Arda Turan: İniesta mı, Messi mi?

2006'da yaşanan efsanevi şampiyonluk sonrası yaşanan çöküşün arasında Türk futbol tarihinin en parlak çıkışlarından birini yapan Arda Turan, Galatasaray A takımında düzenli forma bulduğu 3 sezonun ardından yeni bir mücadeleyle karşı karşıya. Bugüne kadar klasik bir sol açıktan farklı olarak 3. bölgedenin iki kanadında da yaratıcı oyuncu pozisyonunda yer bulan ve buna bağlı olarak gelişim kaydeden Arda Turan için Frank Rijkaard'ın Galatasaray'a gelişiyle geliştirdiği bu mevkii bilinci değişime uğramak durumunda. Peki Arda Turan'ın evrileceği pozisyon ne olacak? Rijkaard'ın hem Hollanda'da hem de gerçek anlamda teknik direktörlük kariyerinin temellerini atan 5 yıllık Barcelona deneyiminde uyguladığı taktik düzen belli; yüzeysel olarak 4-3-3 olarak özetlenen pasa dayalı, merkez forveti yanlarda hem kanat hem forvet özellikleriyle yer alan iki oyuncunun desteklediği sistem. Bu sistemde her oyuncunun belli görevleri var ki Rijkaard'ın Barcelona'nın başına gelişiyle tekrar revize olan bu sistemin ana unsurları bunlar. Bugün Iniesta'nın, geçmişte Deco'nun üstlendiği görevin tanımıyla Ronaldinho-Henry/Messi üçlüsünün üstlendiği görevin tanımı tamamen farklı. Biz de kendi bakış açımızla bu sorunun cevabını aramaya çalışalım.

Barcelona'nın düzeni zaten hepimizce az çok biliniyor, Türkiye'de rotasyonu, sistemin işleyişi bu kadar ayrıntılı bilinen üç-beş Avrupa takımından birisi Barcelona. Bizim esas tespitini yapmamız gereken Arda Turan'ın kariyer gelişimi ve bunun üzerinden onu oturtabileceğimiz doğru görevi seçebilmek. Bunun içinse Boleslav maçlarını hatırlamak gerek.


Galatasaray kariyerinin ilk golü olması açısından manevi önemi vardır belki Arda için ama bu gol aslında çok daha fazla şey anlatıyor bize Arda hakkında. Genç Arda'yı Arda Turan yapan saf yeteneklerini sergilediği maçtır Mlada Boleslav maçı. Hiçbir Türk oyuncusunda görmeye alışkın olmadığımız doğru karar verebilme yetisi ve sorumluluk alma isteğiyle oyunu kanatlardan yönlendirebilen bir oyuncu izledik o gün. Attığı golde ne kadar zeki ve kurnaz bir oyuncu olduğunu, 3. bölgeye ne kadar yakın olursa o kadar tehlikeli bir oyuncu olacağını göstermişti. O golle başladığı sezonun ilk yarısında bir Gaziantepspor maçı da vardır Arda Turan'ın, belki hatırlayanlarınız olacaktır. Maç 2-2 beraberlikle sona ermişti ama Arda Turan şu zamana kadarki en iyi performanslarından birini ortaya koymuştu. Gaziantepspor'un iki kanadını da felç eden, bütün insiyatifi eline alan, kanatlardan birebirde rakiplerini ekarte edip forvetlere tek vuruşluk gol pasları atan bir Arda Turan. Arda'nın kariyer başlangıcındaki rolü tam olarak buydu. Takımda ona eşlik edecek oyuncu bulmakta zorlanması o sezonu Galatasaray için bir kabusa çevirse de Arda için çok verimli bir sezondu, genç bir yetenek olmaktan oyun liderliğine evrilmişti çünkü.

Arda'nın oyun içinde daha efektif olmasını engelleyen özellikleri de vardı elbette, hala var. Bunlardan en önemlisi o dönemki zayıf fiziği ve kondisyonuydu. Ayrıca 3. bölge oyuncusu olmasına rağmen kaleyi düşünmüyordu ve oyunu yönlendirirken verdiği doğru kararları skora dönüştürmeye geldiğinde kaleye gitmeyi tercih etmediğinden ceza sahası opsiyonları dardı. Arda Turan'ı kimilerine göre abartı gelse de Ronaldo, Messi, Quaresma, Robben gibi oyunu kanatlardan yönlendiren üst düzey oyunculardan ayıran farklar bunlardı. Arda Turan'ın kendini bir üst seviyeye taşıması için bunları aşması gerekiyordu. Bu konularda 2. sezonunda ilerleme kaydetti aslında, düzenli oynadıkça ve nefesini doğru kullanmayı öğrendikçe kondisyon problemini büyük ölçüde aştı. Golü daha çok düşünmesi gerektiğini farketti ve Galatasaray'ı 2007/08 sezonu şampiyonluğuna taşıyan oyun liderliği performansına skor katkısını da ekledi. İlk yarıda golü bulunmayan Arda Turan sezonu 7 golle tamamladı.

2006/07: 8 gol (5 lig, 2 avrupa, 1 kupa) , 10 asist (7 lig, 3 avrupa)
2007/08: 8 gol (7 lig, 1 avrupa) , 18 asist (14 lig, 4 avrupa)

Arda'nın profosyonel düzeydeki ilk iki senesini bu şekilde özetleyebiliriz, şimdi günümüze biraz daha yaklaşalım. Arda Turan'ın Avrupa vitrinine çıktığı en önemli turnuva olan Euro 2008'e geri dönelim. Euro 2008'de Arda'yı parlatan en önemli özelliği kanatlardan etkili olması kadar takımın pas trafiğini yönetebilmesiydi. Özellikle İsviçre ve Çek Cumhuriyeti maçlarında gördük ki Arda Turan ofansif etkinliğinin yanında oyun kuruculuk vasıflarını da yükleniyor. Ancak burda atlanmaması gereken nokta turnuva performansıyla sezon boyunca gösterilen rutin performans arasındaki fark. NBA'den örnek verirsek normal sezonda gösterdiğiniz performansla play-off'larda gösterdiğiniz performans arasında bariz bir fark olur, ben buna benzetirim bu tip performansları. Yanlış hatırlamıyorsam Arda Turan o maçlarda 10 km'nin üzerinde bir mesafe kat etmişti sahada ki Galatasaray'da genelde en çok koşan üç oyuncu arasına giremez Arda Turan. Oyun liderliği konusunda ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunu zaten biliyoruz ama bunun için 2. bölgeye kaydırılmasına gerek olmayan bir oyuncu Arda, birincil görevi bu olursa aynı zamanda pozisyon üreten oyuncu rolünü kaldırabileceğinden emin değilim bu anlamda.

Geçen sene Skibbe'nin onu sağ kanatta oynatma isteğini ve onun bu konudaki isteksizliğini biliyoruz, onu bu konudaki tavrı sebebiyle eleştirmiştik zaten ama orda Arda Turan'ın söylediği çok kritik bir nokta var. Arda diyordu ki "Benim sol kanatta oynadığım süre içinde geliştirdiğim 7-8 tane oyun seti var ve bunlar üzerine uzmanlaştım. Sağ kanatta sabit olarak oynamak beni verimsiz kılar, bu anlamda sol kanatta oynamayı tercih ediyorum." Arda Turan bunu görevinin tanımı değişmemesine rağmen sağ kanat için söylüyorsa 2. bölgede yepyeni bir role kafaca ne kadar hazır ve mutlu olacağı benim için soru işareti. Bu söylemlerinde Lincoln, Skibbe ve bazı yerli oyuncular arasındaki çekişme de etkiliydi elbette, Rijkaard'ın getirdiği karizma ve kredi bu tip serzenişlerin önünü kesecektir ama önemli olan Arda'nın başarılı olup olmayacağı. Bu bölgenin getirdiği sorumluluklar da farklı. Arda ceza sahasına sızmakta ve zaten sınırlı olan gol katkısını bulmakta iyice zorlanacak. Şutu olan bir oyuncu olsa cepheden daha iyi fırsatlar yakalayabilirdi ama Arda'nın hiçbir zaman vasat üstüne çıkaramadığı bir meziyet isabetli ve sert şut atmak. Arda'dan beklenilen sezon toplamında 15 gol, 15-20 asist gibi bir performansı vermesi bu anlamda pek mümkün olmayacaktır eğer bu görevde orta alanda şans verirsek.

-----------------Baros----------------
----Kewell-------------------Keita----
-----------Arda------------?----------
------------------Topal---------------

Tabii Arda Turan'ın olduğu kadar Galatasaray'ın çıkarları da söz konusu, kadroyu optimum şekilde kullanabilmek adına. Galatasaray'ın elinde üç tane üst düzey 3. bölge kanat oyuncusu var. Harry Kewell, Arda Turan ve yeni transfer Abdul Kader Keita. Keita hem kanat-forvet kimliğiyle, hem de sağ taraf formasyonuyla ileri üçlünün sağında oynayacağını söyleyebilmek zor değil. Sol taraftaki tercihse daha çok iki oyuncunun çok yönlülüğüne bağlı. Harry Kewell kariyeri boyunca sol forvet oynamış bir oyuncu ve 4-3-3'ün ortasında oyun kurucu olarak görev yapmaya uygun değil. Bütün özellikleri Baros'u ve Keita'yı tamamlayan sol kanat-forvet özellikleri. Arda Turan pas becerisi anlamında daha üstün ve orta sahanın gerektirdiği daha ağır savunma görevlerine Kewell'a oranla daha uygun. Ayrıca ona serbestlik sağlanırsa zaman zaman Kewell ve Keita'yla bölge değiştirip rakip defansın dengesini bozabilme şansına sahip. Orta sahada bu rolü üstlenebilecek başka oyuncumuz olmadığından Arda'nın bu bölgede oynamasının kulüp ve teknik heyet tarafından arzulanır olması mümkün.

İşin bir başka boyutu da yazının girişinde dediğimiz gibi bunun Arda Turan adına ecnebi deyimiyle bir 'challange' olacak olması. (Şu kelimeyi tam olarak karşılayan Türkçe kelime bilen varsa yorumlara yazsın lütfen. Mücadele yazınca garip hissediyorum zira, belki hedef olabilir. Neyse.) Bu bölgeye adapte olmak zorunda kalacağından eksik yönlerini giderme adına daha fazla çaba gösterebilir ve bunun kariyer gelişimine de büyük katkısı olur. Sadece sol açıkta göreb yapan bir oyuncudan ziyade hem kanatlarda görev yapan, hem de oyun kurucu oynayabilmek daha afilli bir CV için fena olmaz hani. Özellikle İngiltere gibi zor ligleri hedefliyorsanız birden fazla pozisyonda oynabiliyor olmanız önemli bir kriter. Arda'nın hedefleri arasında bu ligler varsa üzerine koymak durumunda ki bu en çok Galatasaray'ın işine gelir.

Taraftarın nabzına bakarsak Arda'nın Iniesta rolüne geçmesi benimsenmiş gibi duruyor. Yalnız bunda 4 hücum oyuncusunu oynatabilmenin gerekliliği kadar insanlardaki 'yeni bir Hagi' görme dürtüsünün de etkili olduğunu düşünüyorum, buna artık dillere pelesenk olan 'oyunu çift yönlü oynamak' deyimini de katabiliriz. Oyuncunun özelliklerini doğru düzgün etüd etmeden bu tip bir gelişimin kesinlikle olacağını varsaymak ilerde büyük bir hayal kırıklığını da beraberinde getirebilir. Beklentileri dizginlemek adına bunu söylememiz gerek.

Sonuç olarak ben Arda Turan'ın 3. bölge oyuncusu olduğunu ve mevkii değişiminin beklenen olumlu etkiyi en azından hemen yapmayacağını düşünenlerdenim. Takım halinde başarılı bir sezon girişi Arda'nın bu bölgedeki geçiş performansını parlatabilir belki ama bu onun yeteneklerinin hangi bölgeye daha uygun olduğu hakkındaki fikrimi değiştirmeyecek. Galatasaray için en yararlısı, en hayırlısı neyse o olsun, bütün dileğim bu...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

34 yorum:

ti esti to dedi ki...

müthiş bir analiz gerçekten. bu kadar derinlemesine analizler okumayalı uzun olmuştu. teşekkürler. bu arada ben ardanın saha içerisinde 4-3-3 modelinde orta üçlüde oynayacağını varsayıyorum. yani bir nevi sistem revize edilecek şöyle diyelim: 3-2-1-3 bu şekilde bir sistem oluşturacaktır rijkaard ardadan maksimum fayda sağlamak adına. tabi burada kewellın 25 maç üstünü çıkarmasına bağlayarak söylüyorum. eğer aksi durumda zaten kanatta olacaktır ve iniesta rolünü emre çolak üstlenecektir. bu olursa benim adıma çok sevindirici olur.

pclion dedi ki...

Aslına bakarsan bu rotasyon konusuna da değinecektim ama arada kaynamış. :) Kewell bu sene kendi standartlarının üstüne çıktı, bu kadar maça çıkabileceğini bilse eminim Liverpool bile onu bırakmaktan vazgeçebilirdi ya da bize kalmazdı, ondan eminim.

Bu anlamda Arda sol forveti yedekleyen oyuncu da olabilir aynı zamanda...

Muratao dedi ki...

Eline sağlık dostum.Çok iyi analiz.Böyle bir Arda analizini daha önce borges yapmıştı.orada da Arda'nın artık mücadeleci bri oyuncuya dönüştüğüne dikkat çekmişti.Ben Arda'nın sağ kanatta verimsiz olurum lafına takıldım.bu yaşta bir oyuncu eğer kendini geliştirmek için çalışmıyorsa biraz problem var demektir.Aynı durum Wayen Rooney hakkında gündeme gelmişti ve o zamanlar Ferguson'un yardımcısı olan Carlos Queiroz sol tarafın Rooney'e uymayacağını söyleyenlere şöyle bi yanıt vermişti:'Rooney şuan için o mevkinin en iyi oyuncusu olmayabilir fakat hala 22 yaşında ve çalışırsa bundan sonra sol taraf deyince akla ilk gelen isim rooney olur.'Galiba bizim futbolcularımızın başka liglerin sadece saha içini değil saha dışını da takip etmeleri gerekiyor.

Bu arada challenge kelimesinin karşılığı olarak meydan okuma iyi bir alternatif...

çagdas dedi ki...

Arda Turan olası bir mevkii değişiminde elbette ki kısa sürede beklenen performansa ulaşamayacak. Bu zaten normal karşılanmalı, bu değişimi destekleyenlerce de, değişimi istemeyenlerce de.

Ama ben şahsen Arda Turan'ın geriye (Iniesta mevkiisine) kaydırılması fikrinden, ve de bu fikrin Rijkaard'ın ve Keita'nın gelişinin ardından iyice benimsenmesinden çok rahatsızım.
Çünkü bu yolun, Arda Turan gibi ülkemizden nadiren çıkan, oldukça iyi bir yetenek/karakter karması futbolcunun çıkabileceği en iyi noktaya ulaşması için gereken yol olduğuna inanmıyorum.

O yüzden Arda Turan'ın ya "winger" oynamasını ya da ofansif orta saha ile forvet arasındaki bölgede Recoba, Baggio tarzı forvetlerin aldığı rolü - fantasista - alıp o şekilde oymasını istiyorum.
Hatta mümkünse defansa olabildiğince minimum katkıda bulunsun, ama topu ilerde ayağına aldığında maximum dirilikte olsun.

Ben O'nun en iyi bu şekilde gelişebileceğine inanıyorum. O yüzden, her ne kadar bazı taraftarların hoşuna gitse de (ki bunda bir yanlış yok), benim içime bir sıkıntı düşüyor Arda Turan her defansa koşup top kapmak için kendini zorladığında.

Hitzfeld, Ribery'yi defansa mümkün olduğunca az yardım etmesi gerekecek şekilde ve dolayısıyla ofansta gerekirse bütün rakibi tek başına geçebilecek enerjiye sahip bir halde kullanmadı mı? Keza Ferguson da C. Ronaldo'yu aynı şekilde?
Kaka Milan'dayken takım arkadaşları ile defansa yardım etmemesi yüzünden tartışmalar yaşamıştı hatırlarsanız, ki yanılmıyorsam Gattuso'nun Kaka'yı bu konu hakkında medya önünde eleştirmişliği de var (Daha çok örnek çıkar aynı çizgi üzerinden, Hagi'nin Türkiye'deki zamanından bile çıkarılacak dersler var).
Bu futbolcular bir fenomen oldularsa ortak bi noktları vardır elbet, o noktları da Arda Turan üzerinde kullanmak lazım. Ama bence Arda Turan'ı Iniesta rolüne çekmek kesinlikle kendisinden en iyi yararlanılacak yol değil.

Borges de bu konu da yazmıştı şurda.

Anonymous dedi ki...

bir fenerbahçeli olarak arda'yı çok beğeniyorum.Yalnız ülkemizde kendini bir üst seviyeye taşıyamayacak maalesef.Çünkü gelişmesi için gerekli olan zorluk seviyesi ligimizde mevcut değil.Ama Rijkaard'ın gelişi onun için gerçekten büyük bir fırsat.Umarım değerlendirir.Yeni kadroya bakarsak daha fazla sayıda kaliteli oyuncuyla oynayacak.Bu durum ardanın asist sayılarına olumlu yansıyacak.Hatta bu sene asist kralı bile olabilir(Çok ciddiyim alexi bu sene geçer.)
Bir de ardanın devamlı geriye gidip top çalmak için uğraştığını görüyoruz.Çaldığı top sayısı yüksek ama ben bir futbol sever olarak ardanın top çalmak için uğraşmasını görmek istemiyorum.Oyun olarak benzediği Ribery'nin geri gelip top çaldığını görmedim.Çünkü Ribery'nin görevi bu değil.İnşallah Rijkaard bu duruma bir el atar.Ben ardanın top çalmasını değil bütün maç boyunca 3. bölgede her an etkili olabilecek bir oyuncuya dönüşmesini görmek istiyorum.(o kadar çok istiyormuşum ki cümle bayağı devrik oldu)Ardanın geri dönüşleri onun maçın sonuna diri girmesini önlüyor.(ya da biz ardadan çok şey bekliyoruz.Ama yıldız dediğinde böyle olmalı sanki.Rooneyle arasında kaç yaş var bilmiyorum ama (maşallah)rooney 90 dakika koşuyor.O kadarını beklemiyorum ama bir alt seviyesi olsun bari.)

Gökhan dedi ki...

çok güzel bir yazı olmuş.bana göre de arda için iniesta rolü çok uygun olmaz,sol açık olarak daha yararlı olacağını düşünüyorum.ayrıca türkiye de kaldığı sürece şu an ki halinden çok daha ileri gitmesi de bence zor.o yüzden ne kadar çabuk giderse avrupa ya onun için daha iyi olacaktır.ayrıca kewell in muhtemel sakatlıklarla kaçıracağı maçlar yüzünden zaten arda otomatik olarak yine sol açık oynamaya başlar.
euro 08'de sol kanatta oyun kurucu gibi oynadığı maçlara da hırvatistan maçını da ekleyebilirim bana göre o maç da isviçre maçına göre daha iyi oynamıştı arda.

ihk dedi ki...

bence arda'nın performansını belirleyecek etkenlerden biri deorta 3'lünün nasıl kurulacağı. barcelona 1+2 şeklinde oynuyor ama bazı takımlar aynı üçlü ortasahayı 2+1 şeklinde da defansif kurmayı tercih ediyor.

bence rijkard özellikle avrupa maçlarında 2+1 dizilişini tercih edecek. bu durumda arda ortasaha forvet bağlantısını kuran adam olur.

1+2 dizilişinde ise arda ofansif anlamda rahatlayağı için daha verimli olabilir ama o zaman da takımın genel bir savunma sorunu ortaya çıkar. bu sorunu çözmenin yolu da iniesta-xavi ikilisine benzer bir arda-arda2 ikilisi kurmak.

nedegilefendim dedi ki...

ingilizce ve almancada çoğu kelimeyi karşılayan bir kelime bulmakta ciddi anlamda sıkıntılar yaşansa da sanırım challenge bunlardan biri değil, ama bazen belli kavramları belli resimlerle özdeşleştirdiğimizden basit cevaplar gözden kaçabiliyor:

challenge, sanırım meydan okuma olarak ifade ettiğimiz eylemi karşılamaktadır.

Arda meselesine gelince, ben Arda'nın ne hızının ne de orta yapma kabiliyetinin dünya çapında bir kanat oyuncusu için yeterli olduğuna inanıyorum şahsen. Arda fiziksel yetenekleri çok üst düzey olmayan bir oyuncu. Açmak gerekirse: yeterli patlayıcılığa (walcott gibi overmars gibi) yeterli fizik gücüne ( ferguson sonrası ronaldo gibi - rooney gibi ) oyunu domine edicek fiziksel yeteneklere sahip değil kanımca. Tekniği üst seviyede olsa da Arda'yı Arda yapan şey analizinizde ifade ettiğiniz üzere oyun zekasıdır, onu sahadaki diğer oyunculardan ayıran da budur. Arda'nın sol kulvarda oynamasındaki en büyük sakınca sahip olduğu hücum setlerinin ezberlenmesi (bkz. Hasan Şaş) ve oyununun tek yönlüleşmesidir. Zira Arda elindeki silahları rakibi çaresiz bırakan bir oyuncu değil. Basketbol üzerinden bir örnek verirsek, Arda, Lebron James gibi rakibi çaresiz bırakan bir oyuncu değil, Paul Pierce gibi oyunu bilen ve rakibin zaaflarını doğru yerde doğru hareketi yaparak kullanan bir oyuncu. Hatta şahsen ben Arda'yı P.Lahm'a oldukça benzetiyorum, hatta biraz radikal olsa da Arda kariyeri boyunca sol bekte oynamış olsaydı Barcelona'da şu anda rahatlıkla oynayabileceği gibi bir inanca sahibim.

Yerleşmiş bir hücum setinde ekstra hücumcu olarak Arda'nın oyunu ne kadar açabileceğini düşünün. Ancelotti, Pirlo'yu nasıl zamanında ön liberoya geçirerek kariyerini kurtardıysa ( Brescia'daki Pirlo yanlış hatırlamıyorsam Sergen'den halliceydi ve Coco - Guly karşılığında Simic ile beraber Inter'den Milan'a yollanmıştı )
Arda'nın da sahayı daha geriden kontrol edebilecek mental yeteneğe sahip olduğunu - zekasını bu doğrultuda kullandığı takdirde oldukça etkili bir oyuncu olabileceğini düşünüyorum. Elbette ki bu dönüşüm hemen gerçekleşmeyecektir - ama Arda şu anda olduğundan çok çok daha iyi bir kanat oyuncusu olamayacaktır- zira fizik gücünün belirli bir sınırı var ve bence bahsettiğiniz vasatın üzerine ancak çıkan şut yeteneği de bu fizik gücün bir yansıması - zira Arda'nın şut tekniğinin zayıf olduğuna kesinlikle inanmıyorum, sadece 30 metreden düşündüğü şutlara çıkartabilecek bir güce sahip olmadığını düşünüyorum.

Kısa vadede yaşanılacak verim kaybı uzun vadedeki kazanımlar düşünülerek sineye çekilebilir kanımca, Arda'dan Gattuso'luğa soyunması istenilmeyecektir, koşmuyor diye de kadro dışı bırakılmayacaktır bence.

Tabii ki beklentilerin bu kadar yüksek olması önemli bir baskı unsuru, ama aynı sorundan teknik ekip de muzdarip. Ama bu beklentiler olmasaydı da F.R'yi başa getirecek altyapıyı da oluşturamayacaktı Galatasaray...

Neyse efendim - sadece meydan okuma diyip çıkacaktım, çenem düştü - ms. john soda'ya yorun (:

iyi olun öyle kalın ayrıca.

Spooky dedi ki...

ben arda'ya iniesta rolü gibi bir yorum yaparken kafamda az çok bu endişeler vardı ama sen gerçekten çok güzel aktarmışsın.

teşekkürler.
ben arda'nın zihinsel olarak her türlü yükü kaldırabileceğini düşünüyorum.
kendi açıklamaları var. çizgide oynamayı seviyorum diye. o sebeple iniesta rolü derken belki az koşan iniesta gibi düşünmek lazım. 4-3-3te kewell ile arkalı önlü oynaması ise arda'nın ters ayakla içeri kateden özelliğiyle çok etkili olur. çeşitlemeler gerçekten önemli, arda katederken kewell ile uyumları çok etkili hucumlara dönebilir veya kewell'ın sürüklediği toplar ile yaptıkları verkaçlar gibi gibi... bu olumlu taraflar.

arda istediği zaman gerçekten çok iyi top çalıp bunları etkili kullanabiliyor belki bir mehmet topal kondisyonuyla değil ama bu potansiyeli var. biraz daha az koşarak sol çizgiye yakın 4-3-3 te görev yapabilir. arda'sız bir üçlüde isimleri geçen oyuncular linderoth dışında barcelona gibi hızlı toplar atamıyor ama örneğin trabzon'da milan baros'un golünü düşünürsek arda oyun zekasıyla bunları çok etkili bir şekilde hayata geçiriyor. bu sebeple orta üçlüde görmek istiyorum. bir noktada iniesta'nın çok dar alanlarda çok kısa paslar ve çabuk çalımlarla önünü açma durumu yine arda bunun için en iyi aday fiziği yetmeyebilir ama en azından bunun deneneceğini düşünüyorum. tabii yeri gelir ileri üçlüde yer alır, bu durumu da kimse yadırgayamaz. aslında söylenecek çok sye var da bir kaç maç görmek gerek sanırım

Anonymous dedi ki...

? işaretli yere "Biglia" uyar mı?

Gala's dedi ki...

challangenin tercümesi macera diye biliyorum.

arda bence iniesta olmalı. kewell baros keita ileride iyidir. arda ortada oynarsa oyunun kitlendiği dakikalarda keita forvet olur arda ileriyi 4 ler. baya değişken olur.

Anonymous dedi ki...

İşaretli yere Rosıcky 10 numara olmaz mı?Bence olur mu olur.

Anonymous dedi ki...

soru işareti niye koyuyorsunki oranın adamı belli ayhan akman. xavi rolünü üstlenebilecek tek oyuncu galatsarayda

pclion dedi ki...

İşte bunu diyorum, bu saydığınız kelimelerin hepsi olur gibi ama hangisini yazsak biraz eksik gibi kalıyor. Tam oturmamış dilimizde karşılığı, çevrilmiş bir kavram olduğunu belli ediyor. Ne demek istediğimi anlattım sanırım.

O kadar yazı yazdık, işarete taktınız yahu. :) Ayhan da olur elbette, ben yeni bir transfer yapılma ihtimaline istinaden yazdım onu...

Anonymous dedi ki...

Öyle bir yere işaret koyuyorsunki oranın tartışmasız sahibinin kim olduğu belli, sağ beke koyabilirsin, transfer ihtiyacı varsada ardayı yazdığın yere yapılmalı, çünkü gs da orada oynayacak oyuncu yok(lincoln ü saymıyorum), kanatlarda da arda keita kewell üçlüsünü rotasyonlu kullanır.

Anonymous dedi ki...

senden arda messi mi iniesta mı dan çok, rijkaard taktiğinin ne kadar galatasaraya uygun olduğuna dair bir yazı bekliyordum, servet gökhan zan emre aşık, puyol milito pique marquez mi? puyol ve militonun yerden ne kadar çabuk, pique ve marquez inde oyun kurma becerilerinin ne kadar yüksek olduğunu biliyoruz. Galatasaray elinde rijkaardın sistemine uygun olmayan stoper tipi servetten kurtulma imkanına sahipken hem ondan kurtulamadı bir de servet yetmezmiş gibi gökhan zanı aldı. Bence emre güngör elinde sisteme uyan tek oyuncu onun yanına pique tarzı havadan ve yerden iyi ayrıca topu oyuna sokabilen bir yabancı ile defansı halletmeleri lazımdı. Galatsarayın ne kadar iyi hücum ve orta saha hattı olsada defans rijkaardın ve gs taraftarının başını çok ağrıtacak gibi.

kendine iyi bak dedi ki...

@adsız
defans konusunda cok haklısın kesinlikle, oyunu kurabilecek bir stoper olmalıydı(belki gelecektir bilinmez)
arda'ya gelince bence de iniesta rolu ona cok uygundur, en azından kewell'ın oyunun son 30 dakikasındaki performansında oyundan alınma durumunda sol'a kayabilir.
? yerine en iyi kisinin linderoth'un olacagını dusunuyorum; ama bakarsın biglia cıkar gelir:)

Anonymous dedi ki...

bu saatten sonra servet elinde kalmış, o gidecek diye gökhan zanı almışsın 2 emreler var semih murat gibi gençler var bence yabancı bir stoper alınması zor gibi duruyor. Gs servetin transferini çok akılcı kullanmalıydı bence tüm sezonu ve rijkaardın geleceğini etkileyecek önemli hatalar yaptılar. Servetin transferinde gelecek paraya biraz daha katıp marquez ve gudjonsen veya onların ayarında 2 oyuncuyla transferi noktalamalıydılar. franca sabri emre g. marquez balta topal ayhan gujonsen keita baros arda.

seyyid yuksel dedi ki...

önümüzde 2 örnek var, birincisi emre belözoğlu diğeri hasan şaş.Emre haginin veliahtı olarak yetişmişti yapabileceği ne yanlış ülke ve takım tercihi sonrasında kendini fiziksel ,mental olarak uygun olmayan bir mevkide geliştirdi.Hasan şaş ise borgesinde yorumunda belirttiği gibi ezberlenmiş hucum setleri sonrası hep o 2002deki haliyle hatırlandı.3lü forvetin sol kanatında oyuncuların driplingi olan,orta açabilen ve iyi şut çekebilen oyuncuların olması daha uygun bir tercih.Bu nedenle kewell,henry,kalou,malouda daha verimliolur bu mevkilerde.
Suat kaya ve tugay da ilk dönemlerinde ofansif özellikleri ön planda oyunculardı, sonrasındaki kariyer gelişimleriyle türkiyenin 1996,2000,2002de başarılı turnuva performanslarında çok önemli rol oynadılar.Arda avrupaya açılacaksa bu sol açık değil,bir fabregas,iniesta,gerrard gibi bir pozisyonda olmalı.

Anonymous dedi ki...

o soru isareti ayhan akman cunku mehmet topal defansif yapida arda turan ise ofansif yapida e yanlarinda ayhan akman surekli ileri geri oynamali

bu arada challenge i bu duruma gore yeni bi macera olacak gibisinden cevirebiliriz ya da kasacak bi durum gibisinden zorlayan ama tek kelime olmuyor turkcede karsiligi yok :) dodge challenger dersen dodge mucadeleci kendini kasan zorlayan derim :P

Anonymous dedi ki...

2.20 de yazan adsız arkadaş, gs nin ne suçu var servetin transfer olamamasında söylermisin ?

ihk dedi ki...

hem yazıda hem de nedegilefendim'in yorumunda bahsedilmiş ama ben de arda'nın orta ve şut zaafı hakkında birşeyler söylemek istiyorum.

arda'nın fiziği hepinizin bildiği gibi biraz farklı. bacakları kısa, gövdesi ise normalden daha uzun. bu durum arda'nın çabuk yorulmasına sebep oluyordu. enerjisini akıllıca kullanmayı öğrenerek bu sorunu aştı.

arda şut çekerken ve orta yaparken fiziğinin kurbanı oluyor. "topa kalçadan vurmak" diye bir tabir vardır. arda bunu yapamadığı için orta ve şutlatı yeterince sert olmuyor. çok güzel, adrese teslimn, hatta izlemesi estetik olarak haz veren ortaları var. ama top o kadar yavaş gidiyor ki defans ve kaleci çoktan pozisyon almış oluyor.

arda'yı kötülediğim zannedilmesin. bunlar sadece onun zayıf yönleri ve yapılması gereken onun güçlü yönlerine odaklanıp arda'dan maksimum verim alabilmek.

arda'nın bundan sonra yapması gereken oyun zekasıyla kısa paslara dayalı bir sistemin merkez oyuncusu olmak. adam eksiltme yeteneğiyle de sıkışan oyunları çok rahat açabilir.

Anonymous dedi ki...

Arda Iniesta olabilir; amma velakin Xavi bulabilir miyiz, hic sanmiyorum, Xavi cok siradisi bir oyuncu, Lampard ile cok benzetiyorum onlari, ikisi de tilki gibi (hatta Lampard in tipi de tilkiye cok benziyor :) , oyun zekalari cok üst seviyede top gelmeden ne yapicaklarini biliyolar ve nerdeyse hiç top kaybetmiyorlar. Xavi yi bu hale sokan yillardir oynadigi sistem, yani öyle havadan Xavi olmadi, sistem onu bu sekilde olmasina yönlendirdi, o yüzden Xavi dogulmaz, olunur diyorum.

Ulas dedi ki...

arda yı zor günler bekliyor, Messi ' nin bi açıklaması vardı; "Ben ortada oynamaya alışmışken Rijkaard beni sağ kanada koymuştu, gecelerce ağladım" gibi bir açıklama. Şimdi sağ tarafta oynuyor, dünyanın en iyi futbolcusu oldu ve kac senelik bildigimiz striker Henry bile sol kanat oynuyor 32 yasinda. Arda bu anlamda biraz zora gelemiyor sanırım, aslında yatarak-kayarak top calma yetenegi FM diliyle tackle becerisi kaliteli bir DMC,DC kadar üst seviyede.

Tabi sonucta kendi tercihidir, sadece solda kendini geliştirmiştir, şimdi başka bi yerde oynamak istemez; ama hayat statik degil sürekli bir devinim icinde, o da kendini geliştirmek zorunda, bunu bir düsünmeli bence.

nedegilefendim dedi ki...

meydan okuma'da ısrarcıyım (:

çünkü bahsettiğiniz örneklerin her birininin yerine meydan okumayı getirmemiz mümkün.

Bu arda için yeni bir meydan okuma olur -

"yeni bi macera olacak gibisinden cevirebiliriz ya da kasacak bi durum gibisinden zorlayan"

wants new challenge - to challenge meydan okumak - challenge meydan okuma durumu ya da meydan okuyanın durumu - kariyerimde yeni bir meydan okuma istiyorum gibi -

kasacak bir durum özelinde de sınırlara ve durumlara karşı meydan okuma söz konusu.

street fighter'ı hatırlarsak new challenger - gelirdi karşımıza - yeni meydan okuyan.

türkçe imgeler üzerinden giden almanca'nın keskinliğine ingilizceye almanca ve fransızcadan miras kalan yapısallığa sahip olmayan bir dil. Almanca'da bir eylemin özel bir durumu için dahi bir fiil bulabilirken türkçede bu fiillerin her birini bir imge üzerinden karşılamamız gerekiyor.

Ancak challenge kelimesinde kullanılan anlatım da resimsel - metaforik bir anlatım, bu yüzden pek çok örnekte oturmadığını ama bu örnekle meydan okuma kelimesindeki örneğin neredeyse özdeş olduğunu ifade etmiştim.

Bir etimoloji sözlüğüne bakayım dedim yanılıyor muyum diye.

1292, from O.Fr. chalenge "accusation, claim, dispute," from L. calumnia "trickery" (see calumny). Accusatory connotations died out 17c. Meaning "a calling to fight" is from 1530. Challenged as a euphemism for "disabled" dates from 1985.

17. yüzyılda ilk anlamı terk edilmiş kelimenin ve "calling for a fight" anlamında kullanılmış.
Yani meydan okuma'nın yarattığı gel de açık alanda karşı karşıya kavga edelim imgesi ile benzer bir imgeye işaret ediyor.

Elbette %100 bir uyum söz konusu değil, kaldı ki bu dilsel hiçbir meselede söz konusu değil.

Ama kühlschrank ile buzdolabı ne kadar yakınsa o kadar yakın bu iki kelime birbirine.

Anonymous dedi ki...

Ardanın tamamen istatistiklerini yazabilecek var mı?
2006-2007
2007-2008
2008-2009 bilen varsa hem gol hem asist olarak yazabilir mi bir daha.

Karamurat dedi ki...

herşeyden önce sağlıklı Harry Kewell'ın yedek oturması çok büyük bir yeteneğin israfı olacağını bel,rtmek isterim. Baros'un tartışmasız mevkisinin en iyisi olduğunu ve Keita'nın sağda en yüksek verimi verdiğini düşünürsek Kewell-Baros-Keita ileri üçlüsü bozulmamalı.

Arda'dan en yüksek hücum verimini almak için ise "?" kısmı Arda'nın değil Topal'ın yanına yazılmalı.

Nr zaman ileri üçlüden biri sakatlanır, cezalı olur, oyundan çıkarsa o zaman Arda ileri üçlüye geçmeli.

Anonymous dedi ki...

Challenge'ın burda kullanılan anlamı meydan okuma olamaz, fiil halindeki challenge'dır o. İsim olan challenge, insanın kendini zorlayacak, kamçılayacak bir durum anlamında. Nedegilefendim'in kullandığı "wants a new challege" kendini zorlayacak, geliştirecek, motive edecek yeni bir şey (şeyin yerine sorun, problem, durum da koyabiliriz) istiyor manasına geliyor. Türkçe'de tek bir kelime olarak karşılığı yok malesef.

Arda'ya gelince, bence de yeni Iniesta'mız Arda'dır, kendisini sol kanada hapsetmek yerine, sorumluluk alan, gerektiğinde ceza sahasına girip hücuma yardım eden, gerektiğinde top çalan serbest bir pozisyonda oynaması yaratıcılığını da geliştirir. Tabi baya bir kondisyon depolaması lazım. Daha yaşı küçük, kendini geliştirmesi için yeterince vakti var, bu fırsatı tepmemeli.

Spooky dedi ki...

arda için sol kanatta oynamak challengedır.
meydan okumadır orada oynayamaz diyenlere aynı zamanda kendisini de zorlayacak, kamçılayacak motive edecek bir süreçtir.
fiil-isim farkı anlamı değiştirmiyor türkçe açısından baktığımızda.

Adam dedi ki...

nedegilefendim'e katılıyorum. Öncelikle Challenge kelimesini en mantıklı karşılayan kelime grubu "Meydan Okuma" olmalıdır. Lakin yazarın kastettiği şey bu değilse Challenge kelimesi kullanılmamalıdır. Arda'nın yeni görev ile imtihanı denilebilirdi belki. Ancak "Challenge" olunca kendisi tarafından arzu edilen durum olduğu şeklinde algılanır. Bir kelime için yaptığımız polemiğe bak :)
Arda konusuna gelince Fenerbahçe'mizde görmeyi en çok istediğim Türk oyuncusu kendisi. FR ise onun yeteneklerini en iyi şekilde kullanacak ve meziyetlerini artıracak ender teknik direktörlerden birisidir bence. Bu analiz sanki Arda hep verilen bölgede görev yapacakmış gibi bir intiba uyandırdı bende. Bence GS hücum hattı bu sene dönerek, sık mevkii değiştirerek oynayacak. Skibbe bunu oynatmaya çalışmıştı ancak disiplin sorunları, sakatlıklar vs.. gibi sebeplerden başarılı olamamıştı.
Günümüz futbolu tek yönlü oyunculara göre değil. Arda da kalburüstü takımlarda oynamak istiyorsa başarmak zorunda.
Soru işaretli yere gelince sakatlıktan kurtulmuş ise Linderoth ya da Ayhan olabilir diye düşünüyorum.

father vic dedi ki...

bugün maçı izledikten sonra 'iniesta rolünü' emre çolakın üstlenebilceğini düşünüyorum açıkçası..çok büyük yetenek kesinlikle 11 e monte edilmeli kiralık olarak bank asyaya filan gönderilmemeli..ayhandan da kurtulmuş oluruz..arda da sol açıkta(çok istediği mevkisinde)görev alır onu da kewell yedekler..hatta kewell arda keita ile 3lü bi rotasyon yapılır..her maç 2 si oynar ve dinç kalırlar..bu arada mustafa sarp da hemen gitsin bu takımdan bu kadar pasif ve düz bir oyuncu olamaz..maldonado yanında yaratıcı oyuncu kalır..rotasyonda bile bulunmamalı..orta sahada linderoth-barış-emre çolak(topal-ayhan yedekli) ilerde arda keita baros(kewell zaman zaman aydın yedekli) oynasın..yaseri de sol forvette oynattı bugün takımın iyilerindendi o da bi alternatif olabilir özellikle son yarım saat ve kolay maçlar için..

morientes dedi ki...

Öncelikle bu güzel yazı için gerçekten çok teşekkürler. Özellikle yazıda sözü geçen bodeslav ve gaziantep maçlarını hatırlamak hoş oldu:)
Arda'nın mevki değiştirme mevzusuna gelince bence yazıda değinilenler ışığında 3 temel zorlayıcı durum var:
1.si senin de çok üzerinde durduğun Arda'nın psikolojik olarak bu değişime açık olup olmaması. Skibbe döneminde benim de kendine oldukça yarar sağlayacağını düşündüğüm sağ kanat rotasyonuna girmek istememesi gerçekten bu değişim için önemli bir soru işareti oluşmasına sebep oluyor. Ama burda kesinlikle Skibbe ve Rijkaard arasındaki karizma farkının bu problemi aşmada daha etkili olacağı kanaatindeyim
2. durum ise Arda'nın özellikle şut anlamındaki zayıf yönlerinin bu mevkide oynamasıyla daha göz önüne geleceğidir. Arda'nın özellikle şut gücü açısından çok zayıf bir oyuncu olması, bu mevkide yakalayacağı önemli fırsatları değerlendirememesi anlamına gelecektir. Ancak Rijkaard'ın Barcelona'sına baktığımızda bu mevkide görev alan oyuncuların gol olarak katkılarının daha çok kendi önünde oynayan üç oyuncu ile verkaça girerek ceza sahası önündeki defansın arkasına sarkması neticesinde kaleci ile karşı karşıya kalınılan pozisyonlardaki etkili bitiricilikle geldiğini görmekteyiz. Elbette Deco da Iniesta da oldukça iyi şut çıkarabilen oyuncular ve bu şekilde birçok gole imza attılar ama benim gördüğüm kadarı ile özellikle Iniesta önündeki üçlü ile etkili bir biçimde verkaçlarla defansın arkasına sarkabilen bir oyuncu ki Arda'nın bu verkaçta duvar vazivesini görebilecek yetenekte oyuncularla bunu geçtiğimiz yıllarda yaptığını oldukça sık gördük.
3. ve bence en önemli sıkıntılarda biri de özellikle yazıdan çok yorumlarda değinilen Kewell'ın performansı konusu. Arda'nın bu yeni mevkide oynaması durumunda yaptığımı Kewell'ın sol açıkta oynayacağı varsayımı ne kadar gerçekleşebilecek. Kewell kariyerinin son yıllarındaki ortalamanın çok üstünde istikrarlı olan bir yıl geçirdi. Bu yıl da buna ne kadar devam edebilecek. Bunun yanı sıra maç içinde 90 dakika o bölgede oynayabilecek mi? Peki Kewell'ın her yokluğunda o bölgeyi Arda mı kapatacak? Eğer özellikle son sorunun cevabı evet ise bu Arda'nın yeni mevkisine alışma döneminde o mevkide alacağı süreyi azaltacağından olumsuz bir teki yaratabilir. Ancak bu son madden,n ve diğer maddelerin ışığında şunu söyleyebilirim ki verdiği demeçlerle ve tecrübesiyle Rijikaard'ın Arda gibi bir oyuncunun harcanıp gitmesin izin vermektense sistemini Barcelona da olandan farklı bir yapıya çevireceğidir. Bu konudaki gelişmeleri önümüzdeki aylarda göreceğiz.
Son olarak "challenge" kelimesi için bence de en uygun Türkçe karşılık "meydan okuma" olmalı.

emil zatopek dedi ki...

Analiz çok geniş, ancak fikri destekleyecek başka bir yön daha olduğunu düşünüyorum.

Öncelikle Arda henüz fiziksel olarak baskı kaldırmaya hazır mı, bunu bilmiyorum. Karşısında sürekli üzerine sert baskı yapacak savunma oyuncuları olacak ve bu sefer sırtını yaslayacağı taç çizgisi de olmayacak.

Iniesta-Toure-Xavi üçlüsü savunmadaki açıklarını bol pas yaparak kapatıyorlar. Yani topu sürekli ayaklarında tutarak savunmadan kurtulabiliyorlar. Bu yüzden Arda'nın yapacaklarını onun içinde düşünüldüğü üçlüyü görerek değerlendirmek gerek. Aynı pas trafiğini yaratmanın çok zor olduğunu düşünüyorum.

Örneğin Arda-Topal-Ayhan üçlüsünün ne kadar akıcı bir pas trafiği olacak, merak ediyorum. Eğer Arda o bölgeye çekilip bir riske girilecekse, orta sahadaki o pas örgüsünün hızlanması gerek. Topal, Toure tarzında savunma görevini üstleneceği için Ayhan'ın yerine daha düzgün top yapabilecek bir transfer tercih edilebilir.

Piet Los Ojos dedi ki...

Çok güzel bir analiz ama bence Galatasaray'da pas trafiğini sağlamakta Arda'ya yardımcı olcak hemde fiziki olarak orada gidip gelecek bir oyuncu koymalıdır. Ayhan nekadar kaldırır bilemem ama bir ihtimal Barış olabilir oranın adamı..