İBB 2-0 Fenerbahçe


Fenerbahçe'yi geçmenin en net yolunu Gaziantepspor bizlere göstermişti, İBB de aynısını uyguladı. Ayağa, net paslarla, araya atılan final toplarıyla skora gittiler. Özellikle ikinci golün net ofsayt olduğunu belirtmek gerekir ancak Fenerbahçe'nin bugün oynadığını oyundan sonra hiçbir Fenerbahçelinin umrunda olduğunu sanmıyorum bu golün.

Ön alanda İskender ve Adriano'yu kullanıp 60tan sonra İbrahim Akın'ın hızı ve top tutma becerisini değerlendirmek istemiş belli ki Abdullah hoca ancak planlarını bozan 41. dakikada Mahmut'un gördüğü kırmızı kart oldu. Bana göre faul değildi pozisyon ama hakemin maç boyunca verdiği dengesiz kararlara bakınca buna da şaşırmamak lazım. Emre Belözoğlu'nun bunca kartlık faule rağmen ihtar almadığı ancak 3 kırmızı kartın çıktığı bir maçtan sonra ne desek boş gerçekten. Ömer Üründül, Cüneyt Çakır için kırmızı kart fetişisti demeye getirmişti geçtiğimiz program, haksız da sayılmaz hani.

Fenerbahçe orta sahası sene başından bile kötü durumda, basan alıyor, topu süren geçiyor. Gerçekten evlere şenlik. Orta sahan yoksa yoksun demiştik sezon zamanında ancak rakiplerin ısrarla Fenerbahçe'yi yarış içinde tutma çabasını hesaba katmamıştık. Fenerbahçe'nin bu durumu değerlendirecek gücü dahi yok, bunu görmüş olduk Antep ve İBB maçlarında. Neretva'nın da değindiği gibi hedef maçlar olarak Türkiye Kupasını belirlemek hem gelecek sezon Avrupada yer alabilmek için hem de sezonu anlamlandırarak bitirebilmek adına en doğru karar olacak.

İBB zaten her zaman takdir ettiğim bir takım olmuştur, kapasitelerine oranla harika bir futbol ortaya koyuyorlar iki senedir. Ayağa pas yapıyorlar, doğru adamı buluyorlar, alan savunmasını yapmaya biliyorlar ve en önemlisi bir tane bile panik oyuncuları yok. Bence en önemli sorunları forvette ama onu da Kartalspor'da Yaser'in partneri olan Fenerbahçe altyapısı çıkışlı İskender Alın'la çözmüş gibiler. Düşme hattındaki diğer ekiplere bakınca sezon sonunda son üçte yer almaları benim için büyük sürpriz olur. 10-13 arası bir yer ön görebiliriz İBB için.

Anadolunun ayak sesleri daha bir gür duyulmaya başladı bu hafta, üç büyükler ise birbirlerinin puan kaybıyla teselli bulabiliyor ancak. Bu yalancı pansumanlar bir süre sonra üçüne de yetmeyecek, özellikle Trabzonspor ve Sivasspor'la oynayacakları lig maçları hepsi için belirleyici olacak. 2007'de değerlendirilemeyen bu fırsatı Anadolu bu sefer geri çevirmemeye kararlı...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

2 yorum:

apaç dedi ki...

şimdi herkes abdullah avcı'yı, büyükşehir'ini konuşur.

zaten medyadaki bu abdullah avcı sempatizanlığına anlam veremedim hiçbir zaman.

adam aleni bir şekilde başarısız. turuncu formalarından başka hiçbir şeyleri sevimli değil; ama iki senedir bir sevimli futbol da sevimli futboldur gidiyor. lan neyin sevimli futbolu. ankara ile birlikte anadolu'nun en çok para harcayan takımısın, senin yarı fiyatına bülent uygun neler yapmış -ki hala da yapmakta- sen hala çık sevimli futbol da sevimli futbol de.

daha önce de bu ve birkaç blogda dediğim gibi -gördüğü onca refah ortamı, saçtığı onca parayı göz önüne alarak söylüyorum- bu ligin en anıksız, en başarısız teknik direktörüdür abdullah avcı.

büyükşehir ile gösterdiği performansın yarısını güvenç kurtar gösterse, şimdiye değin 4 kere gitmiş 6 kere gelmişti.

teknik direktör filan değil abdullah avcı.

bulmuş şeker gibi bir başkan, taraftar baskısı da yok istediği gibi at koşturup, saçıyor paraları. sportif başarıdan haber yok. lan nerde sportif başarı diyen de yok zaten. mis gibi yaşıyor.

yürüsün bakalım biraz daha böyle. elbette koca bir sıfır olduğu anlaşılacak günün birinde.

sevimli futbolmuş..ligin sevimli takımıymış..

gülerim lan ben buna.

PCLioN dedi ki...

Ben de zaten hafiften yamulmuştum, düzelttim.

Apaç, senin kadar uçlarda düşünen bir insan daha görmedim. Ya ölümüne seviyorsun, ya ölümüne nefret ediyorsun. Kusura bakma ama oyuncu kapasitesine rağmen bu kadar doğru ve akılcı hücum edebilen bir takımı söylediklerin kabul edilebilir cinsten değil.