TSL 2008-2009 Sezonu Başlıyor


Şampiyon Galatasaray'la Denizlispor yarın Ali Sami Yen'de TSL'nin 51. sezonunu açıyor. Maç saat 19'da. Maç programının tamamı ise şöyle;

23 Ağustos Cumartesi

19.00 Galatasaray-Denizlispor (Ali Sami Yen)
21.00 Sivasspor-Kayserispor (Sivas 4 Eylül)
21.00 Hacettepe-Bursaspor (Ankara 19 Mayıs)
21.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Eskişehirspor (Atatürk Olimpiyat)
21.45 Gaziantepspor-Fenerbahçe (Gaziantep Kamil Ocak)

24 Ağustos Pazar

19.00 Trabzonspor-Ankaraspor (Hüseyin Avni Aker)
21.00 Konyaspor-Ankaragücü (Konya Büyükşehir Belediyesi Atatürk)
21.00 Gençlerbirliği-Kocaelispor (Ankara 19 Mayıs)
21.45 Antalyaspor-Beşiktaş (Antalya Atatürk)


Bu sene Euro 2008 sebebiyle lig biraz geç başladı ama kimsenin şikayetçi olduğunu pek sanmıyorum. Bence futbol tarihimizin en önemli turnuvasıydı. Çok matah bir futbol mu oynadık, hayır ancak Türkiye milli takımı Euro 2008'de ortaya bir kimlik koymayı başardı. DK 2002'de bile bu kadar net bir fark koyamamıştık ortaya..

Mini bir Euro 2008 değerlendirmesinden sonra ligimize geri dönelim. Ligin yine Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında geçeceğini söylemek çok zor olmasa gerek. Ben bu yarışta Galatasaray'ı yarım adım önde görüyorum, neden?

Galatasaray çok sancılı geçen bir sezona rağmen kendisini diğer takımlardan ayıran bir özellik kazanmayı başardı, derin yerli rotasyonu. Sene başında herkesin şüpheyle yaklaştığı bir Servet Çetin, Almanya 2.liginde küme düşmüş Essen'den gelen Barış Özbek ve Serkan Çalık, Antalyaspor'lu Volkan Yaman, Manisaspor'lu Hakan Balta ve Ankaragücü'nden Emre Güngör. Bu oyuncular zaten Türkiye'nin en geniş ve kaliteli yerli rotasyonuna sahip takımını bir üst seviyeye taşıdılar. Euro 2008'de edindikleri tecrübe de takıma olumlu yansıyacaktır.

Bunların üstüne yapılan yabancı transferleri ise bence çok doğru seçimler oldu. Harry Kewell sadece kanat rotasyonunu genişletmekle kalmadı, aynı zamanda bir çok bölgede oynayabilmesi sebebiyle Arda Turan'la beraber takıma ayrı bir dinamizm katma şansını da beraberinde getirdi. Ancak Galatasaray'ı Avrupa seviyesine getirecek transfer Kewell'dan ziyade Fernando Meira. Türk takımlarının baş belası olan geriden top çıkarma sorununa çözüm getirebilecek nitelikte bir stoperi Türkiye'ye getirebilmek gerçekten takdiri hak ediyor. Biraz şansın da yardımıyla Stuttgart'la yaşadığı sorunlar Galatasaray'ın bu transferi gerçekleştirmesini sağladı.

Ancak futbol sadece transfer değil, PES ya da FM oynamıyoruz. Bu oyuncuların takıma, sisteme, ülkeye uyumu ne kadar hızlı gerçekleşir, yeni yeni oturan bir takım olan Galatasaray'ın yanında futbol şansı olacak mı, hep beraber göreceğiz. Bu kadar ufak farkların olduğu bir ligde kimseyi favori ilan edemezsiniz.

Gelelim Şampiyonlar Ligi çeyrek finalisti Fenerbahçe'ye. Bundan 5 sene önce bunu bir Fenerbahçe'liye sorsanız muhtemelen gülerdi ancak ŞL'de çeyrek final görmüş olan Fenerbahçe sezon sonunda hocasıyla yollarını ayırdı. Hazır Galatasaray'ın "sağ bek laneti"nden bahsetmişken bu ŞL çeyrek finali lanetine de değinmezsek olmaz. Lucescu'dan sonra Zico. Avrupa başarısına alerjimiz var ülke olarak sanırsam. Hoş, Lucescu bir sene sonra ayrıldı ancak gönderilmesindeki temel nedenin 2001'de kaçırdığı şampiyonluk olduğu herkesçe biliniyor.

Fenerbahçe transferde bir ilke imza atıp bir "pichichi"yi TSL'ye getirmeyi başardı. Daniel Güiza Semih'le beraber Fenerbahçe'nin forvet hattını oluşturacak. Sözleşmesindeki serbest kalma maddesiyle almak ne kadar doğru, pazarlık yapılabilir miydi bilemem ancak şu an için önemli olan Fenerbahçe adına oynayacak olması. Kezman gibi bir fiyaskodan sonra son vuruşlarıyla isim yapmış bir forveti getirmek doğru bir hamle ancak Fenerbahçe'yi Galatasaray'ın yarım adım gerisinde kalmasını sağlayan yabancı kalitesinden ziyade bench derinliği ve yerli rotasyonu.

Fenerbahçe orta sahasının en önemli parçası olan Marco Aurelio artık Real Betis forması giyecek. Fenerbahçe orta sahasının son yıllarda Türkiye'nin en iyisi olmasını sağlayan en büyük unsurdu bence Aurelio. Fenerbahçe sisteminde her türlü pis işi yapan, bekler boşaldığında orayı dolduran, defansif olarak dünya çapında bir iş çıkarıyordu. Şimdi oluşan bu boşluğu doldurmak için çok isabetli bir transfer yapmak zorunda Fenerbahçe. Selçuk Şahin'le bu işi götürmeye çalışmak bana göre intihar demek.

Fenerbahçe yönetimi yerli rotasyonunun darlığını görmüş olacak ki bu transfer döneminde iki hamle yaptılar bu konuyla ilgili, Emre Belözoğlu ve Burak Yılmaz. Emre oyunun iki yönünü de hakkını vererek oynayabilen ancak kronik sakatlıklarla isim yapmış bir oyuncu. Biraz Harry Kewell transferine benziyor. Tutar mı tutmaz mı zaman gösterecek. Diğer transfer Burak Yılmaz ise forvet kıtlığı konusunda Fenerbahçe'nin elini rahatlatacak bir oyuncu. Yalnız Fenerbahçe Beşiktaş'ın düştüğü yanlışa düşüp onu sağ kanat alternatifi olarak görürse iki sene sonra bir anadolu takımında görürüz tekrar Burak'ı. Manisaspor'da bir forvet oyuncusu olduğunu üstüne basa basa gösterdi.

Fenerbahçe'nin en büyük avantajı ise oturmuş sistemi ve taktik düzeni. Aragones her ne kadar değişik bir varyasyon deneyecekse de defans hattı ve Alex-Semih ortaklığı hala sürüyor. Fenerbahçe'yi uzun süredir rakiplerinin önüne koyan kaliteli yabancı rotasyonu ise yerinde duruyor.Yeni gelecek olan defansif orta saha takıma çabuk uyum sağlarsa Fenerbahçe zirve yarışında öne geçmesi hiç sürpriz olmaz.

Beşiktaş ise defans hattını elden geçirerek giriyor sezona. Hamle doğru ancak bu transferlerle ilgili ortada dönen dedikodular pek hayra alamet değil. Noat SamisA'yla bu konu hakkında konuştuk ve bana hiç iyi şeyler söylemedi. Beşiktaş'ın acilen bu mantaliteye sahip insanlardan kurtulması gerekiyor, hem de çok acil.

Beşiktaş saha içinde Galatasaray ve Fenerbahçe'den aşağı kalır bir takım değil fakat saha dışı faktörler Beşiktaş'ın sırtında büyük bir kambur. Bunu en son terlik davasında'da da gördük. Beşiktaş'ta işlerin düzgün gitmesini sağlayabilecek bir unsur yok, ne başkan ne yönetim ne de menejer. Hatta işleri daha da karıştırmak için bütün gün beyin fırtınası yapıyorlarmış hissine kapılıyorum zaman zaman.

Beşiktaş'ta bu sene gördüğüm en akılcı hamle Rodrigo Tello'dan sol bekte yararlanma fikri. Noat'ı burda anmazsam ayıp etmiş olurum zira Tello geldiğinden beri kendini paralamakta bu adam sol bek oynasın diye. Defansif orta sahadaki alternatifsizlik geçen sene Beşiktaş'tan şampiyonluğu alıp götürmüştü, bu sene Uğur İnceman'la takviye edildi bu bölge. Ekrem Dağ, Tuna Üzümcü gibi alternatif isimler de transfer edildi. Sağ kanadı olmayan Beşiktaş için bu da doğru bir hamle denebilir ancak Tuna Üzümcü'nün Baki Mercimek'ten ne gibi bir fazlası vardır, meçhul.

Beşiktaş'ın bu sene 2.likle 3.lük arasında bir yer bulacağını düşünüyorum ancak arkası geçen seneden daha zorlu olacak. Yapılacak bir hatada Trabzon, Kayseri ve Sivas tetikte olacaktır.

Trabzonspor kadrosunu tamamen yenilemiş durumda. Alınan bütün oyuncular bir ihtiyacı giderecek kapasitede, açıkçası Galatasaray'da görmek isteyeceğim bir çok yerli oyuncuyu kadrosuna katmasını bildi Trabzonspor. Selçuk İnan, Giray Kaçar, Ceyhun Gülselam. Bu oyuncular Türkiye için çok önemli potansiyeller.Bu oyuncuların yanına Rigobert Song gibi bir defans ustası eklendi, Trabzonspor için çok önemli bir transfer olacaktır "SongFather".

Bu sezon Trabzonspor için oldukça sancılı geçecektir ancak uzun yıllardır ilk defa doğru yoldalar ve bu yolda ilerlemeye devam ederse 2-3 sezon sonra tekrar zirveye oynamaması için hiç bir sebep yok. Bu sene için alınacak bir UEFA Kupası bileti Ersun Yanal'ın öğrencileri için oldukça yeterli.

Transferleriyle dikkat çeken bir diğer takımsa Kayserispor. Gökhan Ünal'dan gelen parayı doğru bir şekilde harcadılar. Yabancılar Aghahowa, Olembe ve Puroviç üç büyüklerden birisi alsa neden aldın denmeyecek oyuncular. Mehmet Topuz'un liderliğinde 5.liğin üstüne atabilirler kendilerini bu sezon. Takibimde olacak takımlardan biri Kayserispor.

Diğer takımlar hakkında atıp tutmayı da isterdim ancak hiçbirini tam olarak izlemedim. Ligin 2-3 haftası geçtikten sonra dikkatimi çeken ekipler hakkında bir değerlendirme yaparım, şimdilik burda kalsın.

Turkcell Süper Lig, artık başlasın...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

0 yorum: