Belarus Gözüyle Dinamo Minsk

Trabzonspor’un Avrupa Ligi elemelerindeki rakibi Dinamo Minsk’i Belarus’un önemli spor sitelerinden Football.by’nin yöneticisi Timofey Zinovyev’e sorduk. 
Türkiye’den Belarus futbolu hakkında bilgi etmek sıkı bir araştırmayla dahi epey güç, hele ki BATE Borisov gibi Şampiyonlar Ligi sahnesine düzenli çıkan bir takımın dışında bilgi bulmak daha da zor. Biz de en kolayı bir bilene soralım dedik ve Belaruslu gazeteci Timofey Zinovyev’e Minsk ekibine dair sorular yönelttik. Yardımlarıyla bu söyleşinin gerçekleşmesini sağlayan Rusya’daki arkadaşım Fırat Yalgın’a ayrıca teşekkür ederek sizi Belarus’tan Dinamo Minsk izlenimleriyle baş başa bırakıyorum.
Udinese’den sonra en zoruydu
Uğur Karakullukçu: Öncelikle Dinamo Minsk'in Trabzonspor kuralarının Belarus'taki yansımalarını sorsak, kura genel olarak nasıl yorumlanıyor?
Timofey Zinovyev: Henüz pek fazla bir yorum yok. Ancak her şey çok net. Trabzonspor, bu Avrupa Kupası sezonunda şu ana kadar takımın karşısına çıkmış en güçlü takım olarak duruyor. Buna geçtiğimiz turda karşılaşılan Lokomotiva Zagreb de dahil. Dinamo Minsk’in bu kurasından bahsetmek gerekirse; üçüncü eleme turunda Trabzonspor’un dışında gelebilecek güçlü bir tek İtalya’dan Udinese’nin olduğunu görüyoruz ve bu durumda kuranın sonuç olarak pek de şanslı olduğunu söyleyemeyiz.
Türk futbolunun Belarus'taki imajı nasıl, hangi isimler ya da takımlar tanınıyor?
Türk futbolu da Belarus’ta tıpkı diğer üst düzey Avrupa ligleri kadar biliniyor ve tanınıyor. Belarus takımları daha önce de Türk takımlarıyla karşılaşmıştı. Avrupa Ligi 2011-12 sezonunda Dinamo Minsk Gaziantepspor ile, Gomel, Bursaspor ile ve geçen sezon da BATE Borisov da Fenerbahçe ile karşılaşmıştı. Maalesef takımlarımız bu eşleşmelerin hiçbirini kazanamadı. Belarus milli takımı da Türkiye ile hazırlık maçları oynamıştı.
Bunların dışında daha önce Belarus milli takım oyuncularından Maksim Romashenko ve Nikolay Ryndyuk Gaziantepspor forması giymişti. Sonuç olarak Türk futbolu, Belarus’ta hem sporseverler hem de sporla profesyonel olarak ilgilenen kişiler tarafından gayet iyi biliniyor diyebiliriz. Ancak genel ilgiye rağmen, Türkiye Süper Ligi’ni İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Rusya ligleri kadar takip etmediklerini söyleyebilirim.
Dinamo kötü yönetiliyor
BATE Borisov'un düzenli olarak Şampiyonlar Ligi sahnesine çıkması ülke futbolu için bir çıkış noktası oldu ancak Dinamo Minsk bu rüzgardan faydalanamadı diyebiliriz. 90'larda ismini daha sık duyduğumuz Dinamo'nun zirvede tutunamamasının ana sebepleri neler?
Bunun bir sürü nedeni var. Ana nedenleri saymak gerekirse;
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra en kaliteli oyuncuların ayrılması,
Kulüp yönetiminin Oligark Yuri Chizh’e geçmesinden sonra devamlı olarak antrenör ve kadro değişikliklerine gitmesi,
Şu anda takımın başında Robert Maaskant’ın takımın başına son 14 yılda gelmiş 27.antrenör olması…
Böyle bir yönetim politikasıyla uzun süreli, istikrarlı sonuçlar alabilecek ve güvenilir takımın kurulması maalesef imkansız. Ayrıca, Dinamo’nun sonuç veren ve çok iyi futbolcular çıkaran bir futbol okulu var. Ancak yine bu konuda da son yıllarda seçmelerde ve oyuncuların getirilmesinde hatalar yapıldı.
Dinamo Minsk geçen yıl üçüncü olarak Avrupa Ligi elemelerine geldi. BATE Borisov bizler için daha tanıdık bir ekip, Dinamo’yu BATE’yle karşılaştırdığında kadro kalitesini nerede görüyorsun?
BATE ile karşılaştırırsak en önemli fark takım kimyası olarak karşımıza çıkıyor. Kalite olarak kadrolar aynı seviyede olsa da, BATE’nin en büyük avantajı, oyuncuların yıllardır bir arada oynuyor olması. Yeni oyuncu seçerken çok dikkatli davranıyorlar ve sezon ortasında kadronun yarısını değiştirmiyorlar.
Örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz sezon kış döneminde Dinamo kadrosuna kiralık olarak oyuncular kattı ancak  nedense oyuncular Haziran ayının sonuna kadar takımda kaldılar, iyi oynamış olan oyuncular dahil (mesela Rumen Costin Curelea sezonun ilk yarısında takımın en golcü oyuncusuydu) hepsi takımdan ayrıldılar ve Avrupa Ligi’nde oynamadılar. Onların yerine başkalarını oynatmak gerekti
Yeni hoca hücumu düşünüyor
Dinamo Minsk'in ön plana çıkan bir oyun stili veya sistemi var mı? Teknik direktörün oyuna yaklaşımı nasıl? Takımda hangi oyuncuları ön planda?
Çok değil Haziran ayının ortasında Dinamo’da teknik direktör değişikliği oldu. Görevi Ukraynalı Oleg Protasov’dan Hollandalı Robert Maaskant devraldı. Değişikliklerden bahsetmek için henüz erken ancak yeni teknik direktörün ne yapmak istediği fark ediliyor.
Takımın oyununda bazı değişiklikler oldu. Oyuncular daha çok pres yapmaya, koşmaya çalışıyorlar. Atak futboluna uygun olarak dikine pasların sayısı arttı ve defansı önde kurarak oyuna haki oluyorlar. Teknik direktör de basın toplantısında: “Atak futbolu tercih ediyorum ki takım kadro karakterini gösterebilsin ve oyuncuların kendine güveni artsın” gibi bir ifade kullandı.
Lider konusuna gelirsek, takımda maalesef şu anda böyle birini söylemem imkansız. Henüz iki hafta önce takıma birkaç yeni oyuncu katıldı. Karadağlı Nemanja Nikolić, Sırbistan’dan Nenad Adamovic ve Lazar Veselinović ve Ispanyol Carles Coto takıma katıldılar ve hemen ilk 11’e girerek, çok iyi uyum sağladılar. Bunu Lokomotiva Zagreb’le oynanan ikinci maçta da görebilirsiniz. Veselinovic atakta çok etkiliydi ve Coto da orta sahada defans katkısının yanı sıra pas alışverinde etkiliydi. Muhemelen bu oyuncular  “yeni Dinamo” da ön plana çıkabilirler.
Tsigalko göze çarpmıyordu!
Bir dönem Championship Manager efsanesi olan Maxim Tsigalko, Dinamo Minsk forması giyiyordu ve birçok oyunsever gibi Türkiye'de de gönülleri fethetti. Acaba gerçek hayatta Tsigalko'ya dair bizlere neler söyleyebilirsin?

Tsigalko’nun hücum oyuncusu olmasının dışında göze çarpan bir özelliği yoktu ve 2008 yılında kronik bir sakatlık yüzünden futboldan erken koptu. 

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

0 yorum: