-1'e geliyor.

Adnan Sezgin ise koca bir sıfır birçoğumuzun gözünde.
Aslına pek de aydınlık olmayan bir durum var ortada ne kadar Adnan Sezgin ile H.Üstünel'i sevsek ya da sevmesek de kimse bu ikisini de çok iyi tanımıyor, bir tarafından tutulacak gerçeklere pek de sahip değiliz gibi.
Hangi Haldun hangi Adnan sorusunu sormak lazım.

Tek farkedebildiğimiz kötü yönetildiğimiz aslında.

Eğer Serkan Kurtuluş'a 1 milyon lira/avro veren adam A.Sezgin'di ise, o zaman Adnan gitseydi, Haldun kalsaydı. eminim herkes buna yakın düşünüyordur.

Ama önce parlayan sonra kişisel çıkarları gözeterek taraftarı yönlendirecek bir kişilik en az inamoto/S.Kurtuluş v.b. transferleri kadar kötü.

Yönetim değişse de birçokları gibi tek isteğim Rijkaard'ın kalması.Yönetimler değişsin gitsinler, parçalansınlar yok olsunlar ama teknik adam değiştirmeyelim artık.Yönetim değişiklikleri ile bunu düşünmek belki safça bir hayal.

Bu sene çok önemli. artık şampiyonlar ligini görmeliyiz. Yoksa nice 14 senelere şarkılarını dinleriz yakın gelecekte.

Northx dedi ki...

Haldun Üstünel'in ayrılması üzerine yazılar ve yorumlar magazin basınındaki varsayımları aştı. İnsanlar varsayım yaptıkça da kendi söylediklerine ya da basında yazanlara inanıp bunun üzerine yoğunlaşıyorlar. Transfer üzerindeki yetkilerin el değiştirmesinin açıklanmamış sebepleri var, bilemediğimiz sürece de yazılanlar ve yorumlar geçersiz kalıyor bana göre.

onurgs dedi ki...

Sıkıntı yok Abdülrahim Albayrak geliyo...