Süper Lig Vizyonu: Pele, Ismael Sosa & Dica

Transferler Dünya Kupası'ndan rol çalmaya başlamışken gündemde Lorik Cana, Ricardo Quaresma, Miroslav Stoch gibi isimler olabilir ancak  bence Türkiye Ligi'ni bir kademe daha üste taşıyacak üç oyuncu bu değil. Eskişehirspor'un, Gaziantepspor'un paraya kıyarak potansiyeli ve geleceği olan oyunculara yatırım yapması bence en az üstteki adamların gelişi kadar önemli. Bu atağı Bursaspor'dan bekliyordum açıkçası ama elinde iyi bir sermaye olan Bursaspor'un yanına iki şehir takımının eklemlenmesi daha güzel bir ligin habercisi aslında...

Özellikle Eskişehirspor'un transferlerinin altı bence biraz daha dolu. Pele'nin gelişi tek başına doğru bir transfer tipi gibi gözükebilir ama sert, şehir takımı kimliğine yetenekli adamlar ekleme arzusu Eskişehir'de yeni ortaya çıkan bir şey değil. Batuhan'ı kiralayıp verim aldıktan sonra onu ısrarla istemişlerdi. Aydın Yılmaz için de benzer bir yol denediler fakat Aydın'ın probleminin şans bulmak olmadığı netti. Defalarca konuştuk. Bu sezon başında Batuhan'ın bonservisini almalarından sonra Pele'yi almaları bence daha anlamlı.

Quaresma'nın Beşiktaş'a geliş hikayesiyle de doğrudan bağlantılı aslında Pele. Porto'yu Şampiyonlar Ligi'nde sırtlayan Portekizli için istenen bonservis bedeli 40 milyon avroydu o dönem. Mourinho da onu ısrarla isteyince bulunan ara formül 25 milyon avro+Pele olmuştu. Değeri elbette 15 milyon avro değil ama Porto gibi bir takımın para yerine seçtiği oyuncu bence sınıfı geçmiştir. Parlatamadılar Pele'yi. Ziyanı yok, zaten parlatsalar İspanya'da, İtalya'da ortalama üstü bir takımdaydı. Diego'nun 5 milyon avroya Werder Bremen'e verildiğini de unutmayalım. Eskişehirspor için bence altın fırsattır. İnşallah başarılı olur iki oyuncu da. Bir de Galatasaray'ı içeride, dışarıda yenmezlerse tadından yenmeyecekler.

Benzer bir transfer yolunu izleyen takım da Gaziantepspor. Emre Güngör'e bonservis bedeli ödeyerek aldılar ki İstanbul'dan Anadolu'ya bu tip bir geçiş uzun süredir görmüyorduk. Onlar da Arjantin'in en parlak oyuncularından Ismael Sosa'yı getirmişler. Dile getirmiştim, Arjantin Ligi'ne pek ilgili değilim ama o toprakların uzmanı Emre Atasoy aka ich beğenmişse iyi adamdır. 23 yaş Brezilya ve Arjantin'de transfer için geç bir yaş, o yüzden uçuk bonservisler biraz daha yeryüzüne inebiliyor bu sebeple. Lucas Biglia ilk aklıma gelen adamdır mesela. Sosa da patlamasını bu sezon yapmış bir oyuncu. Bursaspor'un kovaladığı türden bir adam olmasına rağmen Antep'in getirmiş olması bence daha da güzel oldu. Umarım şehre uyum sağlamakta sıkıntı çekmez, biraz da taraftar ilgi gösterse iyi olur diyelim.

"Az para, çok iş" transferlerini severim. Manisaspor, yıldız çılgınlığı dönemi öncesi İstanbul'a gelse kimsenin ses çıkarmayacağı Dica'yı 3 seneliğine kiralamış. 30 yaşındaki adamı bu kadar uzun süreli kiralamak ya da kiralayabilmek absürd olsa da ortalama altı bir Türk takımının böylesine bir transferi kotarması bence bu sezonun diğerlerinden farklı olacağının göstergesi. Adam Catania'da ölmediyse harika transfer. İyi ara pas atan, eski tip oyun kuruculardandır. Bir dönem Galatasaray'la da anıldığından bakındığım adamlardan biriydi. Romanya çıkışlı oyuncuların Türkiye'de niye bu kadar az denendiğini hiçbir zaman anlamam. Bonservisleri şişkin değil, kültürümüze çok yabancı sayılmazlar. Doğru oyuncular getirilirse parlatmak hiç zor değil. Galatasaray'ın Petre, Bratu deneyi diğer takımların önünü kesmemeli. Petre'nin gelip Manisaspor'da oynaması gerekiyor zaten. Bin kere söyledim, bir daha söyleyeyim. Bir ligin kalitesini tepesi değil orta sınıfı belirler. Acaba bir şeyler değişiyor mu demekten kendimi alamıyorum...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

12 yorum:

ayarsız dedi ki...

Henüz ben oturup iki kelime yazmamışken, senden Pele yazısı görmek beni mutlu etti Uğur, eline sağlık :)

Günlerdir Eskişehirspor taraftarları arasında huzursuzluk vardı, "hani transfer?" diye... Batuhan'dan sonra Pele'nin de bonservisiyle gelmesi bir anda kesti uğultuyu. Hatta öyle ki Ümit Karan bu sabah kamptan ayrılırken dahi kimse "eyvah" demedi.

Yeni sezonda Galatasaray'a Eskişehirspor karşısında başarılar bu arada ;)

Quaresma7 dedi ki...

Bucaspor'un getirdiği Jerko Leko'da bu listeye dahil olmalıydı, sanki..

pclion dedi ki...

Ayarsız,
Bence çok doğru transferler ikisi de. Bakalım arkası nasıl gelecek? Beşiktaş'ın yabancılarına sulanıyor galiba Rıza Çalımbay...

Quaresma7,
Haklısın, o da Dica'yla benzer bir örnek ama Bucaspor için ayrıca bir yazı yazmıştım geçenlerde.

http://pclionfc.blogspot.com/2010/06/bulent-uygunun-bucas.html

liquefied dedi ki...

Pele iyi transfer kesinlikle. Mehmet Topal'dan teknik ve mental olarak bir gömlek aşağıda ancak fiziksel olarak da 1 gömlek üstünde. Es-Es'te iş yapar.

ayarsız dedi ki...

Batuhan ve Pele alınırken izlenen methodlar ne kadar doğruysa, Tabata ve Zapo için izlenen yöntemler o kadar can yakan cinsten.

Arkadaşından "varsa fazla 0,5 uç" ister gibi istenmez ki oyuncu :) Ama opsiyonu bizde olmak kaydıyla kiralanırsa razıyım. İşte o zaman zirve olasılığını konuşmaya başlayabiliriz...

TA dedi ki...

2009 un bu aylarında da benzer hayaller kurulmuştur süper ligde yapılan transferler ile.

futbol takım oyunu.bireysel oyun değil.kalitenin artması için öncelikle 25 kişilik kadroların uyumlu olması gerekir.yine kalitenin artması için teknik adamlar birincil önem arzederler.
yine mehmet demirkolun oscarlık olan yazısını hatırlarsak futbolcuların yüzde 99 u aynıdır.yüzde 1 i farklıdır.önemli olan bu yüzde 99 dan güzel helva yapabilmek.bunu yapabilmek için öncelikli 2 şart vardır.kadro uyumu ve teknik adamlar.

her sene 25 kişilik kadroların yüzde 50 sinin değiştiği bir süper ligde oyuncu transferi ile kalite sağlamak bana mantıklı gelmiyor.

toplama takımların oluşturduğu süper ligden futbol kalitesi beklenebilir mi?
trabzonspor bence kalite olarak farkını ortaya koyacaktır.uyum sorunu yok artı şenol güneş var.
keza bursasporda kaliteyi artırabilir.kadro uyumu ve teknik adam farkı.

süper lig yöneticileri henüz kadro uyumu+ teknik adam birlikteliğininin önemini anlayabilmiş değiller.sanırım onların futbol kalitesi umurlarında değil.transferler ile tribüne oynuyorlar.

Anonymous dedi ki...

Bizim gençlerle ilgili yazınıda sabırsızlıkla bekliyorum.:)Oguz Sabankay,İstanbul Belediye'ye kiralanmıştı.Onun son durumu ne acaba?

hunter dedi ki...

bu blog sitesinde nbir ricam var bu yapılan transferleri klublerin genel yapısını anlatan taktik ve hocaların yapısına göre bu oyuncular ne yapar ne kadar yararlı olur mesela doğa ve pele iyi bir ikili peki ya gaziantep hakkında bilgi verebilir misiniz bizee ?

pclion dedi ki...

Ayarsız,
Türkiye Ligi'ni tanıyan yabancılar da büyük fark yaratır zaman zaman, Zapotocny, Tello gibi adamlar bence boş adamlar değiller. Arkası dolu olursa Eskişehirspor'u bir üst sınıfa taşıyabilirler. Mevcut konjonktürde Beşiktaş'ın yabancılarına sulanmak bence mantıksız değil. Değerlerinin epey altına koparabilirsiniz bence.

TA,
Bu ligi izliyorsak her sezona bu tip beklentilerle girmek doğaldır ama bu kez TV gelirleriyle desteklenmiş, değişik bir akım var bence. Bireysellik vurguna katılıyorum ama bu atılımların da hakkını vermek lazım bir şekilde.

Adsız,
Bizim gençleri yazacağım. :)

Hunter,
Fırsat bulursam güzel olur. Bu sene artık her takımı istediğimiz ölçüde takip edebileceğiz. Diğer takımlarla ilgili içi dolu analizler yapmak da kolaylaşır...

hunter dedi ki...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

hunter dedi ki...

Bu konuda sizi işin ehli olarak görüyorum ve yazılarınız merakla bekliyorum ayrıca türkiye deki Sportif direktörlük kavramı hakkında kısa ve öz yorum rice ediyorum

Gala's dedi ki...

Pele transferi Milan ile bağlantılı olabilir. Sonraki satıştan % 30 verecekmiş EsEs Porto'ya. Bu transfer için ise 412.000 Euro çıkmış kasadan. Tamam 15 milyon Euro etmez ama 4-5 milyon ederi var bence bu adamın. Bonservisinin geri kalanını Milan vermiş olmalı. Sonraki satıştan % 30 maddesini ise Pele'yi Milan'a ücretsiz satarak devre dışı bırakacaklar. Tabi iyi bir performans gösterirse.

Belki Galatasaray gibi bir kulüpte bu işi yapmak kolay olmayabilir. Sonuçta borsa var SPK var. Ama EsEs hala ekonomik geliri gideri ajandaya yazılarak kontrol edilen bir kulüp. Bu sebeple bu iş gayet basit.