İki İbrahim

Futbolculukla taraftarlık sık sık karıştırılan bir kurum. Normal bir maçta yarısını yapsa hain ilan edilebilecek futbolcular derbide birbirlerini boğazladığında “Aslanım Volkan”, “Sabri’yi gördün mü” mesajları havada uçuşur. Fakat o futbolcuların çocukken başka takımları tutma ihtimali akıllara bile gelmez.
Bunu niye şimdi anlattım, şundan… Sosyal medyada İBB’den Galatasaray altyapısına geçen 1998 doğumlu İbrahim Demirbağ günün konusu. 15 yaşındaki bu arkadaşımızın geçmişte attığı Galatasaray aleyhine twitler gündeme geldi ve bu sebeple tepkilerin hedefi oldu. Girişilen linçin sebebi ne olursa olsun yanlış olduğu ortada fakat bu noktada yeni nesil taraftarlık üzerine de bir şeyler söylemek şart.
Öncelikle 15 yaşında bir çocuk daha kendi karakterini olgunlaştırma sürecindedir ve hayata dair gösterdiği duruş genelde etrafındaki en geçerli fikirlerin keskin bir biçimde taklidinden ibarettir. Siyasete ilgisi varsa en keskin sosyalisttir bu gençler, tek yol devrimdir. Ya da ilk kez ülkü ocağına giden genç Polat Alemdar’a rahmet okutur. Futbolda da çok farklı değil, taraftarlık söz konusuysa o heyecan da başka boyutlarda yaşanır. Son yıllarda daha da hızlanmış bir nefret savaşı kıvamına gelen bu ortamda karakteri oturmamış bir bireyin küfürlü veya küfürsüz bir nefret söylemi kullanması ne kadar şaşırtıcı? Bu 15 yaşında kardeşimiz adına bu twitler olsa olsa olgun bir çocuk olmadığı, karakterinin henüz şekillenmediğini gösterir, daha fazlasını değil. Bunun sorumluluğunu da gördüğü tepki sonrası alacaktır, öğrenecektir.
İkinci ve belki de en önemli husus doğrudan girişte anlattığım hususta saklı. Totti, Maldini, Casillas, Bülent Korkmaz gibi istisnai durumlar haricinde futbolcunun takımı olmaz, gençken ne kadar fanatikçe hangi takımı desteklemiş olursa olsun, belli bir seviyeye geldiğinde onlar sadece birer anı olarak kalır. Tıpkı eskiden Galatasaraylı olduğu bilinen Gökhan Gönül’ün Galatasaray’a karşı oynayan en başarılı Fenerbahçelilerden biri olması gibi, Ergün Penbe’nin gençken Fenerbahçe’yi desteklemesi gibi… Bundan 10 yıl önce Twitter olsa 85 doğumlu Gökhan Gönül’ün bugün Galatasaray aleyhine attığı twitleri Fenerbahçe aleyhine atmayacağının garantisi var mı? Kendimizi sosyal medyanın hızına kaptırmadan bir nefes alıp düşünmekte, sakin olmakta fayda var. Muhtemelen bu 15 yaşındaki kardeşimiz A takımdan hocalarını gördüğünde, Semih Kaya ziyaretine geldiğinde dizlerinin bağı çözülecek, altyapıda kendini onlara beğendirmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Kendini en ala Galatasaraylı gibi hissedecektir. Tıpkı başkalarının Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu, Bursasporlu hissetmesi gibi... Geçiniz
Diğer İbrahim
İkinci mesele, yine bir İbrahim’le ve Galatasaray’a transferiyle alakalı ama bu başka… U-19 Milli Takımı forması da giyen 18 yaşındaki İbrahim Coşkun, Galatasaray altyapısına katıldı ve doğal olarak insanlar merak ediyor. İbrahim’i bildiğim kadarıyla sizlere anlatmaya çalışayım.
Öncelikle İbrahim orta sahada defansif olarak görev yapan bir oyuncu. 95 doğumlu ve yetiştiği Auxerre altyapısından A takıma henüz geçiş yapmadan Galatasaray’a transfer oldu. Bu da profesyonel bir referansı olmaması anlamına geliyor ki bu da kısa vadede onla ilgili A takım beklentisi olmaması gerektiğini gösterir bizlere.
Milli takımlarda takip edebildiğim kadarıyla, sakin ve basit oynamaya çalışan ve bölgesinin gerektirdiklerini yerine getirmeye çalışan bir stili var. Zaman zaman pas hataları yapabiliyor ancak topu takip edip baskı yapma, hatasını kapatma noktasında başarılı. İnce işleri sağ ayağıyla yapsa da sol ayağıyla da müdahele ve top kontrolü yapabilmesi bence artı. Bu açıdan iyi bir altyapı eğitimi aldığı belli fakat fiziksel olarak orayı doldurmaya, örneğin Melo’yu doğrudan yedeklemeye uzak. İşlenmeye yönelik bir potansiyel kısacası. Galatasaray’ın yine ilgilendiği ancak yabancı keşmekeşinde Standard Liege’e kaptırdığı 93’lü Alpaslan Öztürk’ün daha ham, daha işlenmemiş bir versiyonunu bulduğunu söyleyebiliriz fakat Alpaslan’ın fizik üstünlüğü ve şut yetisini İbrahim’de göremediğimi de söylemem lazım.

Ayrıca bu transferi sadece İbrahim Coşkun isminden çıkarıp Galatasaray altyapısına dair son bir detayla bitirmekte fayda var. Galatasaray altyapısı ciddi anlamda yetenek kısırlığı çekiyor ve özellikle 1994-1997 jenerasyonları arasında bu kısırlık aşırı derecede hissediliyor. Galatasaray doğrudan etki edemese bile bu jenerasyonlara ümit vadeden genç oyuncuları eklemeye çalışmalı. 93'lülerde Okan Derici, 94'lülerde Berk İsmail Ünsal'la bu yapıldı, beklenen düzeye gelemediler belki ama denemek bile bir başlangıç, hele ki Galatasaray'ın altyapı taramasının rakiplere göre çok zayıf kaldığı şu dönemde... Ben İbrahim Coşkun hamlesini de bu açıdan yorumluyorum. Büyük beklentiye girmeden ancak yakından takip etmekte fayda var.

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

0 yorum: