2010'lar Galatasarayı

Hani şu gelinen noktada yeni bir şeyler söylemek hakikaten zor. Bu Galatasaray, taraftarlarını umutlandırmamaya, gelecek adına en ufak bir ümit taşımaması adına her şeyi yapmaya adeta and içmiş bir takım. 1-0 oluyor, içten içe hesaplara girip "Acaba Kayseri yenilirse 7 puanı kapatıp dördüncülüğü alabilir miyiz?" diyorsun ama bireysel hatalardan gelen üç gol size haddinizi bildiriyor. Futbolcular, "Siz hâlâ bizden ümitli misiniz? Allah kurtarsın" der gibi oynuyor. Sokağa çıkmayı iki kere düşündüren şu soğukta oraya giden insanları kahrediyor. 24 maçının 11'ini kaybetmiş bir Galatasaray. Mağlubiyeti galibiyetinden çok... Hani sözün bittiği yeri de geçeli çok oldu, biz hâlâ kendimizi kandırıyoruz ama dediğim gibi, artık ona da pek müsaade yok.

İsmi oynadığı oyunun çok önünde gidenlerin adresi haline gelmiş, ekonomik olarak büyüdükçe kalite olarak küçülmüş bir takım haline geldik ki en acısı da bence bu. Bütçe olarak Galatasaray'ın fersah fersah gerisindeki bir Eskişehirspor, bir Kardemir Karabükspor'dan daha potansiyelli değil şu takım. Uğur, sana soruyoruz, şu takımda kimler gitsin deseler sorunun yanlış olduğunu, kimlerin kalacağına karar verilmesi gerektiğini söylerim. Hani, 10 sorudan üçünü yapıp hangisinin doğru olduğuna bakan bir öğrenci gibi Galatasaray. Hedefinde 80 almak var ama şu çalışmayla, şu birikimle 30'ün üstünü görmesi mümkün değil.

İşin daha da kötüsü kendini UEFA Kupası alan takımın mirasçısı, o takımın bir parçası gibi addedip o içi bomboş özgüvenle hâlâ bu takımın gidişatında kendine pay çıkarmayan birçok burnu büyüğün Abdurrahman Çelebi muamelesi görmesi. Şu takımın en istikrarlı oyuna giren yedeği Aydın Yılmaz. Sabri Sarıoğlu'nu kesmeyi hayal bile edemeyecek duruma gelindi. Daha da kötüsü iki yıllık adamlar, kendilerini Galatasaray ismiyle eşdeğer görür haldeler. Şu ahval ve şeraitte ne Frank Rijkaard, ne Michael Skibbe, ne de Gheorghe Hagi iş yapar, yapamadı da.

Hagi'nin karşısında sesim titreyerek sorduğum soru netti: Bu takımı daha önce izlediniz mi, bu takım için bir plan çizdiniz mi? O, daha oyuncuları tanıyacağını, ona göre karar alacağını söylemişti. Aradan geçen aylar hâlâ bu takımdan çıkacak hiçbir kombinasyonun iş yapmayacağını anlayamamış olması üzüntü verici. Elindeki takım ne Song-Tomas, ileride Necati-Hakan gibi güçlü ikililere sahip, ne de rakipler artık vur ensesine al lokmayı modunda takılıyor. Parçaları işleyen bir Kasımpaşa dahi her takımın başına bela olabiliyor şu halde.

90'ların Fenerbahçesi, birçok açıdan Türk futbolunun bir dönemine damga vurmuş bir tanımdır ve altı doludur lakin kulübün ismine ve potansiyeline bu kadar zıt olan o takımın bile bir türlü toparlanamamasının nedeni karşıtı olan Galatasaray'ın, ondan önce Beşiktaş'ın zirve dönemlerini yaşamalarıydı. Onlara kısa yoldan yetişmek uğruna yapılan şuursuz transferler, olmayan bir ortak akıldan beslenen, kötü bir dönemdi. Gün geldi, döngü kırıldı ve o takım tarihe karıştı. 2010'ların Galatasarayı ise bu açıdan çok daha kötü bir durumda zira bu hâle düşmesinin sebebi tamamen kendisi ve Fenerbahçe ya da Beşiktaş'ın iyi olmasının bunda hiçbir etkisi yok. 2010'lar Galatasarayı öyle çöp, öyle kötü bir kadro biriktirdi ki elinde, toparlanması için hakkını vermek gerekirse bence çok iyi geçen devre arası transfer döneminden en az iki üç tanesine ihtiyacı var. Bu hamlelere rağmen tam olarak ayağa kalkılamamış her an bir sonraki düzeltme anını etkileyecek ve hep "sil baştan" yoluna gidilecek. Üstelik hâlâ hayaller aleminde yaşayan, "Ama bu takım bize Avrupa kupası kazandırmaz" diye böbürlenen bir kesim de var. Neyin kupası, neyin Avrupa'sı şu hâlde? Önce Avrupa kupalarına katılabilecek bir takım haline gelmesi gerekiyor bu takımın.

Galatasaray'ın 90'lar Fenerbahçesinin ötesine geçmeden önceki tek çıkışı gerçekten hiçbir sonuçtan çekinmeyecek, doğru bir futbol aklına yaslanan, akıllı ve cömert bir yönetim hamlesi olur ki bu kulüp ne zaman bu tip bir yönetime sahip oldu, hatırlamakta zorlanıyorum.

Üzülüyorum. Tek isteğim içindekilerin Galatasaray ismine layık bir şekilde oynayabilmesi, şampiyon olamasa da yüzümüzü aşağıya düşürmemesi. Galatasaraylının bir maçı seyrederken az biraz ümit taşıyabilmesi. İstanbul Belediye maçı 3-1 bitmiş, kimin umurunda...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

10 yorum:

Serdar Erken dedi ki...

Artık bir gazetede yazdığınıza göre şu hatayı belirtmem gerekir sanırım: "Adletmek" değil "addetmek" olmalı.

kafsinkaf dedi ki...

uğur mail adresini kontrol edermisin

Anonymous dedi ki...

Uğur'cuğum ellerine sağlık,yaşım 29.Fenerbahçedeki sürekli transfer ve buna karşın elde edilen ruhsuz,kırılgan takımlarını izledi Türk futbolu.. Fenerbahçe tahlilin cuk otruyor resmen..
Malesef o amtosfere,o kırılganlığa sahip bir GS oluştruldu,3 yılda..
Ve korkarım bu yapının bozulması,futbolcu kalitesnin her mevkide arttrlması 3-4 yılı alcak gözküyor..
Maça bakamadım,iş dolaysyla..Lakin netten kadrolyu gördğüm an bi garip oldum.Mustafa sarp ismi maçın kaybedilmesi için önemli bir etkendir benim açımdan..
Uğur senden bir yazı bekliyorum.Lincoln'den,Elanoya,Misimiviçe,Felipeye uzanan çizgide teknik futbolcularının dışlanması,sarp gibi,aydın gibi futbolcuların sürekli tercih edilmesi üzerine..
Reçete bekliyorum Uğur senden,köklü bir reçete..
sağlıcakla
mesut(sembolist)

pclion dedi ki...

Serdar bey, inatla yaptığım bir hatadır. :) Haklısınız. Bir de yazıp bitirdiğim yazı restart kurbanı olunca ikincisini bir daha okuyacak gücü bulamadım kendimde. Zaten yazarken moralim bozuldu yemin ediyorum.

Serhat, telefondan okumuştum mailini. Cevap yazacağım en kısa sürede...

Anonymous dedi ki...

daha öncede yazmıştım.maalesef galatasaray tarihinin en rezil yönetimi var şu anda.balık baştan kokar hesabı sorun bence yöneticiler.

bu arada skibbe iyi top oynatıyordu be.hagi ile rijkaardın arasında kaynamasın skibbe.

CaptainIrmak dedi ki...

kurtuluş reçetelerimizden biri, futbolculara 5'e 2 antrenman yaptırıp kalacak oyuncuların belirlenmesi olmalı.

Rijkaard kadrom kalitesiz dediğinde demedik bırakılmadı adama. çok değil 2-3 hafta önce aynısını RIdvan hazretleri söyledi. şimdilerde hepimiz söyler olduk.

Bu kadrodaki birkaç futbolcuyu kenara ayırsak, bu takım Buca, Konya, Kasımpaşa ile mücadele edebilir ancak.

Önümüzde daha birçok maç var. Ligin son haftaları dışında bundan sonra mağlubiyet serilerine alışmaya başlasak iyi olacak.

Anonymous dedi ki...

Güzel bir analiz olmuş. 90'ların acısını iliklerine kadar hissetmiş bir FB'li olarak (bilinçli yaşadığım tek şampiyonluk 95-96 sezonu, siz düşünün) kolay gelsin diyorum.

Anonymous dedi ki...

aferim len kerate güzel bir pencereden bakmışsın olaya! dediklerinde de haklısın velhasıl! ümidim kalmadı artık ne futbolculardan ne tdlerden nede yöneticilerden! bir mucize bekliyorum gözlerim kapalı ;)

Ibrahim Temel dedi ki...

umudumuz mart sonrasi

Koray Özdemir dedi ki...

Galatasaray haziran ayındaki bütün transfer bütçesini orta sahaya harcamalı.