Trabzonspor 3-3 Kayserispor || Zirve Futbolu


Türkiye'de iyi futbol oynanmadığı şeklinde bir önyargı hakim ancak bu akşamki Trabzonspor-Kayserispor benzeri maçlar bu algının kırılmasına yardımcı oluyor. Her iki takım da hedefini üç puan olarak belirleyince oluyor işte. Bir Bundesliga maçından farksızdı ikinci yarı. Amrabat'ın, Jaja'nın, Glowacki'nin, Ziani'nin oynadığı futbola sempati duymamak elde değil.

Özellikle Amrabat... Transferini ilk duyduğumda heyecanlanmış ama bir soru işareti koymuştum. İsme aldandığımız çok transfer oluyor Türkiye'de çünkü, kolay çıkış yapılan bir futbol iklimimiz de yok. Buna rağmen Belediye maçındaki oyunu ve muazzam golünde notunu vermiştim, bugün ise başka bir seviyede oynadığı bizlere net olarak gösterdi. Şu ligde en iyi sağ bekleri yaz deseniz ya ikinci, ya üçüncü sıraya yazılacak Serkan'ın kaç kere belini kırdı, ben hatırlamıyorum. Hazırladığı iki golle maçın adamıdır nazarımda.

Trabzonspor'da Selçuk İnan yokken hakikaten bir şeyler eksik. Oyunu öne taşımayı bireyesl becerilerle değil doğru kararlar ve paslarla beceren bir takım Trabzon ve burada oluşturulan ortak aklın saha içindeki en büyük pay sahibi bence Selçuk. Adam yerli Xavi. Bugün bazen Jaja geriye gelip o işe yardımcı olmaya çalıştı ama kolay dolmadı tabii ki, özellikle 75 sonrası ipleri Kayseri'ye teslim eden o panik havasında onun yokluğunun büyük pay sahibi olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen göbekten etkili toplarla sonuca gidebildiler, Burak ve Jaja birebirlerde iki gol çıkardı. Burak, son bölümde bir de serbest vuruş alıyordu benzer bir pozisyondan ama Yunus Yıldırım pozisyonu atladı. Gerçi o pozisyondan sonra gerilen ortam Trabzon'un sertleşmesine prim tanıdı ve kurulan baskı bence günün kahramanlarından Glowacki'nin maçı 3-3'e getirmesini sağladı.

Kayserispor sanki zirve yarışında olabilmek için son bir parçaya ihtiyaç duyan NBA takımı gibi. İyi bir takasla işi kotaracak gibiler. Onur Kıvrak ile Selçuk İnan, Kayseri'de olsa net olarak bir şampiyonluk adayından söz edebilirdik bugün ki Şota'nın öğrencileri boşu boşuna dördüncü değil. Bugün sahada bunu ispatladılar. Kayseri'nin bütçesi her daim yüksekti ama bunu kullanmayı da deneye, yanıla öğrenmiş olmaları önemli. İki sene sonra Bursa'nın izinden gitmeyi denerlerse kimse şaşırmasın.

Liderliği gol averajıyla da olsa Fenerbahçe'ye kaptıran Trabzonspor'un evindeki şu görüntüsüyle son 10 haftada nerede olacağı şüpheli. İki kez öne geçtikleri bu maçı kazansalar her şey daha farklı olabilir, üç maça çıkan seri onlara gerekli özgüveni sağlayabilirdi. Yazık oldu kendileri adına. Kayseri ise kazansa yarışı dört ayaklı hâle getirebilecekken son dakikalarda önemli bir dört puandan oldular. Fenerbahçe ile Trabzonspor maçlarında bıraktıkları puanlar, onların bu sene Bursa'nın da dahil olduğu "ileri üçlünün" bir adım gerisinde olduklarının bir ispatı...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

9 yorum:

roland deschain of gilead dedi ki...

"Türkiye'de iyi futbol oynanmadığı şeklinde bir önyargı hakim "

"Şu ligde en iyi sağ bekleri yaz deseniz ya ikinci, ya üçüncü sıraya yazılacak Serkan'ın kaç kere belini kırdı, ben hatırlamıyorum"

Amrabat gibi ortalama bir futbol seyircisinin daha önce adını sanını duymadığı bir adam gelip ligimizin en iyi 2-3 sağ bekinden birini oyuncak gibi oynatabiliyorsa bu Türkiye'de iyi futbol oynanmadığının aleni kanıtıdır. Ligde zirveye oynayan iki akımın maçında sanki mahalle maçı gibi sürekli defansda kademe yerleşim hataları yapılıyor. forvetler 2 adımdan goller kaçırıyor. kaleciler 3 metreye pas atamıyor ve gol yiyor.. sonra bu güzel oyun oluyorsa ben bu ligi daha seyretmem zaten.

pclion dedi ki...

İşte sorun şu ki her ligin kendi seviyesinde yıldızları vardı. Ortalama futbol seyircisinin bileceği umuduyla getirilen adamların Beşiktaş ile Galatasaray'da ne hallerde olduğu ortada. Yani tanınırlık doğru bir kriter değil.

Amrabat ise bence ortalama bir futbolcudan öte, hatta birebirde ligin iyi hücumcularından. Serkan Balcı ise Trabzonspor'un en zayıf halkası ki yerli bekler de Türkiye'nin en büyük zaafı. Bu ligi Serkan üzerinden okumak doğru değil.

Yanlış olan beklerin hep "kotarılacak bölge" olarak görülmesi ve yabancı haklarının daha göz alıcı bölgelerde kullanılmasıdır. Fenerbahçe'nin Santos'u orada denemesi bu açıdan bir klişeyi kırıyor, keza oynatılsaydı Insua da aynı şekilde bir farklılık yaratacaktı.

Ancak tüm bu argümanlar, bu ligde bazı maçlarda senin hatrın için güzel demeyeyim ama temposu yüksek ve heyecan verici bir futbol oynanıyor. Bu futbolu önüne gelen her takım oynayamaz. Bu sebeple bu işi becerebilenlerin hakkını verebilmek gerekiyor...

roland deschain of gilead dedi ki...

o zaman işi biraz kişiselleştireyim yorumumu yaparken. Bence bir lige üst sıralara oynayan takımların yabancılarının başarılı ve tanınır olması o ligin kalitesi için çok önemli bir işarettir. Fenerbahçe'nin Güiza ya Beşiktaş'ın Guti ya da Galatasaray'ın Santos transferleri bu açıdan incelendiğinde doğru adımlardı. Başarılı olmaması farklı sebeplerdendir.
TS-Kayseri maçı özelinde bahsetmek istediğim konu ise her iki takımın ne kadar çok bireysel basit hata yaptığı idi. Zirveye oynayan takımların savunma oyuncuları ve dahi kalecileri bu kadar çok basit hata yapıyorsa kaliteden bahsetmeye gerek kalmaz.

Buna rağmen senin söylediklerine de şu açıdan hak veriyorum. Birincisi, Amrabat gerçekten iyi oyuncu olabilecek yeteneklere sahip; ikincisi ise bu ligde çok basit hata yapıldığını bilen takımlar tempoyu yükselterek sonuca gidebiliyorlar bu tip iki takım karşılaşınca da seyir zevki olan bir maç ortaya çıkıyor.

pclion dedi ki...

Şimdi daha anlaşılır oldu, evet. :)

Tanınırlık iyi futbol oynamaya kriter değil ki özellikle yurt içi tanınırlık yeri geldiğinde Misimovic gibi bir adamın dahi kim olduğunu bilmemeye kadar gider. Yönetimler de popülist transferleri sevdiğinden oyuncu kriterini yetenek ve ihtiyaçlara göre değil, tanınırlığa göre yapıyor daha çok. Bu da benim karşısında olduğum bir durum. Yoksa verdiğin örnekler yurt dışı adına yerinde örnekler.

Bu ligde basit hatalar çok var, evet ama dünkü maç özelinde tempoyu arttırabilmek için hakikaten iyi pas yapabilmek gerekliydi. Yani şuursuzca orta sahaların düştüğü, saldım çayıra akınları yoktu sahada. İkisinin ayırdında olmak gerekli bu noktada...

roland deschain of gilead dedi ki...

Bahettiğim, eğer kaliteli lig tanımı yapıyorsak, yabancıların "Uluslarası" tanınırlılığıdır. Misimoviç'i GS'ye gelmeden önce tanımayan adam zaten GS'nin transfer politikası hakkında ya da ligin kalitesi hakkında söz söylemesin.

Kayseri ve TS bu ligin "iyi" ekiplerinden; oyun kalitesi olarak bu sezonun en iyi ikilisi. Liginde kaliteli futbol seyreden bir futbolsevere (mesela bir Almana veya Fransıza)"Al bunlar bizim ligimizin en kaliteli takımları" diye seyrettirmeye kalksak Süleymanu'nun rakip forvete 3 kere top çarptırdığı, ligin en iyi savunmalarından birinin tek adamın çalımlarını yerde sürüklenerek durdurmaya çalıştığı bir maçı ne kadar süre seyrettirebiliriz.

roland deschain of gilead dedi ki...

Şöyle oldu galiba

Sen dün oynanan maçın kaliteli bir maç olduğuna ve bu maçın ligin kalitesini belirttiğine inanıyorsun.
Ben de maçın sadece "zevkli" bir maç olduğunu ama kalitesiz olduğunu ve bu maçın ligin kalitesizliğini gözler önüne serdiğini düşünüyorum.

Senin futbol bilgini ve futbola yaklaşımını biraz da olsa bildiğimden ben de daha umutla bakayım önümüzde ki maçlara o zaman.

kafsinkaf dedi ki...

O değilde Trabzon seyircisinin şu 61.dk şovu adını verdiği şeyi daha ne kadar sürdürecekler merak ediyorum.Trabzonu bu sezon ikinci kez sabote ettiler bu sezon.İlk maçı hatırlamıyorum hangi maçtı ts gol arıyor sahaya yine konfetiler atılıyor ts korner atacakken oyun duruyor.Kayseri maçındada aynı şey oldu sülemanou çok güzel kullandı bunları soğutmak için.Kaş yapıcaz derken göz çıkarıyorlar.



Not:Uğur maile cevap bekliyorum hala :)

Caesarea dedi ki...

Bursa'nin izinden gitmek?
Bursa kimin izinden gitti acaba..

pclion dedi ki...

Yav, ne kadar alıngansınız? :) Adamlar şampiyon olmuş, Şampiyonlar Ligi'ne gitmiş. Şimdi de ilk üçteler. Kayseri, Bursa'yı örnek alsın gibi bir şey de değil, demek istediğim gayet de açık...