Beşiktaş 0-0 Bursaspor

Bu hafta izlediğim maçlar içinde en tempolusu, en keyiflisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim Beşiktaş-Bursaspor maçının. İki takımda çok iyi konsantre olmuşlar ve maçı istediklerini her an bizlere hissettirdiler. Beşiktaş bu ligin en iyi baskı kuran takımı, oyunu rakip sahaya yıkıp o bölgede tutma konusunda rakiplerinin fersah fersah önündeler. Arka taraflarına ciddi anlamda bir duvar örüyorlar ve bu duvarı aşmak için en az 3-4 doğru pas yapmanız gerekiyor, bunu yapabilecek takım sayısı ise sınırlı ligde. Beşiktaş'ın ligin üst bölgesindeki takımlara görece olarak daha fazla puan kaybetmesinin sırrı da burda aslında. O baskıya karşılık verecek bir orta sahanız olması gerekir Beşiktaş'la baş etmek için, hem mücadele hem de pas trafiği anlamında.

Beşiktaş bugün gerçekten iştahlı bir oyun ortaya koysa bile ilk yarının ortalarından itibaren bu duvarın arkasına geçmeye başladı yavaş yavaş, pozisyonlar da peşi sıra geldi. Hele bir pozisyon var ki akıllara zarar, sezon içinde bir-iki kere olacak türden bir şanssızlık aynı pozisyon içerisinde iki kez buldu Bursaspor'u, özellikle direkten dönen topu boş kaleye ittiremeyen Volkan Şen'e diyecek söz yok. Devre arası transfer döneminde kendinden bahsettiren oyunculardan biri olan Shin Young-Rok gelen ortayı tek dokunuşla harika kontrol edip vuruşa uygun pozisyona getirdi ve net bir vuruş çıkardı ilk anda, ligimizde bunu yapabilecek forvet sayısı ikiyi-üçü geçmez. Birisi de Beşiktaşlı Bobo'dur aslında ama bugün gerçekten silik bir oyun ortaya koydu, son dakikalarda iyi bir kafa vuruşu çıkarsa da kurtuluş bileti Ivankov'a takıldı. Shin Young-Rok'a dikkat, bu çocuk gelecek sezon daha da iyi olacak, Bursaspor'un beşinci sınıf Brezilyalı fetişizmine takılmazsa tabii. Sercan Yıldırım ve Shin Young-Rok olmalıdır Bursaspor'un forveti, Gökhan Güleç'le falan uğraşmamalılar bu saatten sonra.

Bir de kırmızı kart var tabii. İbrahim Toraman gereksiz oğlu gereksiz iki kart alıp takımını belki de şampiyonluktan etmiştir bugün, bilinmez. Hele ikincisi akıl alır gibi değil, ne amaçla insan oraya sokar elini. Bobo da o kadar emin ki arkadaşının eli olmadığına, müdaheleyi gördüğü için penaltı bekliyor garibim. Bilmiyor ki takım arkadaşı sorumluluktan yoksun, dürtüleriyle hareket eden bir oyuncu. Deniz Çoban bugün çok sert bir hakem portresi çizmiş olabilir ancak bana göre verdiği her kartta doğru karar verdi, bir tek Shin'in bir sarı kart alıp almayacağı tartışılır. Bir süre daha izlemeden kesin konuşmak istemem ama bence iyi bir hakem kazanmak üzereyiz.

Beşiktaş zorlu fikstürünün başlangıcını İbrahim Toraman'ın katkılarıyla pek de iyi yapamadı, elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen. Önlerinde ortalama denilecek bile maç yok desek yeri, iç saha maçları Galatasaray ve Fenerbahçe ile, geriye kalan bütün maçları ligin zorlu takımlarıyla deplasmanda. Beşiktaş kaderini kendi çizecek noktaya geldi artık, ligin en tempolu ve dominant oyununu oynamalarına rağmen sonunu getirebilecekler mi, hep beraber göreceğiz...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

0 yorum: