Galatasaray ve B Grubu Üzerine...

Galatasaray.org güzel bir giriş sayfası hazırlamış. Eskileri yadetmek de güzel ama sanıyorum Galatasaray için bu mirası yemektense tekrar oluşturmaya çalışmanın zamanı geldi de geçiyor. Takım puanı için iki Bellinzona galibiyeti iyi oldu ama şu an bile durum için açıcı değil. Ortada alınmış 5.4 puan olmasına rağmen Galatasaray'ın takım puanı ancak 26.7'ye yükselebildi.

Galatasaray'ın bundan en az bir 10 puan daha toplaması lazım tekrar yükselişe geçebilmesi için. Bunun için de gruplardan en az 4-5 puan çıkarması daha sonra da 4. turun ötesine geçmesi gerekli. Henüz Galatasaray bize bu sinyalleri vermese de ben olmayacak bir iş olarak görmüyorum. Mehmet Topal, Tobias Linderoth, Barış Özbek üçlüsünden elbet birisi düzelecek. Grup oldukça dengeli olduğu için puan barajı da düşecektir. Galatasaray'ın içerde Olympiakos galibiyetiyle başlayabilmesi çok şeyi değiştirir.

Bu sene Galatasaray'ın takım puanı adına en zor senesi. Gelecek iki sene içinde sadece 4 puanı silinecek olan Galatasaray ortalama bir performansla puanını 50 barajının üstüne atacaktır ancak ortalama performanslar Galatasaray taraftarının açlığını giderebilir mi, bu soru işareti.


GALATASARAY - OLYMPIAKOS (23 EKIM)
BENFICA - GALATASARAY (6 KASIM)
GALATASARAY - M.KHARKIV (27 KASIM)
HERTHA BERLİN - GALATASARAY (3 ARALIK)

Fikstür için sabah istediğim her şey gerçekleşmiş. Olympiakos ve Metalist Kharkiv maçları içerde olacak, son maç ise Hertha Berlin deplasmanı. Bu kadar denk bir grupta fikstürün önemi haddinden fazla, sonuçta her takım birbiriyle iki defa oynamıyor. Metalist Kharkiv evinde güçlü takımlardan puan koparabileceğini gösterdi o maçın içerde olması büyük avantaj. Olympiakos da iyi bir iç saha performansına sahip, deplasmanda onlar da nispeten daha düşük seviyede oynuyorlar. Almanya'daki seyirci potansiyeli sebebiyle Hertha'yı hemen deplasmana yazmıştık, Galatasaray yönetimi ve teknik heyeti de muhtemelen benim gibi düşünüyordur.

Yalnız kura şansının etkisinin de bir yere kadar olduğunu söylemek lazım. Geçen sene çok çok daha kolay bir kuraya rağmen evinde galibiyet alamadan elenmiştik. Sonuçta her şey Galatasaraylı futbolcuların elinde.

Rakiplere de bir göz atmak lazım tabi. Grubun ağır abisi, 1. torba takımı Benfica'dan başlayalım. Onlar da seneye flaş transferlerle başlayan ekiplerden. Forvete Inter'li Suazo'yu katarak büyük dikkat çekmişlerdi. Ayrıca ellerinde Arjantin milli takımıyla dikkatleri üzerine toplamış olan Angel Di Maria var. Bu oyuncuyu Arjantin'de de takip ediyordum, onu daha da iyi yerlerde görmemiz yakındır. Transferlerden bir diğeri Jose Antonio Reyes. Büyük işler beklenen bir oyuncuydu ama en üst seviyede istenilen verimi gösteremedi ve bu sene Benfica'ya geldi. Tehlikeli oyuncu, dikkat edilmeli. Ofansif bir stilleri var ama takım oyununda problem yaşıyan bir takım, bu açıdan Galatasaray'la oldukça benzeşiyor. Fikirlerine güvendiğim arkadaşlarımdan izleyenler pek beğenmemişler Benfica'yı, bunu da dip not olarak söyleyeyim.

Olympiakos sezonun en büyük hayal kırıklıklarından bana göre. Anorthosis'e deplasmanda 3-0 gibi feci bir skorla yenilerek Şampiyonlar Ligi'ne girmelerine kesin gözüyle bakılırken UEFA'nın yolunu tuttular. Danimarka ekibi FC Nordsjaelland'ı rahat geçseler de kafamdaki soru işareti silinmedi hala Olympiakos'la ilgili. Maçın içerde ve ilk maç olması mükemmel oldu çünkü onların da önemli eksikleri var ve maçlara yetişmesi zor gibi. Hoş, Yunan arkadaşlar da muhtemelen aynı şeyleri söylüyordur, muhtemelen daha fazlasını. Grubun Galatasaray adına kilidi bence bu maç, eğer bu maç bir şekilde kazanılırsa Galatasaray beklenenden çok daha iyi bir konumda bitirebilir grubu.

4. torbadan istemediğim takımlardan biriydi aslında Hertha Berlin, çok daha iyi seçenekler mevcuttu Galatasaray için. Alman takımı çıktığında yapılan klasik "deplasman da içerde sayılır abi" geyiğine pek girmek istemesem de ana fikir doğru. Bir Olympiakos deplasmanı yerine Hertha Berlin'le deplasmanda oynamak çok daha uygun bir seçenek. Bundesliga'da inişli çıkışlı bir grafikleri var. Kendi sahalarında Energie Cottbus gibi ligin en mütevazi takımlarından birine yenilirken gidip ligin flaş ekibi Leverkusen'i evinde mağlup edebiliyorlar, hakikaten ilginç. Pal Dardai, bu adamı oldum olası çok beğenmişimdir. Bir gün yolunun Galatasaray'a düşeceğine inandığım isimlerdendi ama bunun için biraz geç gibi artık. 1997'den beri takımda, muhtemelen de futbolu Hertha'da bırakır. Saygı duyulası bir futbolcu.

Beşiktaş'ı eleyip gruplara kalan Metalist Kharkiv ise kurada istemediğim bir takımdı çünkü çok daha iyi seçenekler vardı. Ancak medyadaki bu yaygarayı anlamak imkansız, "Beşiktaş'ın yerinde Galatasaray olsa onlar da yenilirdi" geyiklerine ise söylenecek söz yok zaten. Sırf şu laf için bile gelmesine üzülmedim. Liverpool ayarında bir takımmış muamelesini anlayamıyorum. Tamam, gerçekten iyi oynuyorlar, önde basıyorlar vs. vs. ama sonuçta bu takım da yenilmez armada değil. Aslında medyadaki bu havadan bir açıdan memnunum çünkü Liverpool bile çıksa "şeker gibi kura" yaftasını default olarak yapıştıranlar muhtemelen bu gazla daha temkinli yazacaklardır, "Bu takımı yendin ama esas zorlu takımlar rerorero" minvalindeki yazıları daha seyrek görürüz diye düşünüyorum.

Aslında bunların çoğu laf-ı güzaf, sonuçta bu oyun sahada oynanıyor. 23 Ekim'den itibaren göreceğiz neyin ne olduğunu...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

0 yorum: