Aydın Yılmaz, peki ya biz?

Yıl 2006'ydı ve birçok Galatasaray altyapı mezunu gibi onun da kaderi Konya'da çizildi. Son dakika şutuyla şampiyonluk yolunda mihenk taşı kabul edilen bir galibiyetin mimarıydı. Bu güzel kariyer başlangıcının ardını "Ve ondan bir daha haber alınamadı" diye getirsek yeri çünkü Aydın "Yerli Figo" Yılmaz, o yarattığı beklentin altında ezildi, gitti.

Hızlı ama savruk. Yetenekli ama kararsız. Fiziği iyi ama sakatlığa yatkın. Teknik ama top kaybı bol... Onu farklı kılan her özelliğinin karşıtını da kendinde barındıran, ilginç bir adam Aydın. İşin ilginci Arda Turan da dahil olmak üzere hiçbir altyapı mezununa nasip olmayan bir kredisi de vardı. Şimdilerde Manisaspor'la parmak ısırtan Mehmet Güven'in hiç tadamadığı o şefkat ona gösterildi fakat her daim genç yetenek muamelesi görse de beşinci profesyonel yılı dolmak üzere ve Galatasaraylılar ondan farklı bir şeyler görmek istiyorlar. Artık 24'ünden gün alan Aydın için "Acaba?" diyen insanların sayısı bile oldukça azalmış durumda.

Yakın tarihin en kötü Galatasaray'ı aslında birçok genç oyuncu için de bir anlamda fırsattı. Kendilerini ispatlayabilirler ve iki sene önce hayal etmeyecekleri adamları yerlerinden edip yeni takımın önemli bir parçası olabilirlerdi. Skibbe'nin Haessler'e benzettiği, Rijkaard'ın kimseye tanımadığı şansı verdiği Aydın bu son şansı da tepmiş gözüküyor. Galatasaray A2 takımının Bursaspor'u 3-1 mağlup ettiği maç bu tükenişin bir resmiydi sanki.

Kaptan Aydın'a
Florya çimlerine kaptanlık bandıyla çıkan Aydın, formsuz olabilir ya da fiziken hazır değildir. Bunlar futbolun içinde var ama A2 takımında kaptanken dahi sorumluluk almayan, topu bekleyen yapısı kendisini gösterdi. Sorun şu ki hiçbir yaratıcı süreçte yer almayan 23'lük sağ açık, toplu oyunda da hiçbir zaman üst düzey bir takımın hücum silahlarından biri olamayacağını ispatlıyor gibiydi. Tabii ofsayttan kaçabildiği anlarda. Maçı hafife aldı diyeceğim ama A takımdan gelip buraları süpüren çokça performans da izledik A2 Ligi'nde. Aydın'ın durumu sanki bundan biraz daha öte...

Emre'lerin Pehlivan olanı
Sahadaki iki Emre'den Çolak olanı penaltıdan bir gol kaydetse de gözüm bu seferliğine Bursa'nın 93'lü yıldız adayı Pehlivan'daydı. Solak hücumcunun meziyetleri dillere destan ancak topla arası çok iyi olan Emre'nin mücadeleye ağırlığını koyduğunu söyleyebilmek zor. 0-0'lık bölümde adı epey anıldı ama özellikle sağ bek Onur Arıkan karşısında bir fazlasını koyamadı. Kötü bir maç çıkarmış olabilir ancak takibe değer bir oyuncu olduğunu topa dokunuşuyla dahi hissettiren bir yetenek, o kesin.

Cem'in Sultanlığı
Maçın adamına ise ayrı bir paragraf açalım. Berkin'in bence karşılaşmanın en klas hareketi diyebileceğim enfes ara pasını kontrolü, kaleciyi geçişi ve son vuruşuyla Cem, iyi bir ceza sahası forveti olduğunu gösterdi ama onun sorunu daha çok son vuruş bölgesinin dışı. Doğru zamanda topu ayağından çıkaramıyor, hızlı al-verlere girmekte güçlük çekiyor. İyi bir dokuz numara olması için bunu aşması gerek. 91 doğumlu Cem'in sözleşmesi konusundaki belirsizliğin sürdüğünü de belirteyim.

Semih Kaya'nın dönüşü?
Arda Turan'dan sonra Galatasaray altyapısından çıkan en potansiyelli oyuncuların başında gelen ancak yaşadığı iki diz sakatlığının ardından serbest düşüşe geçen Semih Kaya, Kartalspor'da tekrar kendini buluyor. Kartal'ın son üç lig maçında forma giyen ve Samsunspor maçındaki performansıyla alkış alan Semih için olumlu bir soru işareti koyalım. Bergama doğumlu stoperin Galatasaray'la olan sözleşmesinin bitiş tarihi ise 31 Mayıs 2012.

A2 Panorama
1. Grup: Galatasaray 55, Turgutluspor 49, Kasımpaşa 46, Beşiktaş 46, Bursaspor 42.
Kasımpaşa-Denizli: 1-0, Buca-Eskişehir: 2-1, Altay-İstanbul BB: 1-0, Galatasaray-Bursa: 3-1, Bolu-Akhisar: 2-0, Karşıyaka-Tavşanlı: 1-4, Manisa-Dardanel: 1-1, Beşiktaş-MP Antalya: 1-0, Turgutlu-Kartal: 1-1, Güngören-Fenerbahçe: 1-1.
2. Grup: Trabzonspor 40, Erciyesspor 40, Gençlerbirliği 37, Kayserispor 35, Konyaspor 35.
Ankaragücü-Giresun: 1-1, Rize-Konya: 4-1, Gaziantep-Gaziantep BB: 0-3, Karabük-Erciyes: 1-2, Sivas-Ordu: 4-1, Trabzon-Mersin İY: 2-3, Samsun-Gençlerbirliği: 1-0, Diyarbakır-Kayseri: 0-1.

 ***
Taraf gazetesinin dahiyane fikri sayesinde köşe yazılarını internetten okuma şansı olmuyor kimsenin, ben dahi kullanıcı adı/şifre girip tekrar göz atmaya üşeniyorum. Aslında gazeteye yazdıklarımla blogu ayırmak daha doğru geliyor bana ama madem yazıyoruz, boşa da gitmese güzel olacak. Bundan böyle her cuma sabahı koyacağım köşeyi buraya.

Üsttelki de 17 şubat 2011 tarihli Taraf gazetesindeki Çaylak Raporu köşesi...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

12 yorum:

Umut dedi ki...

kaptan bilirsin Aydın'a ne kadar inandığımı, güvendiğimi ama olmuyor artık hakkaten sıktı. Sabır sabır bir yere kadar. Çatlattı bizi.

Şu cümlelerin cuk diye oturmuş. Bravo " Hızlı ama savruk. Yetenekli ama kararsız. Fiziği iyi ama sakatlığa yatkın. Teknik ama top kaybı bol "

Belki Abdullah Avcı hoca ister mi tekrar ne dersin? Yoksa O da mı peşini bıraktı Aydın'ın?

alperensaylar dedi ki...

okuyamadığımız önceki yazıları da arşiv niyetine:) koyacak mısın

pclion dedi ki...

Abi, bir formül bulup paylaşırım onu da, belki yedek bir blog olabilir onlar için.

Umut, Avcı bile kurtaramaz sanki bu saatten sonra. Şaka gibi bir adam...

simonshouts.blogspot.com dedi ki...

yazilarini buraya koyarsan biz de ne idügü belirsiz gazetelere hit kazandirmamis oluruz, neden orda yazdigin tabi apayri bir soru isareti

pclion dedi ki...

Hocam, spor servisinin ayrı ve bence takdir edilesi bir duruşu var gazeteye göre. Beni rahatsız eden bir ortam olsa yazmazdım ama adının başında sırf Taraf yazdığı için göz ardı edilen, kaliteli bir iş var orada. Aynı ekibi X bir basın kuruluşunda görsek daha farklı görülür. Ben de buna inandığım için yazıyorum. Benim derdim gazetecilik nedir, onu görmek. Taraf'ta kalıcı olmak gibi bir derdim de yok. :)

Yazıları buraya koyacağım bundan sonra zaten, onda sorun yok...

simonshouts.blogspot.com dedi ki...

eminim cok basarili isler cikiyordur, zaten spor servisinde takip ettigim birkac kisi de var ancak asil soru su;
bu sektöre yakin olmak, gazeteciligi veya yazarligi yerinde tecrube etmek son gunlerde daha da acik görüldügü üzere kimler tarafindan hangi amaclarla desteklendigi belli olan, hatta yillar sonra bu yolun yolcularina lakap olucak bir ismin cv 'nde görünmesine deger mi?

yanlis anlama yazilarini cok begendigim genc bir arkadasim oldugun icin yazdim bunlari, her zaman bu gazetenin siyasi görüsüyle bir problemim yok sana ne kardesim de diyebilirsin tabi..

pclion dedi ki...

Yok, derdini düzgün bir şekilde anlatan herkese kapım açık. Fakat dediğiniz gibi bakarsak benim yazabileceğim gazete sayısı bir, hadi bir buçuktan iki. Bence spor medyası özel bir mecra ve beyni örümcek bağlamış, çapsız adamlara bırakılmayacak kadar değerli olablir. Genel çürümüşlüğün önüne de herkes bir tuğla koyarsa geçebiliriz. Sporu takip eden kitlenin mevcut eksperlerden daha donanımlı, daha birikimli olduğu bir çağdayız ve bu spor medyası da değişecek. Ben de bu deneyime ihtiyacım olduğunu düşündüm, budur...

anfieldyolu dedi ki...

Bence yazılan yorumlarla yazının içeriği farkedilmeden de olsa müthiş oturmuş.Sadece futbolda değil her işte size direk vitrinde yer verilmiyor.Kendinizi Uğur'un yaptığı gibi-Taraf'ın spor servisinin ayrı oldugunu görerek ve burada deneyim kazanacağınızı düşünerek-geliştirmek için seçenekleri irdeliyor ve geliştirmeye başlıyorsunuz.İlk adımı en güzel vitrinde atıp 5 yıl geri gitmiyorsunuz,kimsenin buna sabrı olmaz çünkü.Aydın'ın sonunun nereye gidecegini de acikcasi merak ediyorum.Aydın trenin kaçabilme ihtimalini bence hiç adamakıllı düşünmedi.Bu Galatasaray orta sahasında Mustafa Sarp-Barış oynarken,Mehmet Güven'in içi cız ediyordur bence ve takımda olsa kesinlikle bu adamlara tercih edilir.Ancak tren çoktan kaçtı,kim diyebilir ki Mehmet Güven bir daha böyle bir şans yakalayabilecek?Emre Çolak'ın da sonunun Aydın gibi olacağını düşünüyorum,tersini olmasını umuyorum.
Uğur bir de sorum olacak,A takımdan gelip A2 ligini süpüren performanslardan birkaç örnek verebilir misin?Durumu değerlendirmek ve kıyaslamak açısından faydalı olacak da benim için.

Anonymous dedi ki...

"konya dönemindeki o umutlu aydını arıyorum faul yapılınca ses etmeyen kalkan oyununu oynayan aydını arıyorum

burdan aydına açık mektup aydın kendine gel hadi be oğlum inanırsan olur biz inandık sen de inan"

bir galatasaray taraftarı - 2011

Anonymous dedi ki...

Hangi yetenek,ne teknigi?Bizim danone aydindan mi bahsediyosunuz?

Anonymous dedi ki...

BİZ YILDIK, .... OFF AYDIN!!!

pclion dedi ki...

Anfield, çok uzağa gitmeyeyim. Geçen haftaki İBB-Galatasaray maçında Zeki Korkmaz ben bu takımın oyuncusu değilim diye bas bas bağırıyordu, attığı paslarla, oyun görüşüyle...