Galatasaray'ın Bitmeyen Transferi: Nasıl Yapılıyor, Yapılmalı?

Galatasaray, sezonu Nisan ayında kapattığında yönetimden ve teknik heyetten gelecek sezona dair gelen açıklamaların hepsinde bir ortak nokta varsa bu da orta sahanın ortasına topla arası iyi olan, pasör, aynı zamanda sert bir oyuncu alınacağıydı. Zaten takımın net ihtiyacı neydi derseniz Galatasaray'ı düzenli izleyenlerin çok büyük bir bölümü bize buna benzer bir tanım verecektir. Hazırlık dönemini kapatarak resmen lig maratonuna bugün itibariyle başlayan Galatasaray, iki yabancı, beş yerli oyuncu almış ve bu oyuncuların hiçbiri takımın en temel ihtiyacına yönelik olmamışsa buradaki temel problem organizasyonsuzluktur...

Bu transferi iki aşamalı incelemek lazım aslında. İlki Nisan'dan bu yana yaşanan süreç, ikincisi ise bu sürecin de dahil olduğu, Galatasaray'ın genel transfer politikası ve yapısına dair...

Galatasaray'ın dört aydır orta saha oyuncusu kovaladığı süreçte anılan ilk isimler Stephen Ireland ve Yohan Cabaye'ydi. Birisi daha önce Elano ve Jo transferinin gerçekleştiği Manchester City, ikincisi Fransa'da Lyon'la beraber bağlantı olan kulüplerden biri Lille'de oynuyor. Manchester kaynaklı transferlerle Zahavi ilgileniyor diye biliyorum, Galatasaray'la adı geçen oyuncularla teması da o kuruyor. Yani ortada bir araştırmadan ziyade menajerler vasıtasıyla Galatasaray'a gelmeyi kabul edecek, piyasası ve ismi olan oyunculardan mümkün olan en iyisini almak üzerine kurulu sistem. Adnan Sezgin ya da Haldun Üstünel ya da bir başkası... İsimlerden değil, Galatasaray'ın son yıllardaki eğiliminden söz ediyorum.

Bu oyuncular getirilemedikten sonra gündeme gelen isimlerden de Benoit Cheyrou'yu kenara ayırmak gerek. Yeni transfer Lorik Cana'nın tavsiyesiyle, ki onun transferinin de 10 gün içinde gelişip bittiğini biliyoruz, Cheyrou'ya talip olunması ilk bakışta kabul edilebilir dursa da uzun süredir bu transferi kovalayan, organize bir kulübün asla yapmayacağı bir hareket.

Transfer döneminin sürüklediği yere gitmek ihtiyaçlar değil piyasanın getirdikleriyle sezona devam etmek olur ki kabul edelim, isimlerini tek tek çok beğendiğimiz, Galatasaray'ın 2001'den bu yana hiçbir transfer döneminden tatminkar ayrılmamış taraftarını çok mutlu eden oyuncular da benzer yöntemlerle getirilmişlerdi. Şubat 2009'da Skibbe dönemi sonlandıktan hemen sonra yazdığım "Yapılanma Yanlışları & Yerliler" başlıklı yazıda (Yapılanma kelimesini ilk Serdar Özkan'da kullanmadık yani) kısmen de olsa değinmiştim benzer bir noktaya. Tek tek bakılınca iyi diyebileceğimiz isimler bir bütüne hizmet etmeyince transfer de anlamını yitiriyor, yan etkileri sanıldığından daha büyük oluyor. Performansa ve profile göre değil isim üzerinden tanımlanıyor transfer. Tümden geliniyor ve en büyük yanlış burada yapılıyor.

Hadi bu sezonu kenara atalım, bu seneki değişime özel bir durum diyelim. Sırf bu orta saha sorunu üzerinden gitsek bile 2002'den bu yana, hadi transfer bütçelerinin daha esnek hale geldiği 2007'den bu yana geçirilen üç ana, üç ara transfer döneminde Galatasaray'ın buraya ürettiği çözüm nedir? Her seferinde Tobias Linderoth'a güvenmek mi? Linderoth gönderildikten sonra dahi yapılan beş yabancı transferinden hiçbirinin ihtiyaç duyulan profile uymaması mı? İşte bu isimlerden ziyade kulüpte bir 'transfer aklının', bir başka deyişle organizasyonun mevcut olmadığına işaret eder.

Bu durumu aşmanın en basit ve temel çözümü aslında Galatasaray'la özdeşleşmiş, çoğu zaman da olumsuz çağrışımlar yapan "Galatasaray'da transfer bitmez" sözünü hakkıyla uygulayabilmek. Scout sistemi deyince birçok kişiyi afakanlar basar, "Türkiye'de olmaz o hacı" sesleri yükselir ama çözüm bu ve bu araştırma işini beceremiyorsanız paranız da olsa istediğiniz kadroyu kuramıyorsunuz. Kimseden Arsenal, Porto, Lyon gibi bu işin en üst düzey modellemelerini kusursuz uygulamasını bekleyen yok. Galatasaray Copacabana plajında ya da Ümit Burnu'nda, o da olmadı Pekin'deki bir halı saha maçında oyuncu izlesin demiyoruz. Bu işi asgari düzeyde yapabilmenin yolu belli: milli takımlar.

Hazır oyuncu aranıyorsa A milli takımda forma bulmak en önemli referanslardan birisi, Kolombiya'da da, Kamboçya'da da her yeri taramadan o ülkenin en başarılı oyuncularını A milli ve genç milli takımlara bakarak anlayabilirsiniz. Artık devir değişti, biraz donanımlı ve bu konulara ilgili bir taraftar dahi internet üzerinden 15 yaşından profesyonel düzeye kadar kıta ve dünya çapındaki tüm turnuvaları takip edebiliyor. Çok zor bir şey değil. Dünya Kupası'nda Gana'dan oyuncuyu sadece Galatasaray yöneticileri değil ekran başındaki milyarlar da görebiliyor.

Yakın zamanda U17 ve U20 düzeyinde dünya şampiyonları düzenlendi. Bütün takımları demiyorum, sadece final oynayan ekipleri dahi takip eden bir kulüp olmuş mu Türkiye'de? Bunu geçtim, Afrika Kupası'nı dahi izleyen var mı? Sadece bu işe bakacak, görüşüne ve bilgisine güvenilen, 5, en fazla 10 kişi bu turnuvalara gitse ve gelen raporlara göre yıl içinde bu oyuncuların takibi yapılsa inanın çok ama çok şeyler değişir. Galatasaray, alışveriş merkezlerinin en pahalı vitrinlerinde yer alan "sezon sonu" ürünlerini alıp daha orta halli bir semtin en iyi dükkanında dahi olsa parlatamaz, değerlendiremez.

Menajerlerin elindeki 10-15 kişilik listelerle koskoca transfer sezonunu öldüren, ihtiyacını göremeyen, geçmişin aksine "Paramız az" gibi bir züğürt tesellisine de girmeden sezon başına 10 milyon avrodan aşağı harcama yapmayan, her yıl maaş bütçesini artıran bir takımken bakkal zihniyetiyle yönetme devri sona ermeli. Fenerbahçe ya da Beşiktaş ya da X bir kulübün aynı şekilde yönetilmesi bir şeyi değiştirmez, aksine Galatasaray'a bir adım öne geçme fırsatı verir. Yeni stadyum da yükselirken önemli bir ivme yakalayacağı kesin olan bir takımın acemi ve ilkel yöntemlerle transfer yapmaya devam etmemesi gerekiyor. İstersek orta sahaya Steven Gerrard'ı getirelim, görünen köy de, kılavuz da bu.

Bunun dışında ülke için konjonktürün de araştırmaya ve genç yabancı aramaya teşvik ettiğini, Bank Asya 1.Lig ve A2 Ligi'nin statüleriyle Süper Lig takımlarına müthiş bir kapı aralandığını da yazmak niyetindeyim, bu kapıdan da içeri adımını atabilmiş hiçbir kulübün olmamasını da hayretle karşılıyorum. Yakın zamanda bunun üzerine de konuşuruz...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

32 yorum:

cem atmaca dedi ki...

Yazdıklarınıza bir itirazım yok,kimseninde olamaz zaten.Ama anlattıklarınızın gerçekleşmesi için başarı için stada gelen seyirci profilinin değişmesi,yani yeni yapılan stadımızın durum ne olursa olsun,bir takıma bir camiyaya ait olma duygusu ile sürekli dolması lazım.Bu durum gerçekleşmediği sürece ,sizinde haklı olarak eleştirdiğiniz,transfer politikaları değişmeyecektir.Yöneticiler başarıya endeksli seyirci profilini stadlara çekmek için sırf tribünlere oynayan transfer politikalarına devam edeceklerdir

pclion dedi ki...

Cem, bence bu konuyu fazla abartıyoruz. Sonuçta boşta duracak dört kontenjan var ve bu oyuncuları değerlendirebileceğimiz iki de lig mevcut.

Taraftarı baz alarak transfer yapılacaksa bu kulüp zaten hiçbir yere yürümez. Ayrıca unutmayalım ki ilk geldiği günlerde kim bu, millet Anelka'yı getiriyor denilen Ribery için biz sakin olun, bekleyin derken 15 gün sonra bütün herkes Ribery aşığı kesilmişti. Doğru adamı getirmek mühim olan. Üç günlük transfer rüzgarı için harcanan paralar ve alınan performanslar ortadayken buna bir ütopya gözüyle bakmamak lazım. Doğru yapıldığı oluyor, iyi oyuncuya da tribünler "Bu kariyersizmiş, vurun" diye itiraz etmiyor bence. Yıldız diye etiketlenen adam bir, en fazla iki tane olur. 10 tane yabancı yıldız kovalayacaksak bu kulübü kapatalım biz...

cem atmaca dedi ki...

Yanlış anlaşıldım galiba.Ben yazının içeriğini ve savunduğun görüşleri eleştirmek istemedim.Sadece taraftar,yani bizler,skora endeksli bir tutum içine girersek.yöneticiler bu durumu bahane ederek,bu mevcut transfer sistemini devam ettirecekler demeye çalıştım sadece.Keza sürekli ''taraftarımızın arzu ettiği yıldızlar'' diyerek başlıyorlar her söze.Çünkü mevcut transfer sistemi işlerine geliyor.Fazla futbol bilgisi gerektirmiyor çünkü.Ceplerindeki parayla herşeyi hallettik sanıyorlar

pclion dedi ki...

Yok Cem, esas ben ifade edemedim. Genel bir şeyler söylemek istedim esas, yazıda da yazsaydım diye düşünüp bir ek yapmak istedim. Senin bakış açını anlıyorum ben, söylediklerin doğru da ama her şeyi olduğu gibi varsayarak bir şeylere başlayamayız. Önce düşünmek lazım...

Anonymous dedi ki...

Cem'e katiliyorum. Artik gol atamayan oyuncuya kufur eden degil, "onemli olan pozisyona girmesi" diyen taraftar profili cizmemiz gerekiyor. Bu kadar kolay adam harcamak sadece isimizi zorlastiriyor. O yuzden her sene Turkiye'den bir baska ulkeye giden bir futbolcunun patlama yaptigini goruyoruz.

Kaan dedi ki...

Uğur şu ek olarak yaptığın yorumda haklısında ribery gibi bir adam getirirsin basın sallar kim bu diye sonra o ribery yeteneklerinde olmasına rağmen bekli ilk haftalar takıma alışmaz belki sakatlanır belki ailevi bi problemden moralman dağalır fln yani bir örnek gzl örnek ama şanslı örnek.Biliyorsun bu memlekete pino yu hiç tanımayıp aynı ligde oynıyan dia yı ballandıra ballandıra anlatanlar var.Yeni riberyler için bence önümüzde 3 sene var alınan transferleri stoch u pino yu q7 yi fln bunları avrupaya satarsak artık bu oyuncular bizi biraz daha ön plana alır yok yine hepsini çürütürsek katar damgasını tamamen yeriz.Çakma ribery bile alamayız.

Son olarak bazı şeyleri özelliklede taraftarı deyiştirmek için onları yönlendirenleri deyiştirmek lazım diye düşünüyorum sonuçta her sene sayfa sayfa haberi çıkan takımların fiyatlarını onlara göre hesapladığımız ''çok itibarlı'' site ye göre ülkemizde bir nevi kavun karpuz gibi 50-60 tane bulunan cana ile q7 piyasa değeri aynı....

TA dedi ki...

uğur kardeş futbol aklını gözden geçir bence. linderoth diyorsun ama topal demiyorsun.ayhan sarp demiyorsun? neden? mehmet demirkolun dediği gibi futbolcuların yüzde 99 u aynıdır.önemli olan bu yüzde 99 dan bir helva yapmaktır.neden taraftar ayhanın sarpın topalın kıymetini bilmiyor.asıl sorun burada.rijkaardla birlikte taraftar lüx düşkünü oldu maalesef.gözü hep dışarıda.oysa dışarıdan geleninde ayhandan sarptan topaldan farkı yok.

bütün bu saçmalıkların nedeni rijkaardla başladı.barca orta sahasını hayal etmeye başladı taraftar.oysa liverpool poulseni aldı.uyanmak lazım uğur kardeşim.
elinde ayhan-sarp-topal gibi üç orta düzey ön libero varken cana'yı almak saçmalık değil mi?gözünde çok büyütüyorsun.oysa ayhan canadan çok daha verimli olur orta sahada.kimse xavi-ineaste aramıyorken sen niye bu tip oyuncular yok diye transfer gerek diyorsun orta sahaya.

uğur kardeşim modern futbolu oynamak için xavi-ineaste aramana gerek yok.bak manu carrick-fletchear ikilisi ile modern futbolun babasını oynuyor.

lucenin elinde xavi-ineaste mı vardı? ama modern futbol oynattı.barca hayali kurmaktan ne zaman vazgeçilirse galatasarayda düzleğe çıkacaktır buna eminim.yeterki modern futbolu bilen uygulayan bir teknik adam gelsin galatasaraya.işte o zaman sarpa ayhana topala burun kıvırmayacaksınız.

not: bu linderoth da ne gördün çok merak ettim.yani ayhandan topaldan(keşke gitmeseydi) sarptan ne fazlası varmış???

TA dedi ki...

Morgan De Sanctis
Fernando Meira
Hakan Balta
Sabri Sarıoğlu
Servet Çetin
Barış Özbek
Cassio Lincoln
Mehmet Topal
Harry Kewell
Arda Turan
Milan Baros

bu kadro herta deplasmanındaki galatasaray kadrosu. kim var orta göbekte? barış-topal. modern futbolu oynarsan iş yapar.

Morgan De Sanctis
Fernando Meira
Emre Aşık
Hakan Balta
Sabri Sarıoğlu
Servet Çetin
Cassio Lincoln
Ayhan Akman
Arda Turan
Milan Baros
Ümit Karan

bakın buda meşhur benfica maçının ilk 11'i. kim var göbekte. meira-ayhan. meira stoper yerine ön liberoda oynadı.modern futbol sisteminde oynadığı için hiç sırıtmadı değil mi?

diyeceğim şu ki kafaları değiştirmek lazım.pas olayını barcaya bakarak abartmamak lazım.1 yıldır yorumcular saçmalıyor ısrarla.neymiş göbekte galatasarayın pas özürlü oyuncuları varmış.sen manunun çelsinin interin topa sahip olma yüzdelerini bir maçta kaç pas yaptığını biliyormusun?barcaya göre bu takımlarda bu istatistiklerde yerlerde.ama onlar hiç pas özürlü orta sahamız var demiyorlar.topa sahip olma dertleride yok.en fazla yüzde 55 topa sahip oluyorlar.ama efektif modern futbol oynuyorlar.
ayhanı kullanamayan bir hocadan ne fayda elde edebilirsin ki??????

pclion dedi ki...

TA, ben cidden anlamıyorum seni. Tobias Linderoth müthiş dediğimi nereden çıkardın? Ayhan Akman'ı da ilah yapmışsın ama kariyerinin zirvesinde dahi sezon başı en az iki önemli sakatlık geçiren bir oyuncuydu. Ayhan'dan Xavi mi yapacak adam, yapma gözünü seveyim.

Bir de üslubunu bir gözden geçir derim. Futbol aklını değiştir ne demek? Ben böyle düşünüyorum de yaz, burası beni yargılama yeri değil. Yabancı transferinden bahsediyoruz burada, Ayhan'la ne alakası var? Konunun Rijkaard'la da alakası yok.

Konu: Yabancı transferinde hangi yol izleniyor, izlenmeli?
Cevap: Rijkaard, Ayhan Akman'ı kullanamıyor.

Futbol aklını değiştirmesi gerekenin ben olduğumu sanmıyorum, kusura bakma...

Volkan dedi ki...

@TA

Lorik Cana'yı nerede izledin de Mustafa Sarp ile aynı potaya koyuyorsun? Mustafa Sarp pres yapmasını bilmeyen, gölge markajın üstadı olmuş, topu ayağından çıkarmak için min. 3-4 hamle yapan, sürekli kendi stoperlerinin arasına gömülen bir futbolcu...

Lorik Cana'nın liderlik özelliği bile yeterli olacaktır kendi farkını ortaya koymak için.

Diğer taraftan Ayhan Akman'ı en son ne zaman izledin merak ediyorum doğrusu. Eric Gerets zamanında sol açıkta mükemmele yakın performans sergilemişti o zaman mı izledin? Ayhan Akman yıllardır(istisna maçlar hariç) adam akıllı top oynamıyor. Sürekli rakibe, hakeme, tribüne oynuyor. Kendisinden Galatasaray bir an önce kurtulmalı. Ama sen adamı neredeyse Xavi ile İniesta ile kıyaslamışsın.

Spooky dedi ki...

@TA

Her futbolcuyla her taktik oynanmaz her futbol anlayışı uygulanamaz.

Galatasaray taraftarı xavi-iniesta beklemiyor zaten.

Young Boys'un gayet ortalama futbolcularına bile imrenir hale geldik.

Rijkaard'ı kov kimi getirirsen getir bu orta sahayla iş zor.

caveksk dedi ki...

asparagas bile olsa güzel haber..

http://www.radyospor.com/News.aspx?ID=126595

TA dedi ki...

ne alaka bu yorum deme uğur kardeşim.sen yazıyorsun. tutturmuşsun pas yapan çift yönlü orta saha transferi diye. hatta bunu geçen seneden beri istiyormuşsun.
teşhisi yanlış koymuşsun bu yorum onun üzerinedir.

spooky

bu orta saha ile bir şampiyonluk geldi ve skibbe ilede gayet organize bir oyun vardı.(sakatlar yan etkenler skor getirmedi).

Ferhat dedi ki...

@TA

Yazının tamamını okuyunca yorum kısmında kesin Manu örnekleriyle soslanmış Carrick'li,Fletcher'lı ve modern futbol temalı bir TA yorumu vardır demiştim. Ve şaşırmadım.Kendinden emin bir şekilde bizim pas özürlüleri bu adamlarla bile kıyasladın.Bir de sanki Manu dışında örnek yok gibi hep Manu'dan örnek veriyorsun.

Ben yine fikrimi söyliyeyim.(ki çoğunlukla aynı düşünüyorum.) Bu ligin en vasat ortasalarından biri bizimkidir.Ayhan'ın zoru görünce arkasını dönüp geriye attığı paslardan oluşan tehlikelerden bir klip yaparsak kime izletsek "bu herifin derdi ne?" der izleyen.Barış'ın iki metre dibindeki adama pas atamayışını görünce bu herifin futbol oynaması futbola hakaret diyorum kendi kendime.Ve Sarp'ı toplu oyunda da topsuz oyunda da staddan seyretmek başlıbaşına bir işkence.

Ve sen her yerde Fletcher'dan Carrick'ten farkları yok diyorsun.Olabilir bu senin fikrin ama benim tavsiyem Manu'nun son CL şampiyonu olduğu yılda bu adamların pas istatistiğini görmen adına guardian.co.uk'a girmen ve bu adamların pas yüzdelerini ve pas yönlerini iyi analiz etmen.

Eğer bu analiz sonunda bu adamlar da en az Ayhan-Barış-Sarp kadar kazmalar diyorsan artık sana bir şey diyemem o senin yorumundur.Bence buyur bir kıyasla bak.

Galatasaray'ın her oyuncusunun pas grafikleri ve istatistikleri malesef bu ligdeki diğer her takım gibi pek bilinmeyen konulardan.Yani bir paragrafta Ayhan'la Carrick'i bir tutabilirsin.Çünkü Ayhan'ın verileri bilinmiyor.Bu ligin en çok pas yapan oyuncularındandır deniyor ama ne kadarı öne ne kadarı arkaya ne kadarı sağa sola bilinmiyor.Benim çıplak gözle gördüğüm attığı pasların % 60'ı kadarı hep geri pas.Ama dedim ya adamın istatistiklerini tutan bir kurum yok.Ama Guardian.co.uk'tan Carrick ve Fletcher'a bakabilirsin.Hatta Gerrard ve Lampard'la ve Fabregas'la bu adamları kıyaslayabilirsin.Bir bak kıyasla derim.Her maç kullandıkları pas tercihi ve pas yönüne bak ve hatalı pas sayılaarını kontrol et.Sonra Ayhan'ı Barış'ı getir gözünün önüne.

http://www.guardian.co.uk/football/chalkboards/create

İstaristiklere baktıktan sonra bu adamlarla Ayhan'la Barış'la Sarp'la aynı kalibrede diyebiliyorsan yine o senin fikrindir.Bir şey diyemem.Ama Galatasaray'ın başına Rijkaard yerine kim gelirse gelsin -bu adam Lucescu veya Ferguson bile olsa- bu ortasahayla bu işin yürümeyeceğini bilir.

Mert Kuyumcu dedi ki...

Merhaba Uğur,

Twitter'da yaptığımız muhabbetten sonra yazacağın yazıyı sanırım ikimizde merak ediyorduk... :)

Yazını yazdıktan sonra yapılan yorumlardaki gerginliğe girmek istemiyorum. Nitekim, TA ve sen çok değerli insanlarsınız. Aslında aynı düşünceye sahipsiniz ama, klavye ile değil de yüzyüze konuşsanız aynı dili konuştuğunuzu göreceksiniz.

Şu an bir Oliver Bierhoff gerçeği var. Bir 'Tarama Ekibi İlâhı'. Bu scouting olayı çok zor bir olay mıdır? Adnan Sezgin ya da herhangi biri ile olacak iş midir? Madem TFF 10 yabancı gibi kendilerince fark yaratacak bir karar aldılar, biz yurtdışındaki menajerlere boyun eğmek mecburiyetinde miyiz? Suat Kaya, Ergün Pembe, G.Popescu gibi futbolcular gidip genç futbolcu keşfedemezler mi?

Sevgiler.

Anonymous dedi ki...

TA,mustafa sarpı-ayhanı 'yeterli' görmek futbol bilgisizliğine işarettir,kusura bakma.
Rıdvan'ın ger söze grşinde 'Cana 2.sınıf bir topçu' cümleleri seni de çok etkilemiş anlaşılan.Cana'yı hayatında kaç defa seyrettin merak ediyorum?

alican demir dedi ki...

Ben Mert'in söylediklerine katılmıyorum. şu manada hemen açıklayayım, yanlış anlaşılmasın: TA, Uğur'un söylemek istediklerini, daha doğrusu açık açık söylediklerini hiç anlamadan çok da hoş olmayan bir dille yorum yapmış. Adam bir defa linderoth'la alakalı övgü dolu güzel bir şey dememiş, TA lafa "nesi eksik bizimkilerin" "ah arda'da brezilya pasaportu olsa" klişesinden girmiş. ikincisi cana gibi premier league'e transfer olup ilk sezonda kaptan olacak kadar takımını etkileyebilecek çok üst düzey bir adam hakkındaki yorumları da onun söylediklerini ciddiye almamama neden oldu. Üçüncüsünü de uğur çok güzel izah etmiş zaten, "ben ne sordum sen ne anlatıyorsun hacı" diyerek. Uğur'un her kelimesine katılıyorum. ccc uğur reis ccc

Aslantepe dedi ki...

Tartışmalar ekseninden Uğur'un yazısına gelerek yorum yapmak gerekirse Topal-Barış ya da Sarp-Ayhan bir takım için yeterli orta saha oyuncularıdır ancak bu takım için yeterli değildir. Rijkaard teknik direktörlüğe getirilirken bir futbol devrimi planlanmış ve bu devrim yeni bir sistem içerisinde gerçekleşmesi amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde Sarp-Ayhan ikilisinin ilk 11 oyuncusu olmaları ve bekleneni verememeleri ise bu oyuncuların işe yaramazlıklarından ya da Rijkaard'ın beceresizlikliğinden değil 'futbol devrimi' sloganının altını uygun oyuncularla dolduramayan yönetimin hatasıdır.

Ki bu yönetim hatası ne ilk ne de son hatadır. Uğur'un yazısında belirtmeye çalıştığı transfer stratejisinden yoksun ve yeni sezon planlama yetisinden yoksun oluşun bir tezahürü olarak gelinen nokta Galatasaray'ın ekonomik gerekçelerin arkasına sığınıp bu hatalarını gözardı ettikleri ve yeni bir strateji oluşturmaktan uzak oluşlarıdır.

Takip edilerek alınan her potansiyelli oyuncunun yeni bir Ribery etkisi yapması elbette Lakin Barış Özbek'in 11 oynayabildiği koşulların içerisinde pekala alınabilecek ve takıma uyum sağlayabilecek orta düzey ve sen önemlisi sisteme uygun bir oyuncudan katkı alınabilir. Alınacak her oyuncu süper hiper yıldız adayı olmak zorunda değil. Galatasaray taraftarının Perez,Fleurquin,Victoria,Niculescu deneyimlerini bu kadar çabuk unutmuş olması da ayrıca irdelenmesi gereken bir konudur kanatimce. Belki de Galatasaray taraftarının değişen profilinin bir sosyolojik analizi gerekli bilemiyorum..

Sonuç olarak bloga bıraktığım son yorumlarda ısrarla altını çizdiğim bir noktayı yineleme ihtiyacı duyuyorum. Galatasaray'ın geçen 2 aylık transfer dönemi içerisinde +2'lik kontenjanı için dahi kimi alacağı konusunda hiçbir fikri olmayışı ve bu kolay transferleri dahi kampa yetiştirememiş olması bir futbol şubesi skandalıdır benim gözümde ki ufukta o +2'yi kullanmayacağımız görünüyor.

Burnumuzun dibinde Azerbaycan'daki Javadov gibi gelecek vaat eden bir oyuncuyu Galatasaray ve Türk takımları değil de Twente görüp alıyorsa zaten pek fazla konuşmamakta da yarar var. Galatasaray menejerlerin ağzının içine baktığı sürece zor transfer yapar bunun gibi geniş bir transfer fonu yaratamadığı sezonlarda..

TA dedi ki...

@ferhat

''Ama Galatasaray'ın başına Rijkaard yerine kim gelirse gelsin -bu adam Lucescu veya Ferguson bile olsa- bu ortasahayla bu işin yürümeyeceğini bilir.''

öyle güzel bir yürüdüki ferhat.son şampiyonlukta kimler vardı?ayhan-topal-barış. peki skibbenin galatasarayında güzel oyun varken orta göbekte kim vardı?

sen diyorsunki olmaz .olmuşu var ferhat.

birde yanlış anlaşılma olmuş. carrick sarp aynı kalitede demiyorum elbette.ama tarzları aynıdır bunların.cana kötü oyuncu demiyorum ama gereksiz bir tarnsferdi.çünkü elde onun gibi oyuncu var.modern futbolda kanat bekleri ve açıklası çok önemlidir.mesela iyi bir sağ bek transfer edilemezmiydi?

''Ben yine fikrimi söyliyeyim.(ki çoğunlukla aynı düşünüyorum.) Bu ligin en vasat ortasalarından biri bizimkidir''
kardeş modern futbolda kanat oyuncuları farkı yaratır.

şunuda eklemek lazım.rijkaardla birlikte birçok oyuncunun forma çok düştü.sistemin yanlış olmasından dolayı.hatta en çok düşnelerden topalı valencia aldı.düşün yani.keza ayhan yok oldu.arda performansı düştü.servet hayata küstü.bütün bunlar sistemin yanlışlığından.

ilginçtir skibbeli galatasarayda kimse defanstan oyun kurulamıyor bize çift yönlü orta saha lazım demiyordu.takım gayet iyi hücuma çıkıyordu.servet o zamanda servetti.

ferhat eğer sistemin yanlışsa pas hataları çoğalır doğal olarak.2 sene önce hemen hemen benzer orta saha ile ne kadar pas hatası yapılıyordu?

''Ve sen her yerde Fletcher'dan Carrick'ten farkları yok diyorsun''

ısrarla demeye devam edeceğim.çünkü luce ne oyuncularla ne başarılar elde etti.bunu vasat oyuncularla yaptı.neden?futbol takım oyunu.eğer sistemin iyi ise vasat oyuncu üst seviyeye çıkar.fergusonun eline ronaldo gelmeseydi ne olurdu?querasma olma ihtimali yüksekti.
eldeki oyuncuları doğru sistemi uygulayan bir hoca geldikten değerlendirmekte fayda var.luce gelir sonra denirki ayhan sen nerelerdeydin?

Kaan dedi ki...

Kör ölünce badem gözlü olurmuş topala salayarak geçti sezonde kesin 2-3 sakatlık geçirmişdir kallinin olduğu sezon hariç sanırım adam rijkard dönemind sakatlıktan kurtuldğunda sezon bitmişti mustafa bile topalı bize uzun süre aratmazken nie bu kadar büyütüyoruz mehmet topalı.
TA cananın mehmet den belki sarptan sana göre farkı yok ama mehmet sarp ayhan üçlüsü ile birlikte oynarken bile pozisyon almayı bilmediklerinden her dönen topta 80 metre depar atan bir takım izlemek istersen o senin tercihin (yok olmadı bazı dönen topları tutuyorlardı onlarında %80 yanlış kullanıyorlardı )
Bana göre şu 3 isimden en iyiside barış tır millete sataşıp numara yapmaktan vaz geçip oyuna kafayı verirse sabride olduğu gibi onda da verim artar.Ben transfer olucağını düşünmüyorum bu saaten sonra ama ledesma doğru isim olabilirdi.

Kaan dedi ki...

@TA rakipler gelişirken aynı yerinde duran hatta geriye giden ortasaha ile başarılı olunucağının kanıtı gemiş olmaz bu mantıkla ilerlersek daha neler çıkar böyle sen sanki herkez stabil anadolu takımları aynı güçteymiş gbi konuşup duruyorsun

TA dedi ki...

şimdi anladın mı uğur kardeşim rijkaard muhalefetini.2 sene öncesinde skibbenin şiir gibi oynayan takımını ne hale getirdi rijkaard.sağbek aliturandan medet umuyor.koysana genç serkanı.stoperden bozma ali turanı sağbeke koyuyor.hazırlık maçında da sağbek serkanı sol bek oynatıyor.

işte luce ve skibbe farkı. bunların değerini bilmezsen takım olmakta her zaman zorluk çekersin.

galatasarayın defans anlayışı sıfır.olmaz tabi. rijkaard zihniyetinin defans ile ilgisi ne olsun.

Ferhat dedi ki...

@TA

Ben Skibbe dönemindeki ortasahanın da bugünkü kadar kırılgan olduğunu düşünüyorum.Sürekli defansif zaafiyet verirdik.Ama o gün bir fark vardı oyunu yönlendiren bir fark, Lincoln vardı.Adamın hakkını yemeyelim belki sorunlu adamdı ama o adam şimdi olsa çok şey farklı olurdu.

Neyse belli ki sana göre bu ortasaha elemanlarıyla da olur.Ben yine de katılmıyorum.Bizim iki tane hem yaratıcı hem mücadeleci adama ihtiyacımız var.Şimdi Lincoln geri gelse ona bile razıyım.4-2-3-1'e dönüp onu forvet arkasına alsaydık bu düzende gayet iyi olurduk.Neyse bakalım neler olacak.

Ahöbele dedi ki...

Galatasaray son sampionlukta iy futbol sergiliyordu?! Galatasaray son 5-6 senedir kötu oynuyor.

Baris, Ayhan ve Sarptan orta saha cikmas. Lorik Cananin yanina iki dogru durust transfer yap, is salam olur, ama Baris, Ayhan ve Sarpdan hayir cikmas.

Lorik Cana cok iy transfer, ama yanina adam lazim, kaleteli adam. Cunku Cana tartisilmaz, adam mevisinde balkanlarin en iy oyuncusu.

TA dedi ki...

ferhat haklısın bu takıma iyi bir 10 numara ve sağbek alınmalıydı.canaya verilen bonservis ile alınabilirdi.
4-2-3-1 in defans dörtlüsünün sağına transfer.2 ön libero zaten yeterlidir.3 lünün solunda arda oynar.ortasında 10 numara.sağında keita oynardı.

beşiktaşta etkili kanatlar var.ernst-necip ön libero. 10 numara guti.sağbek erhan orta düzey.ama sağbek en azından.

takımlarda farkı yaratan kanat bekleri ve kanat açıklarıdır.tabi modern futbol oynarsan.gs sanki kanatsız gibi (barca) oynuyor.

Seyyid Ali dedi ki...

Skibbe'nin avantajı KLAB denilen o muhteşem 4lüydü.Baros gibi bir gezici, henüz şımarmayan bir Arda,formda bir Kewell ve oyunu dikine oynayan ve beyin gibi yöneten Lincoln.
O dönemde orta 2liden zaten oyun kurması beklenmiyordu, yapılması gereken ilerideki 4lüden brine ulaştırmak.
Ne zaman ki bizim yeniçeriler Lincoln'ü kıskandı ve ayağını kaydırdı, Baros sakatlandı tıkır tıkır işleyen sistem çöktü.
Nonda,Ümit karan gibi forvetlere top getirecek organizasyon kuramadın çünkü herşey bu 4lüye endeksliydi.Beklerin vasat,ortadan ileriye çıkacak adamın yok o zaman defolar çıktı.
Geçen sene de top yapacak adamları kanatta seçtik; ne zaman ki Arda ve Keita 2li kanat sıkıştırmasına takıldı yine aynı sorunları yaşadık, bu senede farklı olmayacak.

Anonymous dedi ki...

Ta'yı okurken kendimi gördüm onun yazısında :) Katılmamak elde değil ne orta sahaymış ya sorun o mu sadece.M.topallı Barışlı ayhanlı takım fbyi 2 maçta ali samiyende ezdi ya.Rijkaardı eleştirmek için 100 tane sebep vardır

Kaan dedi ki...

Sorun para değil başka olaylar var bu sezon transferden kazanılan para 6.5 milyon € hala beklenmesi anlamak münkün değil artık birlerinin gelmesi beklemek veya gelecek birilerinden bişiler beklemez yanlış olucak ki bana göre her açıklamasında yapılıcak transfer sayısını 1 er 1er azaltan başkan heralde transfer dönemi bittince zaten hoca kadrodan memnundu diyicek.

TA dedi ki...

ideal 11 im şöyle olurdu.

4-2-3-1

---kaleye transfer

transfer--neill-servet--hakan balta

---------topal---sarp-----

keita-----transfer------arda

---------baros(battal)

2 transferle takım kendine gelirdi.
tabi iyi bir teknik adam olursa.yoksa rijkaardla değişen birşey olmaz transfer olsada.

Anonymous dedi ki...

@TA Sivas maçını izleyip de hala takımdan gitmiş Topal'lı, Sarp'lı kadro yazıp buraya yollaman gerçekten acı verici. Saygı duyduğum Uğur gibi, Aceto gibi bilimum bloglara -çok üzülerek söylüyorum bunu- "troll" tadında yorumlarınla bezdiriyorsun resmen. Sen de bir blog aç yaz fikirlerini bence. Oturup bu işe mesai harcayan, araştıran insanlara bu tarzla (saf yerine koyarcasına, ders verircesine) muhalefet etmek yerine bence senin de fikirlerini paylaştığın bir blogun olsun. Profiline baktım ancak görememedim, şayet varsa da lütfen paylaş.

Sarp en azından istekli ve birşeyler yapmak isteyen biri ancak 3 metre öteye pas veremiyorsa bunda ne Uğur'un ne burada kendisini eleştiren yorumcuların bir kabahati yok. Ayhan ise hala Lucescu'nun takımında oynuyor sanki. O zamanlar takım topu aldığında yavaştan alır, topu sağa sola dağıtır, sonra Hasan Şaş'a ulaştırır ve Hasan Şaş'da takım hücuma yerleşene kadar topu ayağında tutardı. O günler Ayhan'ın topu sağa sola dağıtması ve oyunu yavaşlatması pozitif gibi gözüken şeylerdi belki ancak, bugünkü maçta, orta sahanın gerisine kadar gelen Baroş'a bile bir pas uzatamayan bir adamın üstüne nasıl olur da "Carrick'te öyle ahım şahım değil" tadında sözler edersin anlamak mümkün değil. Maç boyunca bir tane dikine top atmaz mı bir insan yahu ? Bir kere boşa kaçmaz mı ? Biz hucuma çıkarken sahayı yan mı çevirecekler yani Ayhan pas verebilsin diye ??

Herkes Barça hastası ve Rijkaard'dan da sihirli değnekle bir Barça yaratmasını bekliyor fakat sen olayı çözmüşsün bize doğruları anlatıyosun yani ? Yanlış mı anladım ?

Pas futbolu denen Rıdvan Dilmen'in kahve söylemi ne zamandan beri bir futbol terimi oldu bir de onu sormam lazım. Pas futbolu nedir ?
Pas futbolu olmayan diğer futbol stilleri nelerdir ? Passız futbol mudurlar mesela ? Kaleciden kaleciye mi gider ?
Nedir ?

Taça çıkan topu rövaşatayla geri çevirip rakibe teslim eden Mustafa Sarp mücadelesiyle bizleri üst sıralara taşıyacak adam ancak Rijkaard biraz saf bir adam, naif bir insan kendisi ve o yüzden bunu göremiyor yani ?

Uğur'cuğum yazın bence son derece yerinde, doğruları oldukları gibi yazmışsın. Anlayan da anlamış zaten. Teşekkürler.

WS

TA dedi ki...

adsız

''Pas futbolu denen Rıdvan Dilmen'in kahve söylemi ne zamandan beri bir futbol terimi oldu bir de onu sormam lazım. Pas futbolu nedir ?
Pas futbolu olmayan diğer futbol stilleri nelerdir ? Passız futbol mudurlar mesela ? Kaleciden kaleciye mi gider ?
Nedir ?''

güzel soru. pas futbolu nedir biliyormusun.topa sahip olunan oyundur.topa sahip olmak!yani sen topa sahip olduğun vakit hiçbir sorun yoktur.(barca oyunu)

peki diğerleri topu ileri mi şişiriyor devamlı?değil tabi.diğerlerini yani modern futbol temsilcilerini barcadan ayıran özellik sadece topa sahip iken değil top rakipte ikende etkili olmaktır.rijkaardla birlikte galatasarayda bu özellik köreldi.yok oldu hatta.top rakipte iken galatasaray yok!.yani defansif organizasyon sıfır.futbolda sadece top sende olmuyor.(barca değilsen-barca isen zaten top hep sende, sorun olmuyor) top rakipte ikende bir anlayış olması gerek.mesela lucenin galatasarayı 1-0 ı bulduğu zaman koruyabiliyordu(ş.ligi dahil).etkili kontratak yapabiliyordu.dünya futbolunda barca hariç diğer takımlarda oynanan maçlarda top rakiplerede geçiyor.ama top rakipte ikende bir planları var.
geçen seneden beri galatasarayda dikkat çeken nokta top rakipte iken galatasaray güven vermiyor.ama iyi modern futbol temsilcilerine baktığımızda top rakipte ikende güven veriyorlar.etkili oluyorlar.

arda çıkış tünelinde ne diyor.topa sahip olacağız.herşey bunun üzerine.topa sahip olamıyorsan ne olacak?cevabı yok.manusu interi çelsisi topa sahip olmadanda etkili olabiliyorlar.

sanırım rijkaard bütün planlarını topu kendisinde varsayarak çalışmalar yapmış.oysa barca hariç hiçbir takım planlarını tek taraflı yapmaz.
rijkaard istanbuldaki belgrad maçındada söylüyor.vakit geçirmedik vs.2-0 dan sonra gs belgrada karşısında hala topa sahip olmaya çalışıyordu.oysa lucenin takımı olsaydı takımı geriye çekip ya etkili kontratak yapardı yada benfica maçındaki gibi topu dolaştırabilirdi takım.

benfica herta maçlarını hatırlamak lazım.gs o maçlarda rakibi boğdu mu?sağdan soldan devamlı sıkıştırdı mı? hayır.ne yaptı.kendi yarı alanında! iyi pas yaptı.kendi yarı alanına! takımca geldiği için.ve sonra yavaş yavaş rakip sahaya aktı.ben galatasarayın şöyle 9 kişiyle kendi yarı alanında! rahat pas alışverişi yaptığını görmedim.son 1 yılda.neden?çünkü devamlı takımın hücumcuları rakip sahaya gidiyor,yerleşiyor.gelseler paslaşacaklar.benficada hertada böyleydi.gelmemelerinin nedeni herhalde azgın hücum futbolu mantığı rijkaardın.defans topu aldımı bakmışsın hemen rakip sahaya yerleşmiş takım.olmaz.
birde şu varki rakip sahada paslaşırken topu kaybetmek ile kendi yarı alanında 8-9 oyuncuyla paslaşırken kaptırdığın top arasında fark vardır.rakip yarı alanında kaptırdığın zaman kontratak yeme olasılığı çoktur.kendi yarı alanında topu kaptırsan bile hemen basabilirsin.kendi yarı alanında hazırlık paslarının bir avantajıda rakibi üzerine çektiğin için dikine paslarla kısa verkaçlarla rakip sahaya inme avantajıdır.modern futbolun bir başka güzelliğide toplu şekilde topla ileriye çıkmaktır.top defansta dolaşırken diğer oyuncuların rakip sahaya yerleşmesi ayrı bir futbol mantığıdır.ve uygulaması zordur.barca uyguluyor sadece.

skibbenin ankara deplasmanlarındaki oyununu hatırlayalım.top sağ kanatta ise 3-4 oyuncu yakınlaşır pas alışverişi verkaç yaparlardı.öyle rakip sahanın tamamına yerleşme anlayışı yoktu.topun olduğu bölgede yakınlaşma ve paslaşma sonraki adım araya koşu yoluna dikine pas atmaktı.yada ters kanata oyunu açmaktı.şimdi rijkaard ne istiyor.rakip sahanın tamamına! yerleş.ve top çevir.oysa topun olduğu yerde çoğalmak vardı skibbenin galatasarayında.

geçen senede sivas maçında öne geçti galatasaray.bu maçın kopyasıydı neredeyse.

(üslup sorunum olabilir.yoksa kimseye ders verme niyetim yoktur.uğurun yazdıklarınıda küçümsemiyorum.katkıda bulunuyorum sadece)

pclion dedi ki...

TA, dediğim gibi, kendi fikrini ifade etmende benim için hiçbir problem yok, tartışabiliriz de ama çizgiyi doğru çekmek lazım. Apaç vardı mesela, çok acayip bir bakış açısı vardı ama benim fikrime de bir şeyler kattığı olmuştur zamanında. Bu tip anlamsız bir ısrar yüzünden yorum yapmayı bıraktı. Herkes herkesten bir şeyler öğrenebilir, üslup problemi yüzünden kimseyi kaybetmek istemem. Bunu bilmen yeterli.

Biraz konu dışına çıkılsa da verimli bir tartışma oldu bence, geri dönüp bir daha okuyacağım hepsini. Yorum yapan herkese tek tek teşekkür ederim...