Türk Futbolu Nasıl Kurtulur? #2 || Kulüp Yönetimleri

Türk futbolunu rakı sofrasında kurtarma yazı dizisine Yayıncı Kuruluş'un iş ahlakından uzak uygulamalarını eleştirerek başlamıştık. Ancak ülke futbolunun belki de bundan bile büyük bir sorunu var, o da kulübü babasının malı gibi gören, çay ocağı yönetmekten aciz insanların yıllarca amatör bile denilemeyecek hamasi yöntemlerle milyonlarca euro'luk bütçeleri olan kulüpleri yönetmeye devam etmesi.

Bu ülkede şampiyonluk gören kulüp sayısı dört, son yirmi yılda bu sayı üçe düşüyor. Futbol olarak çok matah bir oyunun sergilenmediği bir ülke için çok şaşırtıcı bir rakam bu. Bunda üç büyük kulübün türk futbolunun bütün unsurlarına hakim olması da etkilidir muhakkak ama geriye kalan 14 kulüp avrupadaki benzer durumdaki kulüplere göre hiç te küçümsenmeyecek gelir kaynaklarına sahipken futbol adına, kulüp adına en ufak bir olumlu adım atamamasının bütün suçlusu da üç büyükler mi?

Örnek olarak Bursaspor ve Ankaragücü'nü ele alalım. Diğer kulüplerde çok farklı değil ama bu iki kulübün potansiyeli diğerlerinde farklı. Hiç bir zaman şampiyonluk mücadelesi içine giremeseler de taraftar sayısı ve desteği olarak gayet iyi durumda olmuşlardır her zaman. Taraftar desteği ve mali olarak belli bir güçleri varken 50 yılı aşkın bir süredir bu kulüplerin şampiyonluk yarışında söz sahibi olmaktan uzak olmalarının en önemli sebebi yönetmek futbolun f'sini bilmeyen kulüp yönetimleridir.

İlk önce Bursaspor ve Ankaragücü'nün son 3 sezona hangi teknik direktörler ve yabancı oyuncularla girdiklerine bakalım.

Bursaspor 2006
TD: Raşit Çetiner Yabancılar: Frasineanu, Sumulikoski, Edmar De Souza, Pancu
Bursaspor 2007
TD: Bülent Korkmaz Yabancılar: Vega, Vandelannoite, Frasineanu, Gutierrez, Tum, Mbesuma, Romashenko, Zuniga
Bursaspor 2008
TD: Samet Aybaba Yabancılar: Ivankov, Kirita, Gutierrez, Romashenko, Zuniga, Adriano Melo, Marcelo

Ankaragücü 2006
TD: Bozisnovski Yabancılar: Petkov, Posavec, Yordanov, Andre Da Silva, Agali, Bebbe, Tita
Ankaragücü 2007
TD: Briegel Yabancılar: Lamas, Paulauskas, Habib Mohamed, Honorio, Ibrahim Said, Kirita, Diavara, Masek, Jaba
Ankaragücü 2008
TD: Hakan Kutlu Yabancılar: Moine, Jaba, Iglesias

Şu tabloya bakar mısınız, bırakın teknik direktörü, iki sene üstüste bir kulüpte oynayan oyuncu bulmak zor. Bu adamlar asgari ücret bile alsa (ki almadıklarını biliyoruz) bonservis ücreti, tazminatı vs. derken zaten büyük miktarda bir para harcanmış oluyor. Gerçek anlamda futboldan anlayan bir sportif direktörle, 3-4 seneyi geçtim en azından 2 sene üst üste çalışabilecek kaliteli bir TD ile aynı paralara ilk 3'e, 4'e oynayan bir kadro yaratmak imkansız değil.

Bu yöneticilerin ya futbolla ilgili bildiği hiçbir şey yok, ya da iyi bir TD'ün ve bir sportif direktörün tabiri caizse kendilerinden "rol çalacağını" , oyuncaklarını ellerinden alacağını düşünüyorlar. Hasbelkader bu işi yapacağız mantığıyla yola çıkanlar da ilk puan kaybında altlarındaki koltukların gitmesi korkusuyla TD'ü kovup piyasadaki kaşarlanmış, o kulüpten bu kulübe koşmaktan başı dönmüş, günümüz futbolunun gerekleri zerre umrumda olmayan "ıskarta" TD'lerden birini getiriyor. Türk futbolu diye birşeyin olmamasının temel sebebi bu kısır döngü. O kadar kokuşmuş bir düzen ki bu, adam hiçbir şey becerememiş olmasına rağmen onlarca yıl başkan olarak kalabiliyor. Nesiller geliyor,geçiyor ama bu adamlar hala başkan.

Ne zaman futbolun artık bir profosyonel bir iş olduğu anlaşılır, o zaman türk futbol diye bir kavramdan söz edebiliriz. İçinizi kararttıysam kusura bakmayın ama tutkunu olduğumuz oyunun Türkiye'deki durumu bu...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

1 yorum:

Timsah dedi ki...

Saçma sapan yönetiliyoruz. Hak ediyoruz da ; zira iyi yönetebilecek insanlara küfür edip bırakmalarına neden oluyoruz.

Tespitleriniz çok doğru.